|
|
Soru: 1. Biri İslam Devleti kitabının 67. sayfasının ikinci paragrafı ve diğeri Maliye kitabının 37. sayfasının birinci paragrafı olmak üzere Abdullah İbn-u Cahş [RadıyAllahu Anh]’ın seriyesi hakkında farklı iki rivayet geçmiştir:
İslam Devleti kitabındaki birinci rivayette şöyle zikredilmiştir: “... Bedir Gazvesi’nin başlangıcı olan Abdullah İbn-u Cahş seriyesi… Bu seriyenin hikayesi şöyledir ki Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], hicretin ikinci senesinin Receb ayında Abdullah İbn-u Cahş ve beraberinde bir gurup muhaciri gönderdi…”
Maliye kitabındaki ikinci rivayette ise şöyle zikredilmiştir: “...Abdullah İbn-u Cahş seriyesinin ganimetidir. Bu ganimet, hicretin ikinci senesinin Cumâde’l Âhira ayında elde ettiği insan ve ticari eşya ile yüklü olan Kureyş‘in bazı develeriydi…”
Yani bir rivayette Receb diğer rivayette Cumâde’l Âhira ayında geçmektedir. Bu ihtilaf nasıl izah edilir?
2. Aynı şekilde İslam Devleti kitabının 120. sayfasının ilk paragrafında şöyle geçmiştir: “Müslümanlar Mute’den döndüklerinde onlardan pek çok kişi öldürülmüştü...” Bu nasıl olur? Oysa bazı rivayetlerde şehitlerin on iki kişi olduğunu okudum. Bunu açıklayabilir misiniz? Allah sizleri hayırla mükafatlandırsın.
|
|
H. 17 Rabî-ul Evvel 1431
|
14.03.2010 |
|
|
|
|
|
|
Soru: 18.02.2010 Perşembe günü Nijerli askeri kaynaklar, Binbaşı Adem Harun liderliğindeki askerlerin Devlet Başkanı Muhammed Tanja’ya karşı askeri darbe yaptığını, devlet başkanı ile hükümet üyelerinin başkent Niamey’deki devlet başkanlığı sarayına yakın bir yerde alıkonulduğunu, anayasanın askıya alındığını ve tüm devlet kurumlarının feshedildiğini duyurdu. O halde Nijer’deki bu darbe, Fransa’nın nüfuz sahibi olduğu bu kadim Fransız sömürgesinde Fransa’nın ajanları arasındaki yerel çatışma yüzünden meydana gelen önceki darbeler gibi midir yoksa devletlerarası bir çatışma mıdır? Allah sizleri hayırla mükâfatlandırsın.
|
|
H. 06 Rabî-ul Evvel 1431
|
20.02.2010 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Obama yönetimi, 29.01.2010 günü Amerikan kongresine Tayvan’a Patroit Füzeleri, helikopter, mayın tarama gemisi, F16 savaş uçaklarının iletişim donanımlarını kapsayan 6,4 milyar dolar tutarında silah satmayı planladığını bildirdi.
O halde Tayvan’la silah anlaşmasından Amerika’nın çıkarı nedir? Ekonomik kriz döneminde kısmen kendisini desteklemesinin yanı sıra özellikle Obama’nın gelmesi ve 2009 kasım ayında Çin’i ziyaret etmesinin ardından Çin ile olan ilişkilerinin iyileşmeye başladığı bir sırada Amerika, Çin’le ilişkilerini nasıl olur da riske sokabilir? Tayvan’ı Çin’in temsilcisi olarak tanımaktan vazgeçmesinden sonra Tayvan’ın Amerika için bir önemi var mıdır? Yoksa bunun arkasında başka maksatlar mı vardır? Bunu açıklamanızı rica ediyoruz. Allah sizleri hayırla mükafatlandırsın.
