Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

- Basın Açıklaması -

Gazze’ye Saldırı, İslâm Ümmeti’ne Saldırıdır

Gazze’nin Kanının İntikamı Ancak Yahudi Varlığını Kökünden Kazımak ile Alınır

Günlerdir gaspçı Yahudi varlığı, organize katliam ve rastgele bombardıman ile Gazze-i Hâşim’i çiğnemekte, hiçbir insânî değeri umursamadan erkeklerini, kadınlarını ve çocuklarını öldürmektedir. Öyle ki yabani hayvanlar dahi, bu mücrimlerin Filistin halkına ettiklerini yapmaktan hayâ eder. Katliam ve yıkım dün, 01.03.2008 Cumartesi günü öyle bir hadde vardı ki her bakımdan gerçek bir kıyım ve savaş halini aldı.

Muhakkak ki metamorfoz Yahudi varlığının tarihi, Gazze’de, Kânâ‘da, Diyr Yâsîn’de ve daha pek çok yerde işlediği kıyımlar ve katliamlar ile doludur. Her defasında da Müslüman topluluklar tarafından avazların çıktığı kadar öfke ve nefret ile karşılanmıştır. Müslümanların başındaki yöneticiler ise { الَّذِينَ هُمْ فِي غَمْرَةٍ سَاهُونَ } “Onlar koyu bir cehâlet içerisinde kalmış gâfillerdir.” [ez-Zâriyât 11] Bu katliamların tekrarlanmasının iki sebebi vardır: Birincisi; Müslümanların başındaki yöneticilerin, kendi nefislerine gösterdikleri hırs kadar, Yahudi varlığının bekâsına hırs göstermeleri ve bu varlığın himâyesi için var güçleri ile çalışmalarıdır. İkincisi de; Ümmet’in bu katliamları durdurabilecek kararlı ve keskin adımlar atmaması ve ajan yöneticilerin, medya organlarının ve devlet destekli âlimlerin, insanları bu katliamları durduracak hakîkî çözümden uzaklaştırarak Ümmet’in böylesi kararlı ve keskin adımlar atmamasına katkıda bulunmalarıdır. Günden güne meydana gelen olaylar ve yaşanan katliam üstüne katliamlar kanıtlamıştır ki tek bir çözümden başka hiçbir çözüm yoktur.

Gerçekten de ancak ve sadece tek bir çözüm vardır; Dikkat ediniz, bu şüphesiz Yahudi varlığını kökünden kazımaktır. Filistin meselesinin çözümünde bu hedefe götürmeyen her çaba boşadır. İnsanları bu istikâmetten başkasına yönlendiren her eğilim, maksatlı bir saptırmadır. Filistin meselesinin ve tekrarlanaduran bu katliamların tek çözümü mücrim failin işini bitirmektir, onunla müzâkere değil!

Bu bağlamda diyoruz ki:

1.  Onlar, Nebîlerin kâtilleri ve Ümmet’in en azılı düşmanları olan Yahudilerdir.  لَتَجِدَنَّ أَشَدَّ النَّاسِ عَدَاوَةً لِّلَّذِينَ آمَنُواْ الْيَهُودَ وَالَّذِينَ أَشْرَكُواْ “Muhakkak ki îman edenlere karşı düşmanlıkta insanların en şiddetlisi olarak, Yahudileri ve (Allah’a) şirk koşanları bulacaksın.” [el-Mâide 82]

2.  Gazze halkını kurtarmak, bilakis Hayfa ile Nablus, Tel Aviv ile Kudüs arasında hiçbir ayırım gözetmeksizin bütün Filistin’i kurtarmak, en yakınından en uzağına kadar tüm İslâm Ümmeti üzerine farzdır.  وَإِنِ اسْتَنْصَرُوكُمْ فِي الدِّينِ فَعَلَيْكُمُ النَّصْرُ “Eğer onlar dîn hususunda sizden yardım isterlerse, onlara yardım etmek üzerine borçtur.” [el-Enfâl 72]

3.  Artık hâlihazırdaki zâlim yöneticilerin kendi öz arzu ve irâdeleri ile Filistin halkına yardım etmelerine dâir hiçbir ümit yoktur. Dolayısıyla ümmet onları, Yahudi varlığını ortadan kaldırmak üzere orduları harekete geçirmeye zorlamalıdır. Eğer icâbet etmezlerse -şu an olduğu gibi- ordular, Filistin’in kurtuluşu yolunda önlerinde aşılmaz engeller gibi duran bu yöneticileri izâle etmelidir.

