Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti’nin, Karaçi’deki Huzursuzluklara Dönük Siyasî Vizyonu

Hizb-ut Tahrir / Pakistan Vilayeti, nüfuz yoğunluğu bakımından dünyanın üçüncü şehri olan Karaçi’de devam eden huzursuzluklar hakkında aşağıda geçen siyasî vizyonu yayınladı.

1-Karaçi’nin, siyasî, ideolojik ve ekonomik bir güç olma imkanı olmasına rağmen Amerika’nın ardışık ajanları olan yöneticilerin dayattıkları bölünme politikaları nedeniyle bundan mahrum edilmektedir.

20 milyondan fazla nüfuza sahip olan Karaçi, nüfuz yoğunluğu bakımından dünyanın üçüncü şehri sayılmakta olup Karaçi’nin nüfusu Pakistan nüfuzunun onda birini oluşturmaktadır. Dolayısıyla Pakistan’da bulunan tüm etnik nüfuzu içermektedir. Nitekim Müslüman Peştunlar, Peşaver ve Kabil’den daha çok burada bulunmaktadırlar. Aynı şekilde burada, birçok Müslüman Beluciler ve Pencabiler de bulunmaktadır. Karaçi sakinleri, Urduca konuşan ve Hint Yarımadası‘nın bölünmesi sırasında Hindistan’ın Kuzeyi’ndeki bölgelerden göç eden Hintli Müslüman göçmenlerdendir. Dolayısıyla bu Urduca konuşan Müslümanlar, beş yüz küsur yıl boyunca Hindistan Yarımadası‘ndaki İslamî yönetimin sütunlarından oldukları gibi yaklaşık iki yüz yıl İngiliz işgaline karşı direnenlerin ilki olmuşlardır. Karaçi Müslümanlarının, sadece Pakistan’ın tüm bölgeleriyle doğal bir bağlantısı yoktur. Bilakis aynı şekilde onların Hindistan Müslümanlarıyla da bağlantıları vardır. Bundan dolayı Karaçi, Pakistan için siyasî ve ideolojik olarak güçlü bir destekçi sayıldığı gibi Orta Doğu Müslümanlarını bölgeye bağlayan bir deniz limanı da sayılır. Ayrıca ekonomik açıdan da o, tüm Pakistan bölgesinin temel hayat damarı sayılır. Zira Pakistan sanayisinin üçte birisi burada olup ekonominin canlılığı ve çeşitliliği olarak lanse edilir.

Yukarıda geçenlere binaen tüm bölgenin liderliğine doğal bir katkıda bulunmak için Karaçi’yi İslam temelinde birleştirmek yerine ardışık ajan yöneticiler, şehirde etnik ve taifeci bölünmeyi gözetmektedirler. Bu da devamedegelen çatışmalar nedeniyle şehrin felç olmasına yol açmaktadır. Yöneticilerin tüm bu yaptıklarına rağmen Karaçi, sürekli olarak Hindistan ile savaştan tutun gerek İslamî uyanıklık gerekse felaketler nedeniyle yardım etmek ve genel olarak hayırlı çalışmalarda bulunmak için çaba sarfetme gibi bölgede Müslümanlar için belirleyici olan hareketlerde ve girişimlerde önemli bir rol oynamıştır.

2-Siyasî mülahazalar: Aşağıdakilerden dolayı Karaçi’de demokrasi felce uğramıştır:

-Demokrasinin gerçeği; demokrasi, sadece otoritede bulunanların çıkarlarını garantilemektedir. Çünkü onlar, başkaları adına doğru ve yanlış kararını veren kimselerdir. Bundan dolayı o, bir yandan tüm sakinleri ihmal edip onları sorunların içerisinde boğulmaya terk ederken diğer taraftan da başkalarının haklarını gasbedenlere dair cezayı uygulayanları veya diğer herhangi bir cürümsel eylemleri korumaktadır. Zira Karaçi’deki mücrimler ve çeteler, siyasî kayırmacılık yoluyla devleti korumanın keyfini çıkarmaktadırlar. Dolayısıyla bu kayırmacılık, parlamentoda kanunlar ve icra emirleri çıkarmak yoluyla polis ve yargı gibi devlet organlarını da etkilemektedir. Dolayısıyla da demokrasi, menfaatçi güçlü guruplar ile devlet ve hükümet içerisindeki yasa koyucular arasındaki ilişkiye teşvik etmektedir. Bundan dolayı mücrimlerin, Karaçi’de ceza korkusu olmaksızın açık bir şekilde çalışmaları hiç şaşırtıcı değildir.