|
|
H. 16 Safer 1431
|
01.02.2010 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Son günlerde Sudan Halk Kurtuluş Hareketi ile Ulusal Kongre Partisi arasında yarı gerginliğin sürdüğü mülahaza edilmiştir: Muhalefet güçleriyle birlikte Cuba Konferansı yapılmış, kalabalık yürüyüşler ve mitingler düzenlenmiştir…. Oysa Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin muhalefetin içerisinde değil de hükümet içerisinde olduğu sanılmaktadır. Ardından Selvakir’in Afrika ile Avrupa turları gerçekleşmesi ve Amerikan elçisi “Gration’un” başarısızlığı hakkındaki söylentilerin yayılmasının yanı sıra parlamento, bu hafta içerisinde Sudan Kurtuluş Halk Hareketi’nin muhalefetine rağmen ulusal güvenlik yasasını onaylamış ve bugün de, yani 22.12.2009’da Sudan Halk Kurtuluş Hareketi’nin oturumu boykot etmesine rağmen referandum yasasını da onaylamıştır. O halde Sudan Halk Kurtuluş Hareketi ile Ulusal Kongre Partisi arasındaki bu gerginliğin gerçek bir gerginlik olduğunu söylemek mümkün müdür? Şayet böyleyse Hareket, sadakatini Amerika’dan Avrupa’ya özellikle de İngiltere’ye çevirdiği anlamına mı gelmektedir? Yoksa bu, Amerika’nın çevirdiği sanal bir gerginlik midir?
|
|
H. 05 Muharrem 1431
|
22.12.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Bugünlerde özellikle Avrupa ve Amerika’daki medyada, önümüzdeki 2011 yılında yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinde aday olmayacağını açıklayan Hüsnü Mübarek’ten sonra Mısır’ın gelecek devlet başkanı hakkındaki analizler artmıştır. Bu bağlamda Cemal Mübarek, Eymen Nur, Muhammed el-Baraday, Amr Musa… ve başkalarının isimleri geçmektedir. Ancak bu ifadeler arasında en çok ön plana çıkanlar Cemal Mübarek’in yanı sıra Eymen Nur’un şansı olduğunu ifade eden analizlerdir.
Bizler Cemal Mübarek’in babası gibi Amerika’ya sadık olduğunu biliyoruz. O halde özellikle Obama’nın ziyaretinin hemen öncesinde serbest bırakılmış olan Eymen Nur da aynı kafileden midir? Yoksa Eymen Nur Avrupa’nın adamlarından mıdır? Şayet bu doğruysa Avrupa özellikle de İngiltere, yıllardır Mısır’daki güçlü Amerikan nüfuzunun ardından Mısır’da kendisine bir dayanak olmasını mı arzulamaktadır?
|
|
H. 28 Zilhicce 1430
|
15.12.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Yemen’de neler oluyor? Bu, Husiler ile devlet arasında gerçekleşen yerel mezhebi bir çatışma mıdır? Yoksa yerel araçlarla gerçekleşen devletlerarası bir çatışma mıdır? Açıklamanızı rica ediyoruz. Allah sizleri hayırla mükafatlandırsın.
|
|
H. 11 Zilhicce 1430
|
28.11.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Dün, 23.10.2009 günü NATO Genel Sekreteri “Rasmussen”, Obama’nın planı gereği NATO’nun alternatif füze savunma planını memnuniyetle karşıladığını açıkladı. Ayrıca Çek Cumhuriyeti de Polonya’nın kabul etmesinden iki gün sonra bu savunma sisteminin bir parçası olmaya hazır olduğunu teyit etti. O halde bu nasıl olur? Obama, 17.09.2009’da Polonya’ya füze savunma üsleri ve Çek Cumhuriyeti’ne radar üsleri kurmaktan vazgeçtiğini açıklamamış mıdır? Yoksa Obama’nın vazgeçtiğine dair bu açıklaması gerçek olmayıp güvenlik açısından Rusya’yı geçici olarak sakinleştirmeye yönelik bir aldatma mıdır? Şayet böyleyse Amerika, Rusya’nın gücünün büyümesine yönelik hesaplar yapmakta dolayısıyla onu sakinleştirmeyi önemsemekte dolayısıyla da Amerika’nın askeri üstünlüğü sarsılmış ve devletlerarası konjonktüre tahakkümü de zayıflamış mı olmaktadır?
