|
Hizb-ut Tahrir’in; Cenîn, Nablus, Râmallah, Beyt Lahim, el-Halîl ve Gazze olmak üzere Batı Şeria ve Gazze’nin farklı bölgelerinde yürüyüşler başlatmasını müteâkip Ümmet’in Annapolis Konferansı‘nı reddettiğini dile getirmek üzere düzenlediği barışçıl yürüyüşlerin seyrini engellemek amacıyla Filistin güvenlik birimleri muhtelif bölgelerde gözdağı vermek ve yükselen sesleri susturmak için Hizb’in şebâbına yönelik organizeli despotik bir kampanya başlattı. Oysa Hizb bu yürüyüşlerinin; bu meseleye ilişkin şer’î hükmü haykırmaya, ne zillete râzı olan, ne Kâfirlere boyun eğen, ne el-İsrâ ve’l Mi’râc toprağı üzerinde pazarlığı, ne de Amerikan-Yahudi köle pazarında satılmasını kabullenen Ümmet’in arzusuna tercüman olmaya ve Annapolis’te toplanan Müslümanların başındaki yöneticilerin, ne Müslümanlardan herhangi birini, ne Filistin halkını, ne de bir başkasını temsil ettiğini açıklamaya yönelik barışçıl yürüyüşler olduğunu teyit etmişti.
Yine de güvenlik birimleri, farklı bölgelerde Hizb-ut Tahrir’in şebâbından yaklaşık beş yüz (500) kişiyi gözaltına aldı, tutukladı, hapse attı, hakaret etti, bazı evleri bastı, sakinlerine karşı gözdağı ve yıldırma yöntemleri uyguladı, yürüyüşlere dâvet maksatlı broşür ve pankart araç-gereçlerine el koydu. Kezâ Filistin Otoritesi, yürüyüşlere katılmaktan kaçınmaları için insanlar arasına korku ve endişe salmak amacıyla güvenlik birimlerini seferber etmekle de yetinmedi, insanları yürüyüş alanlarına taşımaları halinde keyfî ve despot yaptırımlara maruz kalacaklarını bildirerek seyâhat acentelerini tehdit etti. Bu barışçıl yürüyüşlere katılma kuşkusu bulunanların gidişini engellemek üzere şehir ve kasaba girişlerine ve kavşaklara barikatlar kurdu.
Bu beyânın hazırlandığı şu ana kadar, Hizb’in şebâbından 30’unun tutukluluk halleri devam etmektedir. Yine de Hizb-ut Tahrir / Filistin, daha önce duyurduğu üzere 27.11.2007 Salı günü ikindiden sonra mezkûr bölgelerde cesâretle ilerlemeye ve bu yürüyüşleri sürdürmeye karar kılmıştır. Bu da Şâri’in Müslümanlardan, özellikle [تَكَادُ السَّمَاوَاتُ يَتَفَطَّرْنَ مِنْهُ وَتَنشَقُّ الأَرْضُ وَتَخِرُّ الْجِبَالُ هَدًّا] “Bundan dolayı neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar düşüp yıkılacaktır!” [Meryem 19] kavlindeki gibi azîm bir münkerin reddedilmesi talebine icâbet içindir.
Doğrusu Otorite’nin tüm bu çabaları ve girişimleri Hizb-ut Tahrir’i, ne hak sözü söylemekten, ne Filistin hakkında haddin aşılmasına karşı koymaktan, ne Annapolis’e katılan tüm Arap ve Müslüman yöneticilerden berî olmaktan, ne Filistin’i kurtarmak, yöneticileri alaşağı etmek ve yegâne İslâmî Devlet’i, Hilâfet Devleti’ni îlân etmek üzere harekete geçirmek amacıyla İslâmî Âlem’deki ordulara seslenmekten alıkoyacaktır. Kezâ Hizb, Ümmet içerisinde ve onunla birlikte, hem bu dünyanın izzeti hem de Âhiretin nîmetine doğru ilerleyecek, Kâfirler ve âvâneleri istemeseler de Nübüvvet Minhâcı üzere Râşidî Hilâfet’i Allah’ın izni ile mutlaka kuracaktır.
وَاللّهُ غَالِبٌ عَلَى أَمْرِهِ وَلَـكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لاَ يَعْلَمُونَ “Şüphesiz ki Allah, emrine ğâlibdir, muktedirdir. Velâkin insanların çoğu bunu bilmezler!” [Yûsuf 21]
|
