Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Ey Suriye’deki Müslümanlar! Helak Olmuş Suriye Rejimi, Cürümleri İçin Bir Kılıf Olduğuna İnandığı Uluslararası Pozisyondan Esinlenerek Davranmaktadır
Sizlerin Davranışları İse İslami Hilafet’i Kurmanızı Farz Kılan İslam Akidesinden Esinlenerek Olsun

Arap Birliği’nin, Güvenlik Konseyi’ne gittiği ve 04.02.2012 cumartesi günü düzenlenen oylama oturumu sırasında da Rusya ve Çin’in vetosunun yanı sıra Suriye’deki yönetime barışçıl bir geçiş çağrısı yapmasıyla sonuçlanan çözüm mücadelesinin ardından Arap Birliği, 12.02.2012 Pazar akşamı Kahire’deki Bakanlar toplantısının sonunda, Güvenlik Konseyi’ne Suriye’de “ateşkesin uygulanmasını denetlemek amacıyla Birleşmiş Milletler ve Arap ülkelerinin oluşturacağı ortak barış gücü oluşturma kararı yayınlama çağrısında bulunma” kararı almasının yanı sıra Arap gözlemcilerinin görevinin sona ermesi kararı ile Şam ile bütün diplomatik ilişkilerin durdurulması kararı almıştır. Ayrıca Arap Birliği, “Tunus Cumhuriyeti’nin, bu ayın, yani şubat ayının 24’ünde yapılması kararlaştırılan Suriye’nin Dostları Gurubu Konferansı’na ev sahipliği yapma çağrısında bulunmasından ve Arap Devletleri’nin bu konferansa katılıma istekli olmasından dolayı” mutluluk duymuştur.

Bu alınan kararlarlar, Suriye’deki halkın maruz kaldığı katliama dönük bir çözüm üretmeyi öngörmediği gibi uygulanması için önemli bir mekanizmaya da sahip değildir. Bilakis o, insanların güvenliğini koruyacak güçler göndermesi amacıyla Güvenlik Konseyi’ne yönelik kararlardır. Halbuki Güvenlik Konseyi, kendi çıkarlarına göre kontrol eden büyük devletlerin veto haklarından dolayı kendi güvenliğini bile koruyamamaktadır! Nitekim onun, özellikle mübarek Filistin arzı olmak üzere Müslümanların sorunlarına yönelik kararları hala zihinlerden silinmiş değildir…

Bu ve benzeri kararlar, insanların bilinçli olması gerektiği gerçeğini ortaya koymaktadır. Zira o, Arap Birliği tarafından alınan kararlar olmayıp bilakis Suriye toprakları üzerinde çatışan özellikle Amerika’nın olduğu sömürgeci devletler tarafından alınan kararlardır. Arap Birliği de bu çatışmanın arka bahçesidir!

Bu çatışmada etkin olan devlet, bizzat Amerika’dır. Zira yönetimin dizginlerini tutan bizzat odur. Çünkü Esad ailesini getiren ve kendi maslahatları ile Yahudilerin maslahatlarını gerçekleştirmek için onları destekleyen de bizzat Amerika’dır… Dolayısıyla Amerika, şu anda “Beşar’ın”, otoritedeki istikrarı sağlamaya muktedir olamadığının ve bölgedeki çıkarlarını gerçekleştiremediğinin farkındadır. Bu nedenle o, Beşar’ın yerine geçecek başka bir ajan araştırmaktadır. Ancak insanların aldanabileceği ve daha kolay kabullenebileceği fazla kirlenmemiş bir yüz araştırmaktadır. Bu nedenle de alternatif olgunlaşıncaya kadar katliam ve zulüm eylemlerine devam etmesi için “Beşar’a” mühlet vermektedir…

Ey Müslümanlar!