|
|
H. 05 Zilkade 1430
|
24.10.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: İran’ı uranyum zenginleştirmesi hususundaki tutumunu değiştirmeye sevk eden şey nedir? Nitekim uzun seneler zenginleştirmenin bir dış ülke yerine İran’da yapılması üzerinde ısrar ederken Cenevre toplantısının, özellikle de bu toplantının akabindeki ikili Amerika-İran görüşmesinin ardından bugün İranlı yetkililer, daha önce reddettikleri şeyi kabul ettiklerini açıkladılar. Bu durumun açıklığa kavuşturulmasını rica ediyoruz. Allah sizleri hayırla mükâfatlandırsın.
|
|
H. 16 Şevval 1430
|
04.10.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Batı Türkistan’daki [Orta Asya: Kırgızistan, Özbekistan, Tacikistan, Kazakistan ve Türkmenistan] siyasi durumun değişken bir durum olduğu mülahaza edilmektedir. Zira bazen bu yöneticilerin Rusya’nın şemsiyesi altında iken bazen de Amerika’ya doğru hareket ettiklerini görmekteyiz… Ve hakeza. O halde bu cumhuriyetlerdeki mevcut siyasi durumun açıklanması mümkün müdür?
|
|
H. 29 Ramazan 1430
|
19.09.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Celselerimizin birinde ıstılah olarak bidati tartıştık. Kimimiz onu, Şâri’nin emrine yönelik her muhalefet üzerine ıtlak ederken kimimiz de sadece Şâri’nin ibadetlerdeki emrine yönelik muhalefet üzerine ıtlak etmiştir… Bu hususu açıklamanızı rica ediyoruz. Allah sizi hayırla mükafatlandırsın?
|
|
H. 28 Ramazan 1430
|
18.09.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Sahih-il Buhari’de (Cizye Kitabı-Yahudilerin Arap Yarımadası‘ndan Çıkarılması Babında) Ebi Hurayra [Radıyallahu Anh]‘tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: Biz mescitte iken Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] çıkageldi ve şöyle dedi:
انطلقوا إلى يهود، فخرجنا حتى جئنا بيت المدراس فقال: أسلموا تسلموا، واعلموا أن الأرض لله ورسوله، وإني أريد أن أجليكم من هذه الأرض، فمن يجد منكم بماله شيئا فليبعه، وإلا فاعلموا أن الأرض لله ورسوله “Haydi Yahudilere gidiyoruz. Bunun üzerine yola düştük. Ta ki Beyt-il Midras’a gelince şöyle dedi: Müslüman olunuz, Müslüman olunuz. Biliniz ki arz Allah’a ve resulüne aittir. Ben, sizleri bu arzdan çıkarmak istiyorum. O halde sizden kimin her neyi varsa onu satsın. Yoksa biliniz ki arz Allah’a ve resulüne aittir.”
Yahudilere ait özel okullar olması şeklinde anlaşılması bakımından bu hadis hususunda kafamız karıştı. Zira kimimiz, bu hadisin Beni Kureyza veya Hayber Yahudilerinden ayrı olarak Yahudilerin varlıklarına ilişkin olduğunu anladı... Bu durumda onlara ait özel okulların olmasında bir sorun yoktur. Kimimiz de onların, Beni Kureyza ve Hayber olaylarından sonra Yahudilerden geriye kalan zimmet ehli kimseler oldukları tercihinde bulundular. Bu da zimmet ehline ait özel okulların olması caizdir demektir. O halde burada bir sorun var! Bu durumun açıklığa kavuşturulmasını rica ediyoruz.
|
|
H. 11 Ramazan 1430
|
01.09.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Türkiye-Suriye sınırına mayın döşenmesi meselesinin hakikati nedir? Nasıl ve ne zaman tamamlanmıştır? Buna dair devletlerarası çatışma ilişkisinin boyutu nedir? Allah sizi hayırla mükâfatlandırsın!
