Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Ey Sudan Halkı... Amerika’nın Ülkenizin Geri Kalanını Özerklik ve Sudan Bölgelerinin Gönüllü Birliği Düşüncesiyle Parçalamasına İzin Vermeyin!

Siyasiler, Sudan’da yaşananları ülkenin geri kalanını parçalamaya dönük uluslararası bir plan olduğu nitelendirmesine ilişkin peş peşe açıklamalar yaptılar. Zira Cumhurbaşkanı Birinci Yardımcısı Ali Osman, şöyle dedi: “Sudan’ı parçalama planına öncülük eden bazı küresel ve bölgesel ülkeler var.” [Al-Şuruk sitesi/16.05.2013] Aynı şekilde Kültür ve Enfermasyon Bakanı Ahmed Bilal, Sudan Radyosunun 17.05.2013 Cuma günü yayınladığı Radyo Konferansı programına şu açıklamayı yapmıştır: “Güneyin ayrılmasına odaklanan Sudan’ı beş devletçiğe bölmeyi amaçlayan bir dış plan var.” Hatta Fransa’nın Hartum’daki eski büyükelçisi Michelle Rambo, Sudan televizyonu ile yaptığı röportajda, doğal kaynaklarını ve servetlerini amaçlayan Sudan’ı bölmeye ve parçalamaya yönelik Amerika-”İsrail” planından bahsetti. [Ahar Lahza Gazetesi/31.05.2013]

Hizb-ut Tahrir / Sudan Vilayeti olarak bizler, hükümet, isyancı hareketler ve muhalefet içerisindeki kendi insanları yoluyla Sudan’ın geri kalanını parçalamak için Amerika’nın öncülük ettiği bu Batılı planın hakikatini ifşa ettik ve etmeye devam ediyoruz. Bu ise Sudan’ın geri kalan bölgelerine özerklik verileceğini ve bu bölgelerin birliğinin gönüllü olacağını belirten uyumlu bir anayasa belirlenerek yapılacaktır.

Uyumlu anayasa, insanların arzusu ve kafir Batı‘nın hadaratı üzerine bina edilmiş laik bir anayasadır. Nitekim Güneyin ayrılmasına neden olan 2005 yılındaki geçiş anayasası bunun bir benzeridir. Özerklik düşüncesi ise, bölgelerin otoritesinin bizzat bölge halkından beslendiği hükümetlerin ve yasama yetkilerinin bulunduğu devlete benzer varlıklara çevrilmesidir. Güneydeki üç müdürlüğü (Bahr-ul Gazal, Al-İstivaiyye, Eali Al-Nil) Güney bölgesi adı altında özerke benzer varlığa çeviren 1972 yılındaki Güney Sudan Özerk Yönetimi kanunu bunlardan biridir. Bu düzenleme, Güneyin ayrılmasının ön aşaması idi. Tek devlet bölgelerinin gönüllü birliği düşüncesi ise bölge halkının ayrılmadan yana oy kullanması durumunda her bir bölge devletin varlığından ayrılma hakkına sahip olması demektir. Bu ise Güneyin ayrılmasına neden olan -yeni bir kılıf altında- self-determinasyon hakkı düşüncesinin aynısıdır.

Sudan Hükümeti, Amerika’nın Sudan’ı bölmeye dönük bu planın uygulanmasında aşağıdaki şekilde temel rol oynamaktadır.

-Hükümet, self-determinasyon düşüncesiyle 09.07.2012 yılında Güney Sudan’ı ayırdı, böylece ülkenin birliğini tehdit eden tehlikeli bir emsal oluşturdu ve Sudan devletiyle savaşan isyancı hareketlere destek vererek Sudan’ın geri kalanını parçalamaya dönük Amerikan politikasının önemli bir aracı olması için Güney Sudan’da bir varlık oluşturdu.

-Hükümet, 14.07.2011 tarihinde Amerika’nın Darfur’daki isyancı hareketlerinden ayrılan kişilerden oluşturduğu El-Tecani El-Seysi liderliğindeki Kurtuluş ve Adalet Hareketi ile yüz sayfadan oluşan Doha Anlaşması‘nı imzaladı. Bu anlaşma, Amerika’nın desteklediği ve -hala- Darfur sorununun çözümü için bir esas olarak gördüğü bir anlaşma olup gönüllü veya gönülsüz şekilde girmeleri için diğer hareketlere baskı yapmıştır. Zira Amerikan Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Doha anlaşmasının imzalanmasının akabinde şöyle demiştir: “Bu anlaşma, Darfur’da kalıcı bir çözüm yönünde atılmış bir adımdır.” Ve şöyle demiştir: “Müzakerelere katılmayı reddeden diğer gruplara baskı yapacağız.” [El-Cezire/15.07.2011] Doha Anlaşması adımı, şu anda beş vilayetten oluşan Darfur bölgesine geniş yetkilerde bir özerklik vermiştir. Zira anlaşmada Darfur bölgesel yönetiminin, geniş yetkilere sahip olan (22) üyelik meclisinin oluşturulacağı, Darfur bölgesinden bölgesel esasa dayalı başkan yardımcısı atanacağı, (67) üyeden oluşup, Darfur’un tamamını temsil eden yönetim için yasam konseyi oluşturulacağı belirtilmiştir… Bunların dışında devlete benzer bir varlık oluşturacak birçok detay bulunmaktadır.