Beşar rejimi, devrilmek üzeredir. Zira bu, iki gözü olan herkesin farkında olduğu bir gerçektir. O halde Amerika’nın, bir ajanı başka bir ajanla değiştirmesine ve Suriye’deki yönetime tutunmaya devam etmesine imkan vermeyiniz. Aksi taktirde kanlarınız heder olur ve fedakarlıklarınız boşa gider. Bilakis sizler, yönetime daha layık ve daha ehilsiniz. Dolayısıyla sizlerin ve Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’nın izniyle nusret verecek kuvvet ehlinden olan muhlis ordunuzun göstereceği fedakarlıklarla bunu yapabilirsiniz. O halde sorunlarınızı çözmesi için Güvenlik Konseyi’ne meyletmeyiniz. Zira bu, şeran haram olup siyasi bir intihardır. Hizb-ut Tahrir olarak bizler, alışık olduğu üzere meselelerinize hainlik ve hıyanet eden Güvenlik Konseyi’nde meydana gelenlerden ibret almanızı istiyoruz… Ulusal Konsey ve Arap Birliği’nin, ayaklanmazın üzerindeki ellerini durdurunuz. Zira çözüm; öncelikle Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’ya iman etmeye, sadece ondan yardım dilemeye, değişimde Resul [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in metoduna tabi olmaya, masum olmayan hedeflere sahip olan dış güçlerle ilişkileri kesmeye bağlı olduğu gibi… Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’nın yardımıyla çok güçlü ve etkili olacak olan zati güçlerine bağlıdır ki böylece birçok sistem ondan korkacak ve ona dönük bin bir hesap yapmaya çalışacaktır. Ayrıca bu güçler, iman dolu bir şekilde değişim sürecine katılmak için Suriye halkının bütün evlatlarına doğru yöneleceği gibi aynı zamanda iman dolu bir şekilde dinlerine yardım etmek ve halklarını korumak amacıyla Suriye ordusu içerisindeki evlatlarına doğru da yönelecektir. Yine bu güçler, dünya halklarından size karşı koyan herkesin karşısında sizlerin yanında yer alabilmek amacıyla iman dolu bir şekilde yöneticilerinize ve yöneticilerine karşı yardım etmek amacıyla İslami halklardan olan kardeşlerinize doğru da yönelecektir…

Ey Suriye’deki Meydan Okuyan Subaylar ve Askerler!

Suriye’deki gerçek değişim, sizlerin elindedir. Hizb-ut Tahrir olarak bizler, Halık, Müdebbir, Hakim, emreden ve nehyeden bir tek Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’ya olan imanımızla sizlere yöneliyor… bu rejimi kökünden söküp atmak, kafir Batı’ya güvenmeyerek onun nüfuzunu ortadan kaldırmak, kafir kapitalist Batı ile laik sivil söylemi tekrarlayıp duran tabiilerinden Ulusal Konseyin istediği gibi laik sivil bir devleti değil de Nübüvvet Minhacı Üzere Hilafet’in olduğu İslam Devleti’ni kurmak için Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’ya söz veren tertemiz ellerimizi sizlere uzatıyoruz… O halde sizler de İslam’ın ve Müslümanların, Allah [Subhânehu ve Te’alâ]’nın ve dininin ensarları olarak isimlendireceği onurlu bir nişaneye nail olacağınız onurlu bir anlaşma yapmak için ellerinizi Hizb-ut Tahrir’e uzatınız. Böylece Allah [Subhânehu ve Te’alâ] sizlere, aziz bir nusretle nusret verecektir. Zira Allahu Te’alâ, şöyle buyurmuştur:

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a [Dinine ] nusret verirseniz Allah da size nusret verir ve ayaklarınızı [Dini üzere] sabit kılar.” [Muhammed 7]

H. 21 Rabî-ul Evvel 1433

 

Hizb-ut Tahrir

13.02.2012
   
 


...:-
  • Ey Suriye’deki Müslümanlar! Helak Olmuş Suriye Rejimi

  •