4.  İslâmî Ümmet nice muazzam varlıklara sahiptir: yüce bir Akîdeye, başkalarının hayatı sevdiği kadar şehâdete seven nice erlere, yığın yığın silahlara ve uçsuz bucaksız servetlere… Bütün bunlar, Yahudi varlığı gibi yüzlerce varlığa karşı Müslümanların ezici zaferini gerçekleştirmek için elbette yeterlidir.

5.  Çift başlı Filistin Otoritesi, Müslümanların başındaki yöneticileri, Filistin’i kurtarma sorumluluğundan muaf tutmuştur. Dahası orduları Filistin’de doğru harekete geçirmek ve o doğrultuda cepheler açmak, onlar için hiç mevzu bahis değildir. Daha da ötesi, mücrim yöneticilere bahaneler üretip onlardan siyâsî destek talep ile yetindiriyorlar. Böylece onlar, Filistin halkını yüzüstü bırakmada ve düşmanlarına teslim etmede yöneticiler ile birlikte gizli bir ittifak kuruyorlar. Oysa gerçekte talep ettikleri siyâsi destek, Müslümanların diyârının ortasındaki Yahudi varlığını sağlamlaştırmayı hedefleyen siyâsî çözümden öte bir şey değildir. Korkarız ki -hatta daha vahimi- bu akıtılan nezîh kanların daha fazla müzakereler ve tavizler uğruna istismar edilir. Zaten Filistin Otoritesi, doğduğu günden beri bunu huy edinmiştir.

6.  İslâmî âlemdeki ve özellikle Filistin’in çevresindeki yöneticilere diyoruz ki sizlere lanet okuyan Gazze’de akıtılan her kan damlası ve verilen her şehit, çetin bir hesap ile hem Kıyâmet Günü, hem de Ümmet’in işini eline aldığı gün bu dünya hayatında, hakkında hesâba çekileceğiniz kara sayfanıza eklenecek başka bir günahtır.

7.  İki parçalı Filistin Otoritesine diyoruz ki Otorite, kâfirlerin icâdıdır ve varlık gayesinin en büyük hedefi, “İsrail’in” varlığını yok etmeye yönelik bakışı başka bir yöne kaydırmaktır ve İslâm şiarını dillendirse bile, işgâlin gölgesinde yönetimi kabul eden herkes, insanları saptırır ve meseleleri bulandırır. Çünkü işgâl altındaki otorite bütünüyle şerdir. İşgâl gölgesindeki her tür otorite, insanların Yahudi varlığına bir düşman olarak bakışlarını, müzakereyi kabul eden bir taraf ve onunla uzlaşmaya ulaşmak olarak bakmalarına yönelten bir unsurdur. Bu ise, Allah, Rasulü ve mü‘minler katında bir cürümdür. Dolayısıyla Filistin Otoritesi, İslâm’a, Müslümanlara ve beldelerine yönelik bir zarardır, çünkü dost edindiği ve müzakere yaptığı işgâlin gölgesinde durmaktadır.

Yine Filistin Otoritesi’ne diyoruz ki Filistin meselesine yönelik ilk deneyim pratiklerini bırakmalı, Yahudiler ile imzaladığı tüm hıyânet anlaşmalarını reddetmeli, meseleyi aslına döndürmeli ve gerçek sahibi olan tüm İslâmî Ümmet’e teslim ettiğini ilan etmeli, Filistin Kurtuluş Örgütü‘nü, Filistin halının tek meşru temsilcisi yaptıkları zaman Rabat’ta hain Arapların giydirdiği üzerindeki sahte ve yalan elbiseyi çıkartmalıdır. İşte Filistin’i yok pahasına sattıkları o günden beri hain yöneticiler, Filistin meselesinden ellerini çektiler, FKÖ ve ardından Filistin Otoritesi, Filistin meselesini bir çukurdan ötekine savurup düşürdükçe düşürdüler.