-Hükümetin 2005 yılındaki Nifaşa Anlaşması gereği orduyu tasfiye etmesi ve zayıflatması. Bu da Amerika’nın isyancı hareketler yoluyla dayatmada bulunmasına kapı aralamıştır.

-İslam’ın tatbik edilmemesi, insanların işlerinin kötü şekilde idare edilmesine neden olmuştur. Bu da haksızlıkların ortaya çıkmasına ve büyümesine neden olmuştur. Devletin otoritesinin kaybolmasıyla birlikte insanlar, kabilelerine ve önderlerine başvurmuş ve orman kanunu yayılmıştır. Böylece ortaya insanların birbirlerini öldürdüğü, katilin ve maktulün ateşte olduğu karanlık bir tablo ortaya çıkmıştır. Bunların tamamı, hükümetin sorumluluğuna binmektedir.

Amerika, Sudan’ı parçalama planını uygulamak için Güney Sudan devletçiğinin desteğiyle 11.11.2011 tarihinde Sudan Halk Kurtuluş Hareketi liderliğinde Sudan Devrimci Cephesi adında silahlı bir yapı oluşturdu. Zira bu yeni varlık, Darfur’un başlıca isyancı hareketlerini içermekte ve Devrimci Cephenin temel tüzüğü, “Sudan’ın tüm bölgelerinin gönüllü birliğinin kabul edilmesini” belirtmektedir. Devrimci Cephe, “Sudan’ın tüm bölgelerinin gönüllü birliği ilkesinin kabul edilmesini” belirten “yeni doğuş misakı” adlı belgeye göre muhalefet güçlerini 05.01.2013 tarihinde Kampala’da bir araya topladı. Bu Devrimci Cephe, dikkat çekici eylemler yaparak Sudan’ın geri kalanını parçalamaya dönük batıl sözleşmede Sudan Hükümeti ile ikinci taraf olması vasfıyla tanıtımı yapılmıştır.

Muhalefete gelince; hayati meselelere ilişkin Asmara Konferansında Güneyin self-determinasyon hakkını imzalaması, Güney Sudan’ı ayıran Nifaşa Anlaşması‘nı desteklemesi ve bazı kutuplarının yeni doğuş belgesini imzalamasından dolayı tarih muhalefeti asla affetmeyecektir. Zira tüm bu cürümleri işler işlemez kafirin Sudan’ı parçalama planları hayata geçecek olup Amerikan vaatleriyle yönetim koltuğuna ulaşmayı temenni etmektedir. Nitekim Amerika’nın Hartum’daki maslahatgüzarı Joseph Stafford, Sudan’daki iktidar partisi liderleriyle planlanan görüşme takvimi hakkında yaptığı konuşmasında şöyle demiştir: “Hükümetin açılımı yoluyla siyasal rejimin reformu, kapsamlı anayasa reformunun devam etmesinin yanı sıra muhalefet partilerini de içermektedir.” [Al-İntibah/27.04.2013]

İşte özerk yönetim ve Sudan’ın geri kalan bölgelerinin gönüllü birliği düşüncesiyle Sudan’ın geri kalan kısmını parçalamaya dönük Amerikan planının hakikati budur. Bu plan, hükümet ile Sudan Halk Kurtuluş Hareketi arasında Doha Anlaşması, yani özerklik düşüncesi esasına göre yapılacak olan müzakereler yoluyla uygulanmak istenmektedir. Nitekim Amerika’nın Darfur’dan sorumlu özel temsilcisi Dane Smith, şöyle demiştir: “Devrimci hareket ittifakı, birçok cephede hükümetle savaşan isyancı gruplardan oluşmaktadır. Biz, hükümetin kuvvet yoluyla devrilmesini desteklemediğimizi, geçen senenin Temmuz ayında Doha’da imzalanan barış anlaşması esasına göre müzakereler yönünde hükümetle birlikte çalışmaları gerektiğini kendilerine ilettik.” [Al-İttihad Gazetesi/15.03.2013]

Ey Müslümanalar! Ey Sudan Halkı! Ülkenizde yaşananların hakikatini öğrenmenizden sonra size düşen, Allahu Subhanehu ve Teâlâ‘yı razı edecek bir tavır takınmanızdır. Geçmişte İslam’dan başkasıyla yönetilmeniz ve Sudan’ın ayrılması karşısında sessiz kalmakla ifrata kaçtınız. Dahası bazılarınız, hükümetin insanların çıkarları hususunda ifrata kaçan aldatmalarına meyletti. O halde ülkenizin geri kalanının evlatlarınızın eliyle parçalanmasını kabul mü edeceksiniz? Eğer bunu yaparsanız Allah’a yemin olsun ki bu, dünyada ve ahirette aşağılanmaktır.

