Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Sistemden mi Yoksa Allah’tan mı Koruma Bekliyorsunuz?

Geçtiğimiz yıl, dünyadaki Müslüman azınlıklar için zor bir yıl olmuştur. Avrupa ve Kuzey Amerika’da Müslümanlara karşı korku ve nefret atmosferi yükselişteyken, Hindistan ve Çin gibi ülkelerde düşmanlık had safhaya çıkmıştır. Kanada’da bile düşmanlığın arttığını, Ontario’da yaşayan Müslümanlara yönelik nefret suçlarında yüzde 207’lik artış olduğunu gördük. Dünyanın dört bir yanında politikacılar, siyasal iktidarlarını güçlendirmek için milliyetçi ve yabancı düşmanlığı söylemler kullanıyor. Böylesi zamanlarda seküler siyasal sürece katılım yoluyla Müslümanların çıkar ve refahını korumak gerektiğinin savunan bazı Müslümanlar olabiliyor.

ABD’de Kasım’da yapılan ilk ara seçimlerde, camiler, İslami kuruluşlar ve Müslüman topluluğun geniş desteğiyle iki Müslüman kadın ABD Temsilciler Meclisi’ne girdi. Kanada’da, birkaç Müslüman kuruluş Müslümanlara “demokratik sürece katılım” çağrısı yaptı. Görünüşe göre bu arzu, Kanada’daki Müslümanların “Kanadalılığını” vurgulamak amacına dayanıyor. Bu bağlamda pek çok cami otoparkına Kanada bayrağı asıldı ve Mississauga kentinde düzenlenen MuslimFest festivalinde, Ontario Premiere Doug Ford’a verilen Toplum Hizmeti Ödülü gibi yerel politikacılar memnun edilmeye çalışılıyor. Peki, bu çabaların sonucu ne oldu?

Kanada nüfusun yüzde 3’ünü oluşturan ve genellikle iki ya da üç şehirde yoğunlaşan Müslüman azınlığın seçimlerde etkisinin olacağını söylemek oldukça zor. Ancak burada siyasal katılımı tartışmıyoruz. Ümmetin çıkarlarını korumak ve siyasal meşguliyet, İslam inancından ve uygulamasından ayrı tutulabilecek terimler değildir. İslam, ümmetin çıkarlarını açıkça tanımlamış ve bu çıkarları korumak için kullanılması caiz olan araçları belirlemiştir. Buna göre seküler siyasetçilere yardımcı olmak ve yaslanmak dinin öğretileriyle uyumlu mudur?

Koruma yalnızca Allah’a mahsustur ve sadece O bizi koruyabilir. Bu, Müslümanlar olarak akidemizin bir parçasıdır. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

وَاعْلَمْ أَنَّ الأمة لَوْ اجْتَمَعَتْ عَلَى أَنْ يَنْفَعُوكَ بِشَيْءٍ لَمْ يَنْفَعُوكَ إِلاَّ بِشَيْءٍ قَدْ كَتَبَهُ اللَّهُ لَكَ وَلَوْ اجْتَمَعُوا عَلَى أَنْ يَضُرُّوكَ بِشَيْءٍ لَمْ يَضُرُّوكَ إِلاَّ بِشَيْءٍ قَدْ كَتَبَهُ اللَّهُ عَلَيْكَ  “Bil ki! Eğer bütün ümmet sana fayda vermek için toplansa, Allah’ın senin için yazdığından başka sana fayda veremez. Ve eğer bütün ümmet sana zarar vermek için toplansa, Allah’ın senin için yazdığından başka sana zarar veremez. Kalemler kaldırıldı ve sayfalar kurudu.” [Tirmizi]

Bu gerçeğin farkına varmak, yaşamlarında Müslümanların tek gerçek koruma yöntemine odaklanmalarını sağlar. Bu ise yaratıcı ile olan ilişkileridir. Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın bizi koruması durumunda, O’nu yenebilecek hiçbir güç yoktur, bize zarar vermek isterse hiçbir şey bizi O’ndan koruyamaz.

Bu, Müslüman olmanın bir gereği olarak kendimizi korumak için pratik yollara başvurmayacağımız anlamına gelmez. Müslümanlar, yaşamlarını, ailelerini, mallarını, zayıf ve mazlumları zulümden korumak zorunda. Ancak bunları Allah’ın yasal yollarıyla korumaya çalışmalıyız. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ’dan koruma bekliyorsak, haram yollarla korumasını aramak aptallık olur.