|
|
|
|
|
|
|
|
Soru: 12.06.2009 günü İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Açıklanan resmî sonuçlara göre oyların %62,6’sını şu anki Cumhurbaşkanı Mahmut Ahmedinejad, %33,7’sini rakibi olan Mir Hüseyin Musavî aldı. Diğer iki rakip ise küçük bir oranda oy kazandı. Bunun üzerine Musavî ve taraftarları, seçim sonuçlarına hile karıştırıldığı iddiasında bulunarak Musavî‘nin taraftarları, 15.06.2009 günü, izinsiz protesto yürüyüşleri ve gösteriler düzenledi. İran güvenlik güçlerinin, göstericileri dağıtmak istemesiyle de açıklandığı üzere Tahran’da yedi kişinin ölümüne ve 29 kişinin yaralanmasına yola açan isyan ve şiddet eylemleri baş gösterdi.
O halde bu olaylar, İran’da devletlerarası bir çatışmanın meydana geldiğini mi göstermektedir? Yoksa bu, görev paylaşımına yönelik güç odakları arasındaki içsel bir çatışma mıdır? Ayrıca Amerika ve Avrupa’nın bu olaylardaki varlık boyutu nedir?
|
|
H. 25 Cumâde’s Sânî 1430
|
18.06.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Mucize, sadece nebilere ve resullere ait olan harikulade olaylardır. Ancak alimler, sık sık “keramet” kelimesini tekrarlıyorlar, onu pek çok şekilde tanımlıyorlar ve bir çok ayeti ve hadisi de bunlara delil olarak getirmeye çalışıyorlar. Soru şudur: Keramet diye bir şey var mıdır? Varsa nedir? Eğer varsa bu mesele hususunda yeterli bir açıklama istiyoruz. Eğer yoksa mesela Ashab-ı Kefh, Ashab-ı Uhdud, Ömer İbn-ul Hattab’ın, “Ey Seriye, dağa doğru!” sözünün yanı sıra Sa’d İbn-u Ebi Vakkas’ın Dicle Nehri’ndeki kıssasına ve bu husustaki pek çok örneklere nasıl bir cevap vereceğiz?
|
|
H. 20 Cumâde el-Âhir 1430
|
13.06.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Burada kimi insanlara isabet eden ve cinlere atfettikleri bir takım hastalıklar var. Keza cinleri gördüğünü, onları işittiğini, onlara emirler verdiğini, pek çok işi onların yardımıyla gerçekleştirdiğini veya onların insanların hizmetine verildiğini iddia eden kimseler de var. O halde insanlar ile cinler arasında hissedilen somut bir ilişki var mıdır?
|
|
H. 18 Cumâde el-Âhir 1430
|
11.06.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Daha önceleri utanılarak araştırılırken bu günlerde açıkça yaygınlaşan bilimsel araştırmalar vardır ki bunlar, “embriyonun dondurulması ve bebeğin cinsiyetinin belirlenmesidir.” Artık bunlar, Batı ülkelerinde satılan bir eşya haline geldi, ardından Müslümanların beldelerine sirayet etti ve sadece bilimsel bir araştırma olarak kalmanın ötesinde bazı Müslümanların bunlarla ilgilenmeye yönelmesi boyutuna dayandı. O halde bu iki husus hakkındaki şer’î hüküm nedir? Allah, sizleri hayırla mükâfatlandırsın.
