Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Hizb-ut Tahrir’in Emiri Celil Alim Ata İbn-u Halil Ebu Er-Raşta’nın [Allah Onu Korusun], Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]‘in Doğduğu, Hicret Ettiği ve İslam’ın ve Müslümanların İzzetlendiği ve Allah’ın İzniyle Çok Yakında Kurulacak Olan Azim İslam Devleti’ni Kurduğu Bir Gün Olan Muhteşem Bir Günde, Yani H. 12 Rabi-ul Evvel 1434 el-Muvafık M. 24 Ocak 2013 Günü Şam Halkına ve Oradaki Sadık Ayaklanmacılara Yaptığı Konuşmanın Metni

بِسْـــمِ اللهِ الرَّحْمٰـــنِ الرَّحِيـــم

Dâr-ul İslam’ın merkezi Şam’daki halkımıza… ve sadık ayaklanmacılara:

Esselamu Aleykum ve Rahmetulahi Veberakatuh,

Elhamdulilleh, ve’s Salatu ve’s Selamu Ala Resulullahi ve Ala Âlihi ve Sahbihi ve Mev Vellahu ve Ba’d;

وَقَدْ مَكَرُوا مَكْرَهُمْ وَعِنْدَ اللّٰهِ مَكْرُهُمْ وَاِنْ كَانَ مَكْرُهُمْ لِتَزُولَ مِنْهُ الْجِبَالُ “Hakikatte, onlar (peygamberlere karşı) bir takım tuzaklar kurmuşlardı. Halbuki onların tuzaklarından dağlar yerinden oynayıp gitmiş olsa bile Allah katında onlara ait (nice nice) cezalar vardır.”[İbrahim 46]

Sömürgeciler, ajanlar ve partilerden olan insanların en şerlileri sizlere karşı bir araya geldikleri gibi… Şam’da İslam’ın hakim olmasını engellemek, dahası insanlar vakıanın değiştiğini zannetsinler diye birtakım yüzleri değiştirmek ve baskıları azaltmakla birlikte laik Cumhuriyet yönetiminin istikrarlı bir şekilde kalmaya devam etmesi için sizlere karşı tuzaklarını ve hilelerini de toplamışlardır! Nitekim sizler bugün, Amerika’nın, müttefiklerinin ve ajanlarının sizlere karşı şu iki taraftan şerlerini topladıklarını görmekte ve işitmektesiniz: Bir taraftan insanlara, ağaçlara ve taşlara kadar uzanan tagut Beşar’ın cürümleri. Diğer taraftan ise İstanbul, Kahire ve Paris’te bir biri ardına yapılan toplantılar. Bu ise çağrıda bulundukları gibi laik demokratik sivil bir Cumhuriyet rejimini idare edecek geçici bir hükümet oluşturmak içindir. Dolayısıyla onlar, Allah’ın dışında helal ve haram kılmaktadırlar.

وَلاَ تَقُولُواْ لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَـذَا حَلاَلٌ وَهَـذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُواْ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ “Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak “Bu helaldir, şu da haramdır” demeyin. Aksi halde Allah’a karşı yalan iftira etmiş olursunuz. Kuşkusuz Allah’a karşı yalan iftira edenler asla iflah olmazlar.” [en-Nahl 116]

Nitekim öldürmek, katliam yapmak, seyahat edenleri küme bombaları, ölümcül variller ve öldürücü gazlarla bombalamak, sonra vahşî hayvanların bile yapamayacağı işkencelerin her türlüsünü yapmak için şerir planlarını birleştirmişlerdir… Zira tagutlar, tüm bunlardan ayaklanmacılara İslam’ın hayattan uzaklaştırılmasını ve Müslümanların kanlarını emen ve hala da emmeye devam eden katillerle müzakere yapılmasını kabul ettirmeyi ümit etmektedirler! Sonra da gururlu Şam’daki Amerikan nüfuzu devam etsin ve laik Cumhuriyetin temel rejiminin bünyesi değişmesin… Ancak bu şerliler, İslam’ın Dâr-ul İslam’ın merkezi Şam’a kök saldığını, birtakım sızmalar olsa bile hiçbir pisliği kabul etmeyeceğini ve bu pisliğin Allah’ın izniyle aşağılanmış ve kovulmuş bir şekilde ortadan kalkacağını unuttukları gibi hakkın da batılı ayaklar altına alacağını ve zaten batılın da yok olup gideceğini de fark etmemektedirler.

بَلْ نَقْذِفُ بِٱلْحَقِّ عَلَى ٱلْبَاطِلِ فَيَدْمَغُهُ فَإِذَا هُوَ زَاهِقٌ وَلَكُمُ ٱلْوَيْلُ مِمَّا تَصِفُونَ “Bilakis biz, hakkı batılın tepesine bindiririz de o, batılın işini bitirir. Bir de bakarsınız ki, batıl yok olup gitmiştir.” [Enbiya 18]

Ey Dâr-ul İslam Merkezi Şam’daki Halkımız ve Ey Sadık Ayaklanmacılar!

