Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i Asla Yalnız Bırakmayacağız

Geçen hafta gerçekleşen Charlie Hebdo olaylarının hızla ve geniş ölçekte siyasallaşması, bu konu üzerinde uzun uzadıya durmayı gerektiriyor. Dünyada her gün belli koşullarda sayısız insan öldürülüyor, ama Fransa’daki olaylar gibi infial yaratmıyor. Bazılarının sergilediği seçici ahlaki öfke, her gün yaşanan sayısız kayıpların sadece değerini düşürüyor. Öyle görünüyor ki Avustralya’da bazılarının sergilediği küstah ve önemsemez sorumsuzca tavır, halkın temel inançlarına hakareti kışkırtıyor. Sonra olay, hırçınlıkla sonlanınca da herkesi bir endişe alıyor. Sadece endişe ve kaygı ile de kalmıyor. Obama ve Netanyahu gibi dünyanın en azılı teröristleri, daha sular durulmadan ve gerçekler henüz açığa çıkmadan kendi hain emelleri için geçen hafta gerçekleşen olaylardan hemen nemalanmanın yolunu arıyorlar. Bu nedenlerle biz Avrupalı siyasilere ve Müslümanlara yönelik net bazı mesajlar vermek istiyoruz.

Avrupalı politikacılara yönelik mesaj

1- Charlie Hebdo olayına verilen siyasi tepkinin düzeyi, Avrupa’nın sürekli Müslümanlar üzerinde yoğun baskı kurma arzusunu pekiştiriyor. Avrupa bu olaya politik elitin de teşvikiyle son zamanlarda benzeri görülmemiş bir şekilde tepki verdi. Memurların da katılımıyla son günlerin en büyük gösterileri yapıldı. Doğal olarak bu da geçen hafta gerçekleşen olaylar üzerine dökülen timsah gözyaşlarının kasten istismar edildiğini akla getiriyor.

2- Bu gösteriler, şuan Avrupa’da gerçekleşen İslamofobi gösterilerinden bağımsız analiz edilemez. Onların biçimleri belki farklı olabilir, ama her ikisi de Müslümanların sorun olarak görülmesi temel öyküsüne dayanıyor.

3- Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e yapılan saldırı ve hakaretlerin “özgürlük” ile hiçbir ilgisi yoktur. Özgürlüğe sığınmak, her zaman Batının bu sloganlar altında Müslümanları haklarından mahrum etmek için müracaat ettiği içi boş bir slogandır. Fransa’nın başörtüsünü yasakladığını, zalim ve cani askerlerini denizaşırı maceralara gönderdiğini, tüm dünyanın diktatörleri ile dostça ilişkiler kurduğunu unutmuş değiliz. Bunların hepsi liberal doktrine sığınarak haklı gösterilmedi mi? Bu saldırıların özgürlük ile hiç ilgisi yoktur. Aksine her şeyin neo-sömürgecilik ve özellikle Müslümanların yüzyıllarca Avrupa’nın sömürgecilik prangalarından kendilerini kurtarma arzuları ile ilgisi vardır.

4- Charlie Hebdo saldırıları, haklı olarak Avrupa’nın birçok aklı başında insanı tarafından eleştirilmektedir. Çok sayıda imanlı ve imansız insanlar, toplumsal uyum endişe ile kasten hakaretin ve insanların temel inançlarını provoke etmenin kabul edilemez olduğunu ifade ettiler. Bu tür eylemlerin, toplumsal uyum için istenmeyen tepkiler doğurabileceğine dair uyardı bulundular.

5- Avrupalı güçler, inançları kutsal kabul edilen insanların sadece kendileri olmadığını artık farkına varmalılar. Müslümanların da üzerinde pazarlık ve uzlaşmanın kabul edilemeyeceği kırmızı çizgileri var. Bu gerçeği görmezden gelmek, en iyi olasılıkla cehalet, en kötü olasılıkla da küstahlıktır.

Müslümanlara yönelik mesaj

1- İnsan yaşamının kutsallığı hakkında Müslümanların derse ihtiyacı yoktur. Özellikle de modern çağın en büyük teröristleri tarafından böyle bir derse hiç ihtiyaçları yoktur. Bazıları Charlie Hebdo’ya saldıranların kınanıp kınanması konusunda tereddüt ettiler. Ama aslında tereddüt, aşağılama, ırkçı ve Avrupalıların yaşamını insani gören, Avrupa dışındakilerin yaşamını gayri insani kabul eden narsistik dünya görüşüne karşı bilinçli ya da bilinçaltı direnme arzusundan kaynaklanmaktadır. Batının acınacak haldeki ahlaki çelişkilerine katlanamamak, kınamanın değil kutlamanın nedeni olmalıdır.