|
|
H. 18 Cumâde’s Sânî 1430
|
11.06.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Kuzey Kore, 25.05.2009 günü, başarılı bir nükleer deneme gerçekleştirdiğini duyurdu. Daha önce de 08.05.2009 günü, nükleer gücünü güçlendirme tehdidinde bulunmuş, Obama yönetimini kendisine karşı saldırgan eylemleri sürdürmekle suçlamış ve altılı mütarekelere dönmeyi reddetmişti. 27.05.2009’da ise kendisinin, “Amerika ile arasında imzalanan barışa bağlı kalmayacağını ve bunun da Güney Kore’nin nükleer silahların yayılmasını engellemeye yönelik Amerikan güvenlik girişimine katılmasına bir tepki olduğunu” açıkladı. [el-Cezîra / 31.05.2009]
O halde bu olaylar karşısındaki devletlerarası tutumun hakikati nedir? İşler, gerginlik yönünde bir savaşın patlak vermesi eşiğine doğru mu gidiyor? Yoksa savaş, uzak bir ihtimal olup işler, tekrar müzakerelere mi dönecektir
|
|
H. 07 Cumâde’s Sânî 1430
|
31.05.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Geçenlerde medya organları, malî krizin en kötü dönemlerinin sona erdiği, bazı Batılı devletlerinin ekonomilerinde iyileşme belirtileri görünmeye başladığı ve bunun da harcanan çabaların ilk meyvesi olduğu şeklindeki basın şirketlerinin tahminlerini yayınladılar. Bu basın raporları, borsa ve banka karlarına ilişkin ekonomi ve siyasî uzmanlarının iyimser görüşlerine ve petrol fiyatının yükselişe geçmesinin de küresel ekonominin en düşük seviyeleri gördüğünün ve iyileşmeye başladığının bir göstergesi olduğunu, bunun da petrol fiyatlarının yükselmesine yol açtığı şeklindeki sözlerine yer verdi! O halde ekonomide bir iyileşme olduğu doğru mudur? Şayet böyle değil, bunlar da küresel malî sisteme olan güveni geri kazandırmaya yönelik sırf medya şişirmesi ise; o halde borsalardaki hisse senetleri ile emtia ve petrol fiyatının yükselmesindeki bu görünümleri ortaya çıkaran nedir?
|
|
H. 06 Cumâde’s Sânî 1430
|
30.05.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: 19.05.2009’da Sri Lanka Devlet Başkanı Mahinda Rajapaksa, televizyon kanalında: “Vatanımız, terörist ayrılıkçılardan tamamen kurtulmuştur” diyerek Hükümetinin Tamil Kaplanları savaşçılarına karşı zaferini ilan etti. Devlet televizyonu da Hükümet ile Tamil Kaplanları arasında yaşanan çarpışmaların durmasından sonra Tamil Kaplanları savaşçılarının liderinin cesedini gösterdi. Genelkurmay Başkanı Sarath Fonseka, bu olayı şu sözüyle değerlendirdi: “Birkaç saat önce ülkeyi tahrip eden teröristlerin lideri Vellupillai’nin cesedi bulundu.” Devlet Başkanı ise, “Amacımız, Tamilli sakinlerini isyancıların pençesinden kurtarmaktır. Şu anda bizlere düşen, bu özgür ülkede hep birlikte yaşamaktır” diyerek tedirgin olan Tamilli sakinlerinin korkusunu yatıştırmaya çalıştı.
O halde Sri Lanka’daki çatışmanın gerçeği nedir? Bu, yerel mi yoksa bölgesel mi yoksa devletlerarası bir çatışma mıdır? Bu çatışmanın sonucu, kimin lehinedir? Artık adadaki çatışmanın sona erdiğini veya uzantısı olacağını söylemek mümkün müdür?
|
|
H. 28 Cumâde’l Ûlâ 1430
|
23.05.2009 |
|
|
|
|
|
|
Soru: Bizler, Kitleleşme kitabının 6. sayfasının son kısmında şöyle diyoruz: “İslamcı hareketler üzere kaim olanlar, açık-genel bir şekilde İslam’a davet ediyorlar…”
Soru şudur:
a- Açık-genel bir şekilde İslam’a davet etmek ne demektir? Örneklerle birlikte bu nasıl olmaktadır?
b- Hareketlerin İslam’a açık-genel şekilde davet etmelerinin caiz olmadığına dair deliller nedir?
|
|
H. 21 Cumâde’l Ulâ 1430
|
16.05.2009 |
|
|
|
|
|