Bilinmelidir ki Müslümanların çıkarları, maddi zenginliklerimiz veya refahımızın korunması ile sınırlı değildir. Aksine herhangi bir toplumda Müslümanların birincil çıkarı, iyiliği emretmek, kötülüğü yasaklamak ve İslam’a davet etmek olmalıdır. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

كُنْتُمْ خَيْرَ أُمَّةٍ أُخْرِجَتْ لِلنَّاسِ تَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَتَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَتُؤْمِنُونَ بِاللَّهِ  “Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz.” [Ali İmran 110]
Allah Subhânehu ve Teâlâ nezdinde ümmetin en iyisi olmak, belirtilen özellikleri yerine getirmemize bağlıdır. Ömer Radiyallahu Anh şöyle dedi:

مَنْ سَرَّهُ أَنْ يَكُونَ مِنْ تِلْكَ الْأُمَّةِ، فَلْيُؤَدِّ شَرْطَ اللَّهِ فِيهَا  “Her kim bu ümmetten olmak istiyorsa, o zaman Allah’ın şartını yerini getirsin.” [İbn Kesir]

Laik politikacılara oy vermek, onlar için kampanya yapmak ve rızalarını aramak acaba İslam’ın koruma kavramı ile uyuşur mu? Onların korumasına başvurduğumuzda, Yaratıcıya isyandan emin olabilir miyiz? Bu tür eylemler, çıkarlarımızı etkin bir şekilde savunmamızı sağlar mı? Bu tür eylemlerle toplumda İslam’ın adaleti ve hidayetini taşıma amacını yerine getirebilir miyiz?
Müslüman olsunlar veya olmasınlar seküler sistemde siyasetçiler, politik kararlar alırken Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın indirdiklerine başvuramazlar. Bu yasaktır. Aksine insanın kapris ve arzularına göre anayasa, hukuk teorisi ve ekonomik kavramlar geliştirirler. Allah, Subhânehu ve Teâlâ Kuran’da bizi bundan şöyle sakındırıyor:

وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الظَّالِمُونَ  “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, zalimlerin ta kendileridir.” [Maide 45]

وَمَنْ لَمْ يَحْكُمْ بِمَا أَنْزَلَ اللَّهُ فَأُولَئِكَ هُمُ الْفَاسِقُونَ  “Allah’ın indirdiği ile hükmetmeyenler, fasıkların ta kendileridir.” [Maide 47]

Yanlışlarında bu siyasetçilere yardımcı olmak ve oy vererek ya da onlar adına kampanya yürüterek Allah’a isyan etmek, insan yapımı yasaların yapılmasında onların günahlarına ortak olduğumuz anlamına gelir. Böylesi bir koruma Allah’ın gazabına ve böylesi bir güvenlik, Allah huzurundaki tutumumuzu riske atmamıza değer mi hiç?

Aktif şekilde aleyhimize çalışanları desteklerken insanları nasıl İslam’ın adalet ve rahmetine davet edebiliriz? Bencilliği, eşcinsel ilişkileri ve transseksüelliği destekleyen politikacılarla birlikte hareket ederken, güçlü aile kurumu ve ahlaka dayalı İslam’ın içtimai sistemine nasıl çağırabiliriz? Kredi köleliği, şirket yönetimi ve tekelciliğe dayalı acımasız kapitalist sistemi destekleyen politikacılar için kampanya yürütürken, adil dağılım ve helal ekonomik işlemler merkezli İslam’ın ekonomik vizyonuna nasıl davet edebiliriz?

Eğer Müslümanlar adaletin sesi olmak istiyorlarsa, minberlerimiz laik politikacılara oy toplama platformu değil, İslam’ın toplum vizyonunu yansıtacak bir podyum olmalıdır. Camilerimiz, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hidayetini reddedenlerin değil, gençlerimizin iman atmosferi bulabilecekleri, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın hidayeti ve Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünnetini öğrenebilecekleri kutsal yerler olmalıdır. Oy kullanmayanlar ile kullara kulluktan merhametlilerin en merhametlisi olan Yaratıcıya kulluğa davet edenleri savunmalıyız.

