|
Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyuruyor:
والَّذِينَ آمَنُوا وَهَاجَرُوا وَجَاهَدُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ وَالَّذِينَ آوَوْا وَنَصَرُوا أُولَئِكَ هُمُ الْمُؤْمِنُونَ حَقًّا لَهُمْ مَغْفِرَةٌ وَرِزْقٌ كَرِيم “İman edip de Allah yolunda hicret ve cihat edenler, (muhacirleri) barındıran ve yardım edenler var ya, işte gerçek müminler onlardır. Onlar için mağfiret ve bol rızık vardır.” [Enfal 74]
Allah Subhânehu ve Teâlâ ve Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e destek makamı, yüce bir makamdır. Hakkı hak olarak bilip hakka ittiba eder, batılı batıl olarak bilip batıldan içtinap eder. Bu amaçla Omdurman İslam Üniversitesi’nden hareket eden kalabalık, kâfir Batı tarafından eşrefi mahlûkatın efendisine karşı tekrar tekrar yapılan hakaretler karşısında nusret talep etmek için silahlı kuvvetlerimiz içindeki güç ve kuvvet ehline doğru yürüdüler. Karikatürler aracılığıyla bu hakaretler, Şubat 2006 yılından itibaren başladı. Danimarka’dan Fransa ve diğer sömürgeci kâfir Batı ülkelerine sıçradı. Müslümanların bir yöneticisi çıkar da belki Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e yardım eder ve Allah’ı razı eden bir tavır sergiler diye uzun zaman bekledik. Ama kimse bu çağrıya kulak asmadı. Sanki bunlar, yaşayan ölüler gibi.
Ey silahlı kuvvetler içindeki yiğit kahramanlar!
Müslümanların hükümdarları Allah’tan, Rasûl’ünden ve müminlerden utanmıyorlar. Her daim Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i yalnız başına bırakmaları onların yapılarından ayrılmaz bir karakter haline gelmedi mi?
Bu yöneticiler, Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e hakaret konusunda kâfir Batının önüne geçmiş değiller mi? Bunlar, Allah’ın dinini ortadan kaldırdıkları, siyaset ve yönetimde İslam’ın hükümlerini uygulamadıkları gün, ümmeti en önemli gücünden, Allah ile birlikteliğinden yoksun bıraktılar. Bu bir hak mı yoksa hakaret mi?
أَلا سَاءَ مَا يَحْكُمُونَ “Bakın ki, verdikleri hüküm ne kadar kötüdür!” [Nahl 59]
Ey silahlı kuvvetler içindeki yiğit kahramanlar!
Müslümanlara ait bir İslam Hilafet Devletinin olduğu gün, İslam ümmetin diğer ümmetler arasında bir prestij ve gururu vardı. Raşit Halife, bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Onların onuru, gururu ve izzetidir. Halife, Hilafetin görkemli tarihinin bir anı ve ihtişamıdır. 1890 yılında Fransa’da Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şahsiyetine hakaret içerikli bir tiyatro sergilemenin hazırlıkları yapılıyordu. Bunun üzerine Osmanlı Halifesi Sultan Abdülhamid Fransa’ya bir mektup gönderdi. Mektupta tiyatronun Fransa’daki tüm tiyatrolarda yasaklanmasını talep ediyordu. Aksi halde savaş ilan edeceğini bildiriyordu! Müslümanların azameti ve İslam Hilafet Devletinden korkan Fransa tiyatroyu yasaklamak zorunda kaldı. Hatta Fransız büyükelçisi hükümete bir mektup gönderdi. Mektupta “Bu insanlar, bu tiyatro için savaşa girmeye hazırlar!” diyordu.
Müslümanların Halifesi Sultan Abdülhamid tarihin unutamayacağı şu ebedi söylemini haykırdığında, sergilediği şu görkemli duruşa bakın: “Avrupa, Peygamberimize hakaretten vazgeçmezse, ayakkabı gibi elbette biz de Avrupa’yı eskitip bir kenara atarız.” İşte Hilafet ve Raşidi bir Halifenin varlığı anında durum böyleydi
Ey silahlı kuvvetler içindeki yiğit kahramanlar!
Siz güç ve kuvvet sahibisiniz, onu Allah ve Rasûlü‘nün yardımına amade kılınız. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e yardım eden, bu sayede ilk İslam Devletini kuran ve bundan dolayı da nusret şerefine nail olan Ensar gibi olun. Omdurman İslam Üniversitesi’ndeki Hizb-ut Tahrir gençleri, sizin kahramanlığınıza, İslam’a ve İslam’ın Peygamberine olan düşkünlüğünüze güvenerek size hitap ediyor. Dağları sarsan ve nurdan mürekkepler tarafından kaleme alınan adam gibi adam tavır sergilemenin zamanı geldi. Haydi, şunları gerçekleştirerek hakkıyla yeryüzünün en hayırlı orduları olun:
1- Kendinizi tüm sömürgeci kâfirin ve sömürgeci kâfirin tüm ajanlarının boyunduruğundan kurtarın. Otoritenin yüce ümmete ait olduğunu ilan edin ve dolayısıyla onu ümmete teslim edin ki ümmet böylece Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in, Müslümanların ve bütün savunmasız insanların yardımcısı ve hamisi olan Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletinin kurulduğunu ilan etsin.
2- Fransız şer yuvasını “Fransız Büyükelçiliği” kapatın. Büyükelçiyi de bir daha ardında bakmayacak şekilde kovun. Fransa’ya bizlerin Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e yardım eden adam gibi adamlar olduğumuzu kanıtlayın. Bizden başka kim Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e yardım edebilir ki?
3- Fransa’nın yüzüne aslanlar gibi kükreyin. Müslümanları seferber edin ve askeri kuvvetle yeryüzünü sarsın. Ki kâfir Batı, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in kırmızı çizgi olduğunu, onun uğruna çekinmeden milyonlarca can ve ülkenin feda edileceğini, Müslümanların Halifesi komutanlığında silahlı kuvvetler içindeki Müslüman zencilerin Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e yardım etmek için şaha kalktıklarını bilsin.
Ey silahlı kuvvetler içindeki yiğit kahramanlar!
Hikmetli biri, büyük işleri halktan ister. Siz, bu büyük işe layık birisiniz. Şüphesiz Allah Subhânehu ve Teâlâ‘nın tarihin dönüm noktalarında ortaya çıkmış kahraman kimseler vardır ki gelin siz bunlardan olun. Hizb-ut Tahrir’e nusret vererek Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e destek çıkın. Hizb-ut Tahrir Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafet Devletini kurmak için gece gündüz durmadan çalışıyor. Sözün ve özün doğrusu budur. İcabet edecek misiniz?
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ
“Ey iman edenler! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder, ayaklarınızı savaşta sabit kılar.” [Muhammed 7]
|