Onların tuzak ve pusu kurdukları şeyler, Amerika ile müttefiklerinin formüle ettiği ve ajanları ile tabiilerinin de uygulandıkları habis planlardır ki bunlar şunlardır: İnsanlara dışarıdaki Koalisyon ve Konsey’in elleriyle kurdukları tuzakları kabul ettirmek için içeride öldürmek ve katliam yapmak… Hakeza Beşar’ın katliam ve yıkım gibi yaptığı cürüm zehri ile rolünün sona ermesinden ve onun yolun bir kenarına fırlatılmasının ardından kendisini tagutun tahtına yükseltmesi için Amerika’ya yalvarıp duran Koalisyonun anlattığı cilalı söz zehrinin arasına uygulama araçlarını dağıtmak… Tagutun rolünün sona erdiğini göz ardı ettiği bir sırada Koalisyon, bu şekilde olacağını sanmaktadır. Halbuki onu inşa eden Amerika, daha önce rolleri sona eren ajanlarına yaptığı gibi Koalisyonun Beşar’ın yerine geçeni olgunlaştırmasının ardından onu yok edecektir. Zira Amerika, ümmet ayağa kalkmadan ve ülkeyi tabilerin ve bağımlıların pisliklerinden temizlemeden önce bir ajanı Şam’daki nüfuzunun ömrünü uzatacak başka bir ajanla değiştirmeyi ümit etmektedir… Halbuki tagutun zerre kadar aklı olmuş olsaydı insanların ayaklanmasının ilk aylarındaki mevcut koşullardan yararlanarak, bir kenara atılmak yada Allah’ın, Resulünün ve müminlerin lanet ettiği mücrim ve hain bir şekilde gebermek yerine bedeni ve birazcık onuruyla kaçıp giderdi.

إِنَّهُ مَنْ يَأْتِ رَبَّهُ مُجْرِمًا فَإِنَّ لَهُ جَهَنَّمَ لَا يَمُوتُ فِيهَا وَلَا يَحْيَى “Şurası muhakkak ki, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa, cehennem sırf onun içindir. O ise orada ne ölür ne de yaşar!” [Taha 74]

Kurdukları tuzağın ve kumpasın arkasından Şam’ı ve Şam halkını aldatmayı beklemektedirler. Zira özü laiklik olan aldatıcı görünümlü ve kılıfı güzel bir şekilde dekore edilmiş Koalisyon’un icat ettiği hükümeti kabul etmişlerdir! Çünkü onlar, Şam’ın ve Şam halkının, mücrimlerin akıttıkları zeki kanları ve sadık ayaklanmacıların gösterdikleri azim fedakarlıkları unuttuklarını zannetmektedirler… Ancak onların zanları, Allah’ın izniyle onları helak edecek ve gözü kulağı olan herkes onların tamamının yok olacağını ve tuzaklarının da boşa çıkacağını göreceklerdir.

وَمَا كَـيْدُ ٱلْكَافِرِينَ إِلاَّ فِى ضَلاَلٍ “Ama kafirlerin tuzağı elbette boşa çıkar.” [Mümin 25]

Sonra onlar, Şam’da Rablerine iman eden, hidayetlerini artıran ve kendileri için resulullahta en güzel örnek olan güçlü ve kuvvetli adamların olduğunu ya unutmaktalar yada unutmuş gibi görünmektedirler. Zira bu adamlar, haksızlığa karşı uyumayacakları gibi zulme karşı da sessiz kalmayacaklar ve gerek bu kanları gerek bu çabaları gerek yaşlıların ve çocukların çığlıklarını gerekse özgürlerin, yetimlerin ve dulların çağrılarını asla unutmayacaklardır… Ayrıca tagutun cürümleri onların güçlerine güç katacağı gibi Koalisyon’un yüzünü ne kadar makyajlarlarsa makyajlasınlar sömürgeci kafir Amerika ile Batı‘nın cürümleri onların zihinlerinden asla silinmeyecektir. Bilakis tüm bunlar, onların azimlerine azim katacaktır.

الَّذِينَ قَالَ لَهُمُ النَّاسُ إِنَّ النَّاسَ قَدْ جَمَعُوا لَكُمْ فَاخْشَوْهُمْ فَزَادَهُمْ إِيمَانًا وَقَالُوا حَسْبُنَا اللَّهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ “İnsanlar onlara: İnsanlar size karşı toplandılar, artık onlardan korkun dedikleri halde bu onların imanları artırdı ve Allah bize yeter, O ne güzel vekildir dediler.” [Âli İmran 173]

Ey Dâr-ul İslam Merkezi Şam’daki Halkımız ve Ey Sadık Ayaklanmacılar!