8.  Gazze halkına diyoruz ki sebât üstüne sebât ediniz, Ey Gazze halkı! Ey ecirlerini Allah’tan umarak sabreden sizler, muhakkak ki Allah Subhânehu şöyle buyurmuştur:  إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ أَجْرَهُم بِغَيْرِ حِسَابٍ “Yalnızca sabredenlere ecirleri hesapsız olarak ödenecektir.” [ez-Zumer 10]  Allah şehitlerinize rahmet eylesin, sıkıntılarınızı gidersin ve çabalarınızı kabul buyursun. Biliniz ki Hilâfet’in muzaffer ordusunun tekbir seslerini, pek yakında Allahu Te’alâ‘nın vaadini ve Rasûl-il Kerîm [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in müjdesini gerçekleştirmek üzere işiteceksiniz, bi-İznillah.

9.  İslâmî Ümmet içerisindeki yetki ve kuvvet sahiplerine diyoruz ki Gazze’ye saldırı, hem kardeşlerinizin kanlarına, hem mukaddesâtınıza, hem de Ümmetinizin kerâmetine yönelik bir saldırıdır Ey mü‘min ordular! Daha bunun intikamını almıyor ve harekete geçmiyorsanız, artık sizleri harekete geçirecek şey nedir? Kadınların çığlıkları, çocukların hıçkırık dolu gözyaşları, sevdiklerini yitirenlerin ağıtları ve şehitlerin kanları sizleri harekete geçirmeli değil mi? Muttakiler için hazırlanmış genişliği gökler ve yer kadar olan Rabbinizin vaadini hiç mi arzulamazsınız?

10.      Son olarak İslâmî Ümmet’e de diyoruz ki Hilâfet’i kurmak ve Müslümanların Halîfesi’ne bey’at etmek; her beldesinde Ümmet’e izzetini ve üstünlüğünü kazandıracak, mukaddesâtını koruyacak, düşmanlarını zelîl kılacak ve şehitlerinin kanının intikamını alacak yegâne çözümdür. SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur:  الإمام جنة يقاتل من ورائه ويُتقى به  “İmâm [Halîfe] bir kalkandır, onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.” O halde bu uğurda çalışınız ki işte o zaman Allah, sizlere vaat ettiğini yerine getirecektir:  يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ “Allah, sizin ellerinizle onları cezalandırsın, onları rezil etsin, sizi onlara karşı muzaffer kılsın ve mü‘min toplumun gönüllerine şifâ versin. [et-Tevbe 14]

H. 24 Safer-ul Hayr 1429

 

Hizb-ut Tahrir

02.03.2008
 

Filistin

 


...:-
  • Ramazan Bitti, Bayram Geldi, İslam Ümmeti Hala Sıkıntılarla Boğuşuyor, Trajediler Her Taraftan Sarmış Durumda!

  • “Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.” [Bakara 185]

  • Mübarek Ramazan Ayının Başlangıcı ve Bitişi, Sadece ve Sadece Hilalin Görülmesine Göre Belirlenir

  • Lübnan’ın Derinliklerine Düzenlenen Saldırılar! Siyasi Otorite ve Kurumları Görevleri Karşısında Nerede? Direniş Ekseninin Stratejik Sabrı Daha Tükenmedi mi?

  • Ey Müslümanlar! Sırada Ne Var? Gazze’de Yaşananlardan Sonra Daha Neyi Bekliyorsunuz? Artık Harekete Geçmenizin ve Rabbinizin Raşidi Hilafeti Kurma Farzına Yanıt Vermenizin Zamanı Gelmedi mi?

  •