2- Son iki yüzyıl içinde Avrupalı güçler, vahşice Müslümanlar üzerinde hâkimiyet kurdular. Oysa uzun zaman önce neredeyse bu imkânsız görülüyordu. Müslümanları İslam’ın özünden uzak durmaya teşvik ederek ve gelecekte siyasi, kültürel, askeri ve ekonomik boyunduruğun temellerini atmak için İslam dünyasının her tarafına başarılı bir şekilde kendi kültürlerini enjekte ettiler. Bu büyüklükte bir egemenliğin gerçekten daha önce eşi benzeri görülmemişti. Bu hâkimiyet, zehirli nefret ve şiddet içeren ırkçılık tarafından tahrik edilen saldırganlar karşısında Müslümanları politik olarak aciz bırakıyor. Ama bu güçler hâlâ bundan memnun ve hoşnut değiller. Müslümanları kalıcı olarak aciz ve zayıf bırakan daha kapsamlı bir hâkimiyeti amaçlıyorlar. Bunun gerçekleşmesi için de İslam’ın temel konuları sonsuza dek Müslümanların kalplerinden sökülüp atılmalı, eski içi boş taklitler ve nefsi terbiyelerden başka bir şeyin kalmadığından emin olunmalıdır.

3- Bu çatışmanın en son cephesi de Müslümanların akideleridir. Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem için kurban olmaktır. Avrupalı ve Batılı güçler, İslam’dan ziyade olabildiğince kendi özgürlüklerini kabul etmemizi istiyorlar. Müslümanlara sadece iki seçenek sunuyorlar:  Ya hükümlerde temel ölçü olarak özgürlükleri kabul etmek ve böylece onların Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret hakkını kabul etmek ya da ister ülkelerinde isterse İslam dünyasında olsun Batının siyasi ve askeri makinelerinin gazabına maruz kalmak. 11 Eylül olayından sonra Amerika gibi Avrupa da son olaylar sonrasında laik gündemini Müslümanlara dayatmak için mangalda kül bırakmıyor. Bu kalıcı ve kökleşmiş motivasyon, Allah’ın şu ebedi sözlerinde açıkça görülüyor:

وَلَا يَزَالُونَ يُقَاتِلُونَكُمْ حَتَّىٰ يَرُدُّوكُمْ عَن دِينِكُمْ إِنِ اسْتَطَاعُوا “Onlar, güç yetirebilseler, sizi dininizden döndürünceye kadar sizinle savaşmaya devam ederler.” [Bakara 217]

4- Batının İslam değerlerine olan amansız saldırıları, modern sömürge döneminden önceki uzun soluklu çatışmanın bir parçasıdır. Geçmişe nazaran bugün onun tek farkı, inanç ve çıkarlarını savunmak için Müslümanların siyasi otoriteden yoksun olmalarıdır. Sadece Hilafetin kurulması ile tüm insanlığın gerçek çıkarları korunabilir. Hilafetin kurulması, Avrupa ve Batılı güçlerin suçlarına verilecek yegâne yanıttır. Hilafet hem Müslümanlara hem de Gayrimüslimlere zarar veren herkesi hesaba çekecektir.

H. 21 Rebiu’l Evvel 1436

 

Hizb-ut Tahrir

12.01.2015
 

Avustralya

 


...:-
  • “Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.” [Bakara 185]

  • Mübarek Ramazan Ayının Başlangıcı ve Bitişi, Sadece ve Sadece Hilalin Görülmesine Göre Belirlenir

  • Lübnan’ın Derinliklerine Düzenlenen Saldırılar! Siyasi Otorite ve Kurumları Görevleri Karşısında Nerede? Direniş Ekseninin Stratejik Sabrı Daha Tükenmedi mi?

  • Ey Müslümanlar! Sırada Ne Var? Gazze’de Yaşananlardan Sonra Daha Neyi Bekliyorsunuz? Artık Harekete Geçmenizin ve Rabbinizin Raşidi Hilafeti Kurma Farzına Yanıt Vermenizin Zamanı Gelmedi mi?

  • “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescidi Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescidi Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” [İsra 1]

  •