Tagut ve zebanileri, geri dönüşü olmayan umutsuz bir noktaya ulaşmışlardır. Dolayısıyla onun zulmünü artırması ölümünü yakınlaştırmakta olup onunla birlikte savaşan zebanileri de basiretini kaybedenlerin dışında günden güne ondan ayrılmaktadırlar. Hatta onu destekleyen Amerika’nın ön hattı olan Rusya bile bir ajan başka bir ajanla değişinceye kadar Amerika ile anlaşmıştır. Sonra işte Rusya, tagutun otoritesinin çökeceğine kanaat getirmesinden dolayı ülkeden ayrılmak isteyen vatandaşlarını tahliye etmeye başlamıştır. Ardından da tagut, dünya ve ahiretin zilletine bürünmüş bir şekilde köhne bir yerde yok olup gidecektir… Ama siz ey sadık ayaklanmacılar; hakkın ve hayrın olduğu şey üzerinde sebat gösteriniz ve eninde sonunda Allah’ın nusretinin geleceğinden emin olunuz. Vallahi Subhânehu, nusretini sadece Resullerine değil bilakis aynı şekilde iman edenlere de verecektir.

إِنَّا لَنَنْصُرُ رُسُلَنَا وَالَّذِينَ ءَامَنُوا فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَيَوْمَ يَقُومُ الأَشْهَادُ “Şüphesiz biz, resullerimize ve iman edenlere, hem dünya hayatında hem de şahitlerin şahitlik edecekleri günde elbette yardım edeceğiz.” [Mümin 51]

O halde hakka, hak ehline, Allah’a, Resulüne, müminlere, Hilafet’e ve Hilafet için çalışanlara tüm gücünüzle nusret vermenizin yanı sıra Hilafet’i kurması için Hizb-ut Tahrir’e nusret vermeye de karar veriniz. İşte o zaman el-Bâri sizleri unutmayacağı gibi akıtılan zeki kanlar, hakarete uğrayan Şam özgürleri, dul bırakılan kadınlar, yetim bırakılan çocuklar, diz çöktürülen yaşlılar ve hatta otlayan hayvanlar bile… işte bunların hepsi sizleri hayırla hatırlayacaklardır… Dolayısıyla bu kanlar ve çabalar da heba olmayacağı gibi boşa da gitmeyecektir…

Bunun da ötesinde Allah’ın dinine, davetini taşıyanlara ve Nübüvvet Minhacı Üzere İkinci Hilafet’e nusret vermenizden dolayı Allah’ın melekleri sizlere gıpta edeceklerdir… Ayrıca dünyanın en izzetlileri olacağınız gibi ahirette de Allah’ın yarattıklarının en hayırlısı olan Salavatullahi ve Selamuhu Aleyh, onun sahabesi [Rıdvanullahi Aleyhim] ve O’nun dininin kurtuluşa ermiş sadık ensarlarıyla birlikte olacaksınız…  yani Allah’ın ve Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]‘in ensarları olan İbn-u Zürare, İbn-u Hudayr ve Sa’d İbn-u Muaz ile birlikte olacaksınız. Özellikle de azim olan ay, yani Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]‘in doğduğu, Salavatullahi ve Selamuhu Aleyh’e bisetin verildiği, Medine’ye hicret ettiği, azim İslam Devleti’nin ikamet edildiği, aynı şekilde Sallallahu Aleyhi ve Sellem’in refik-ul âlaya intikal ettiği ve Nübüvvet Minhacı Üzere İlk Raşidi Hilafet döneminin başlangıcının olduğu bir ay olan Rabi-ul Evvel ayı, sizleri gölgelendirecektir… Sonra bunu, ısırıcı meliklerin Hilafet’i takip etmiş ve Hilafet’in ardından da içerisinde olduğumuz “zorba diktatörlük” olmuş ve ardından da Nübüvvet Minhacı Üzere İkinci Raşidi Hilafet geri dönecektir. Hakeza Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], hem İmam Ahmed’in Huzeyfe İbn-ul Yeman’dan Müsnedi’nde hem de et-Tayâlisî Müsnedi’nde rivayet ettikleri sahih hadisinde bize açıklamıştır. Zira Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem], şöyle buyurmuştur:

تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةٌ عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا عَاضًّا فَيَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ يَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ مُلْكًا جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ ثُمَّ سَكَتَ “Allah’ın olmasını dilediği kadar aranızda Nübüvvet olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu kaldıracaktır. Sonra Nübüvvet Minhacı üzere [Râşidî] Hilafet olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra ısırıcı meliklik olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde Allah onu da kaldıracaktır. Sonra zorba diktatörlük olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere [Râşidî] Hilafet olacaktır.” Sonra sükut etti.

Haydi o zaman Allah’ın dinine nusret verin, haydi o zaman Hilafet için çalışanlara nusret verin ve haydi o zaman Hizb-ut Tahrir’e nusret verin ki ensarın [Rıdvanullahi Aleyhim] sireti geri dönsün de İslam ve ehlini izzetli kılsın ve küfür ve ehlini de zelil kılsın.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ (4) بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “İşte o gün, müminler de Allah’ın nusretiyle, zaferiyle ferahlayacaklardır. Allah dilediğine nusret, zafer verir. O, Azîz’dir, Rahîm’dir.” [er-Rûm 4-5]

H. 12 Rabi-ul Evvel 1434

 
24.01.2013
 



..:-

Hizb-ut Tahrir’in Emiri Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta’dan Şam Halkına ve Sadık Ayaklanmacılara Bir Hitap