-İnsanların, özellikle de aynı şekilde demokraside bulunan bir özellik olan etnik azınlıkların bir araya gelmeye muhtaç olması, çoğunluğa sahip olan gurupların azınlıklara egemen olan partiyi tercih etmeleri nedeniyledir. Nitekim bu ırkçı partiler, haklar, devletin hissesi ve gelirleri için diğer guruplarla savaşmaktadırlar. Bu bakımdan devletin çeşitli vatandaşları arasında düşmanlıklar güçlendirilmekte ve toplumda bölünmeye teşvik edilmektedir. Hakeza Karaçi, on yıllardan beridir etnik rekabetin ateşiyle yanıp tutuşmaktadır.

-Amerika ile siyasî ve askerî liderlikte bulunan ajanları, etnik rekabet ateşini tutuşturmaya devam etmek yoluyla Karaçi’nin yanması için çalışmaktadırlar. Zira onlar, sadece mevcut sömürgecilik ve demokratik rejimi korumuyorlar, dahası doğrudan temaslar yoluyla etnik temel üzerine örgütler inşa etmenin propagandasını da yapıyorlar. Ayrıca Karaçi’de,  Karaçi’de bulunan etnik partileri kullanmak yoluyla etnik temele dayalı nefret yangınını körüklemede özellikle Amerikan Konsolosluğu rol oynamaktadır. Hatta o, Karaçi’ye ulaşmak için terörizme yönelik savaşını genişletmek için hazırlanmaktadır. Hakeza sömürgeciler, şehirde bir kaos hali oluşturmaktalar ve ardından da onu, kendi çıkarlarına muhalefet etmek için hazırlananlara nihai bir tehdit olması için bir kılıf olarak kullanmaktadırlar. Aynen Amerika’nın Müslümanlara yönelik savaşına seslerini yükselten muhlis siyasilerle meydana gelenlerde olduğu gibi.

3-Çatışmalara son vermek için meşru ihtiyati tedbirlerin alınması ve Karaçi nüfusunun çeşitliliğinin dikkate alınması:

Yesrib, birtakım huzursuzluklara ve bölünmelere tanıklık etmiş ve İslam’a inanıp İslam Devleti’nin başkenti oluncaya kadar da ne bunlardan kurtulmuş ne de bir barış ve refah görmüştür. Aynı şekilde Karaçi de barışı sadece İslam’ın gölgesinde tanıyacaktır. Çünkü ırklarına ve mezheplerine bakmaksızın tüm Müslümanları bir araya getirecek olan İslam ve İslam akidesinden kaynaklanan kanunların olduğu şeriattır. Zira şeriat, Kur’an ve sünnette geçtiği üzere birtakım emirler ve nehiylerdir. Hilafet, yöneticiyi yönetilene veya başka bir ırka ya da mezhebe karşı üstün kılmaz. Demokrasi ise bunun aksine bölgelerdeki ve yöneticilerin yaşadığı veya yaşamlarında üzerine dayandıkları yerlerdeki güç merkezlerini geliştirip büyütmeye odaklanmaktadır. Dolayısıyla Hilafet, tüm insanların işlerini sahih bir şekilde gözetecektir. Bundan dolayı o, Karaçi şehrinin gelişmesi ve diğer büyük şehirlerin ihmal edilmesi için çalışmayacaktır. Bilakis sağlık ve eğitim gibi temel ihtiyaçlarının peşinde koşmak amacıyla büyük şehirlere olan göçü engellemek için küçük şehirlerin ve köylerin gelişmesi için de çalışacaktır. Zira bu, nüfus yoğunluğuna yol açacaktır.

Ayrıca Hizb-ut Tahrir’in Anayasa Mukaddimesi’nin 7. maddesinde şöyle geçmektedir: “Devlet, İslamî tabiyeti taşıyan Müslüman ve gayrimüslim herkese, İslamî şeriatı aşağıdaki şekilde infaz eder: a-İslamî hükümlerin tamamı, Müslümanlar üzerine hiçbir istisna olmaksızın infaz edilir. b-gayrimüslimler inançlarında ve ibadetlerinde, genel nizamlar çerçevesinde serbesttirler.”