Ey Müslümanalar! Ey Sudan Halkı! Hizb-ut Tahrir/Sudan Vilayeti olarak bizler sizleri, Allah’ın rızasına, muttakiler için hazırlanan genişliği arz ve semavat kadar olan cennete davet ediyoruz. Ümmetinize karşı komplo kuran bu kişileri ifşa edin ve onların, kafir Batı‘ya ve planlarına bağımlı bir şekilde kalmalarına artık yeter deyin. Bizler, insanlar için çıkarılmış hayırlı, Rabbi ve dini sayesinde güçlü ve izzetli bir Ümmet olan köklü bir Ümmet olup, federal sistemin yerine tek bir sisteme sahip olan Râşidi Hilafet Devleti’nin gölgesinde İslam’ın nizamları ve hükümleri altında yaşamaktan başka bir şeyi asla kabul etmeyiz. Bu komplocu ajanlara deyiniz ki; bizler, sizden ve kafir Batıyla kurduğunuz tuzaktan beriyiz. Allahu Teâlâ, Resulü [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], insanları, tüm insanları tek bir Ümmet potasında eriten Râşidi Hilafet Devleti’nin tatbik ettiği İslam nizamlarından başka bir şeyi asla kabul etmeyiz.

وَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ لَوْ أَنفَقْتَ مَا فِي الأَرْضِ جَمِيعاً مَّا أَلَّفَتْ بَيْنَ قُلُوبِهِمْ وَلَكِنَّ اللّهَ أَلَّفَ بَيْنَهُمْ إِنَّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ َ “Ve (Allah), onların kalplerini birleştirmiştir. Sen yeryüzünde bulunan her şeyi verseydin, yine onların kalplerini birleştiremezdin, Ancak Allah onların aralarını birleştirmiştir. Çünkü O, Azizdir, Hakîmdir.” [Enfal 62-63]

Dolayısıyla Hilafet Devleti, tarih boyunca ülkenin birliği ve insanların refahı için gerçek bir güvence oluşturmuştur.

Ey Müslümanlar! Ey Sudan Halkı! Alim Atâ İbn-u Halil Ebu Raşta’nın liderliğinde Hizb-ut Tahrir olarak bizler sizleri, kalpleriniz, kollarınız ve gücünüzle Nübüvvet Minhacı Üzere Râşidi Hilafet’in gölgesinde İslam’ın tatbik edilmesi olan gerçek kalkınma projenizle birlikte olmaya davet ediyoruz.

يا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا اسْتَجِيبُوا لِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ إِذَا دَعَاكُمْ لِمَا يُحْيِيكُمْ وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِهِ وَأَنَّهُ إِلَيْهِ تُحْشَرُونَ “Ey iman edenler! Allah ve Resulü sizi size hayat veren şeye davet ettiği zaman icabet ediniz. Biliniz ki, Allah kişi ile onun kalbi arasına girer ve siz mutlaka onun huzurunda toplanacaksınız.” [Enfal 24]

H. 28 Receb 1434

 

Hizb-ut Tahrir

07.06.2013
 

Sudan Vilayeti

 


...:-
  • Ramazan Bitti, Bayram Geldi, İslam Ümmeti Hala Sıkıntılarla Boğuşuyor, Trajediler Her Taraftan Sarmış Durumda!

  • “Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.” [Bakara 185]

  • Mübarek Ramazan Ayının Başlangıcı ve Bitişi, Sadece ve Sadece Hilalin Görülmesine Göre Belirlenir

  • Lübnan’ın Derinliklerine Düzenlenen Saldırılar! Siyasi Otorite ve Kurumları Görevleri Karşısında Nerede? Direniş Ekseninin Stratejik Sabrı Daha Tükenmedi mi?

  • Ey Müslümanlar! Sırada Ne Var? Gazze’de Yaşananlardan Sonra Daha Neyi Bekliyorsunuz? Artık Harekete Geçmenizin ve Rabbinizin Raşidi Hilafeti Kurma Farzına Yanıt Vermenizin Zamanı Gelmedi mi?

  •