Bu politikacılar, en bariz çıkarlarımızı bile koruyamazlar. Zira bunlar, askeri sanayinin ürettiği silahları ve köleleştirmeye dayalı finansal ekonomik sistemi dünyaya özellikle Müslüman topraklara doğrultmuş kapitalist sistemin çocuklarıdır. Geçtiğimiz haftalarda ABD Kongresi’ne seçilen ilk başörtülü kadın olan İlhan Omar’ın, (BDS) Hareketi karşıtı konuşmalar yaptığını gördük. Oysa bu hareket, Filistin Müslümanlarına karşı işledikleri suçlardan ötürü Siyonist işgalcileri boykot etmeye çağıran bir harekettir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

مَثَلُ ٱلَّذِينَ ٱتَّخَذُواْ مِن دُونِ ٱللَّهِ أَوْلِيَآءَ كَمَثَلِ ٱلْعَنكَبُوتِ ٱتَّخَذَتْ بَيْتاً وَإِنَّ أَوْهَنَ ٱلْبُيُوتِ لَبَيْتُ ٱلْعَنكَبُوتِ لَوْ كَانُواْ يَعْلَمُونَ  “Allah’tan başkalarını dost edinenlerin durumu, kendine bir ev edinen örümceğin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; hâlbuki yuvaların en çürüğü şüphesiz örümcek yuvasıdır. Keşke bilselerdi!” [Ankebut 41]

Allah Subhânehu ve Teâlâ’ya güvenmek, bir Müslümanın en önemli yükümlülüğüdür ve inancın bir gereğidir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurdu:

وَعَلَى اللَّهِ فَتَوَكَّلُوا إِنْ كُنْتُمْ مُؤْمِنِينَ  “Eğer müminler iseniz, yalnızca Allah’a tevekkül edin.” [Maide 23]

Yaratıcısına güvenen bir kalpte, laik siyasetin özelliği olan açgözlülüğe, ikiyüzlülüğe, oportünizme ve ahlaki korkaklığa yer yoktur. Aksine inanan kalpte, özverilik, samimiyet, sadelik ve sarsılmaz ahlaka yer vardır. Böylesi bir kalp, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in, Raşidi halifelerin, ümmetin mücahitlerinin karakteristik özelliğidir. Bunlar, insanların geneli kendisine karşı olsa bile doğru olanın yanında yer alırlar. Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem, karşı çıkıldığı halde Hudeybiye Antlaşmasını iptal etti mi? Ebu Bekir, iktidar sevdasıyla zekât vermeyenlere karşı tutumunda herhangi bir değişiklik yaptı mı? Seküler siyasetçilerin aksine hakkın yanında durdular, çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ onları ve bizi bundan sorumlu tutacaktır.

Bütün kararlarında sadece Allah’a başvuran bir topluluk -ilkelerden ödün verilmesi seslerinin yükseldiği korku zamanlarında bile - adaba, ahlaka, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ve sahabenin sünnetine sımsıkı sarılır. İşkence ve ölümle karşı karşıya kaldılar, ama cesaret ve kararlılıklarından zerre kadar ödün vermediler. Böylesi bir topluluk aynı zamanda zalimane sistemlerden hiçbir faydanın olmadığını gören, zalim ve mazlum için hidayet arayan bütün Kanada toplumu için bir doğruluk abidesi olacaktır.

Yalnızca Rablerine güvenen ve temel problemlerinin çözümünde insan yapımı çözüme dayanmayan bir ümmetin çağrısı, bütün dünyada duyulacaktır. İslami yaşam biçimi çağrısı, inananların kalkanı, tüm dünyada mazlumlar ve hak arayışı içindekiler için bir sığınak olacaktır. Umarız Allah böyle bir hayatın kuruluşunu hızlandırır.

وَلَنَبْلُوَنَّكُم بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوْفِ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الْأَمْوَالِ وَالْأَنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ * الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُوا إِنَّا لِلَّهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ * أُولَٰئِكَ عَلَيْهِمْ صَلَوَاتٌ مِّن رَّبِّهِمْ وَرَحْمَةٌ وَأُولَٰئِكَ هُمُ الْمُهْتَدُونَ  “Andolsun ki sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar; başlarına bir musibet gelince, “Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz” derler. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.” [Bakara 155-157]

H. 13 Rabiu’s Sânî 1440

 

Hizb-ut Tahrir

22.12.2018
 

Kanada

 


...:-
  • “Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.” [Bakara 185]

  • Mübarek Ramazan Ayının Başlangıcı ve Bitişi, Sadece ve Sadece Hilalin Görülmesine Göre Belirlenir

  • Lübnan’ın Derinliklerine Düzenlenen Saldırılar! Siyasi Otorite ve Kurumları Görevleri Karşısında Nerede? Direniş Ekseninin Stratejik Sabrı Daha Tükenmedi mi?

  • Ey Müslümanlar! Sırada Ne Var? Gazze’de Yaşananlardan Sonra Daha Neyi Bekliyorsunuz? Artık Harekete Geçmenizin ve Rabbinizin Raşidi Hilafeti Kurma Farzına Yanıt Vermenizin Zamanı Gelmedi mi?

  • “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescidi Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescidi Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” [İsra 1]

  •