-Hilafet Devleti’nde, etnik değil İslam temelinde siyasî partilerin kurulmasına izin verilecektir. Ayrıca siyasî partilerin, bireylerin ve hükümet yetkililerinin yabancı diplomatlarla bağlantı kurmalarına izin verilmeyecektir. Dolayısıyla fiili muharip kafir ülkelerin Büyükelçiliklerinin ve Konsolosluklarının tamamı kapatılacaktır.

Ayrıca Hizb-ut Tahrir’in Anayasa Mukaddimesi’nin 21. maddesinde şöyle geçmektedir: “Esasının İslamî akide olması ve benimsediği hükümlerin şeri hükümler olması şartıyla, yöneticileri muhasebe etmek veya ümmet yoluyla yönetime ulaşmak üzere siyasî parti kurmak Müslümanların hakkıdır. Parti kurulması için hiçbir izne ihtiyaç yoktur. İslam esası dışındaki her türlü kitleleşme ise yasaklanır.”

-Toplumda İslam hakim olacağı gibi Pakistan’da bulunan tüm ırklara insaflı davranacak olan da İslam’dır. Zira öğretim ve medya sistemi, yöneticilerin konuşması ve onları muhasebe edenlerin hepsi dar asabiyetçiliği doğal bir şekilde ortadan kaldıracak olan İslam akidesinden kaynaklanan şeri hükümlere göre olacaktır. Buna rağmen ortada diğer bölgesel diller de olacaktır. Ancak devletin resmî dili sadece Arapça olacaktır. Çünkü Arapça, Kur’an ve İslam’ın dilidir. İşte bu rolünden dolayı ortaya çıkmasından bu yana Pakistan’da bulunan dil hakkındaki gerginliklere kesin bir şekilde son verecektir. Zira Hizb-ut Tahrir, Anayasa Mukaddimesi’nde geçen şu 8. maddeyi benimsemiştir: “Arapça, İslam’ın tek dilidir ve devletin kullanacağı tek dildir.”

4-Siyaset: Karaçi’nin seviyesi, enerjileriyle orantılı şekilde yükselecektir.

İslam’ın kamil bir şekilde tatbik edilecek olması, bütün Müslümanların üzerinde ittifak ettikleri bir husustur. Dolayısıyla İslam, insanlar arasındaki uyumu sağlayacak, Karaçi’nin refahı için çalışacak, insanları etnik temelde rekabet edenlerden kurtaracak ve onları ihmale karşı da koruyacaktır. Ayrıca Hilafet, cinsiyet veya ırkçı veya dîni ve mezhepsel temelde bir ayrım yapmaksızın ülkenin dört bir tarafındaki tüm insanların işlerini gözetecektir.

İslam’a bağlı kamaları şartıyla siyasî partilerin kurulmalarına izin verilecektir. Dolayısıyla ortada ırkçılık temelinde gerilim tohumları olmayacaktır. Ayrıca parti üyelerinin yabancı diplomatlarla bağlantı kurmalarına izin verilmeyeceği gibi fiili muharip ülkelerin diplomatik misyonları da kapatılacaktır

H. 23 Rabi-ul Evvel 1434

 

Hizb-ut Tahrir

04.02.2013
 

Pakistan Vilayeti

 


...:-
  • “Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.” [Bakara 185]

  • Mübarek Ramazan Ayının Başlangıcı ve Bitişi, Sadece ve Sadece Hilalin Görülmesine Göre Belirlenir

  • Lübnan’ın Derinliklerine Düzenlenen Saldırılar! Siyasi Otorite ve Kurumları Görevleri Karşısında Nerede? Direniş Ekseninin Stratejik Sabrı Daha Tükenmedi mi?

  • Ey Müslümanlar! Sırada Ne Var? Gazze’de Yaşananlardan Sonra Daha Neyi Bekliyorsunuz? Artık Harekete Geçmenizin ve Rabbinizin Raşidi Hilafeti Kurma Farzına Yanıt Vermenizin Zamanı Gelmedi mi?

  • “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescidi Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescidi Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” [İsra 1]

  •