Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Enflasyon; Nedenleri ve Çözümü

Doların değeri düştükçe Kuveyt, şu dört yönden milyarlarca dolar zarara uğramaktadır: Dolara endeksli olduğu için petrolün değerinden dolayı uğradığı zarar; Kuveyt Dinarı diğer dövizler ile tahvil edildiğinde uğradığı ikinci zarar; dolara endeksli dış yatırımlarının değerinden dolayı uğradığı üçüncü zarar; Kuveyt Merkez Bankası‘ndaki nakdî rezervlerinin değerinden dolayı uğradığı dördüncü zarar! Dolayısıyla, örneğin doların %20 değer kaybetmesi, petrolün varil fiyatının aynı oranda değer kaybetmesi demektir. Yine doların değer kaybetmesi, Euro, Yen, İngiliz Sterlini gibi diğer döviz kurlarının değerinin Kuveyt Dinarı karşısında artması demektir. Kaldı ki Kuveyt ithâlâtının yaklaşık %80’ini, bu döviz kurlarının bölgelerinden yapılan ithâlât oluşturmaktadır. Yatırımlarından kaynaklanan zarara gelince; 09.09.2007 tarihli el-Kubs Gazetesi’nde Wall Street Journal Gazetesi’nden alıntılanarak yayınlanan bir Shell raporunda, Kuveyt’in dış yatırımlarının şu anda 213 milyar dolara ulaştığı, ancak bunun alım gücünün, dış yatırımlarının yaklaşık 100 milyar dolar olduğu 1990’daki alım gücüne nazaran oldukça azaldığı bildirildi. Kuveyt’in nakdî rezervlerinden kaynaklanan zarara gelince; bunun sebebi, dînarın karşılığı olan döviz sepetindeki en büyük payı, doların oluşturması ve dolayısıyla doların düşmesinden dolayı, diğer döviz kurları ne kadar artarsa artsın, hazînenin uğradığı zararın bir türlü kapatılamamasıdır. Bu bileşik zararın ardında, dinarın alım gücünün zaafa uğraması ve dolayısıyla fiyatların artması vardır. İşte bu, Kapitalist Sistem’de “enflasyon” diye bilinir. Oysa buna karşılık Amerika, doların düşmesiyle üç kez kâr etmektedir. Ucuz bedelli olduğu için ihrâcatının artırmasından kazandığı kâr; küresel şirketlerinin, kazançlarını diğer yüksek fiyatlı dövizlerden dolara dönüştürürken kazandıkları ikinci kâr; ekonomisini canlandırarak ve durağanlıktan koruyarak kazandığı üçüncü kâr!

Doların düşmesinden doları; Kuveyt’in ve diğer Müslüman beldelerin yüklendiği bu zararlar ve Amerika’nın elde ettiği bu kârlar, yalnızca vâkıanın sonuçlarıdır. Bu zararın sebebi ise bir yandan altın sisteminin kaldırılıp zorunlu kağıt para sistemi ile değiştirilmiş olması, öte yandan petrolün dolara endekslenmiş olmasıdır. Şöyle ki; altın sisteminde bir devletin, belirli miktarda altına endekslenmiş ve herhangi bir vakitte altına konvertibl bir para birimi olur, böylece örfleşmiş altın birimine bağımlı olduğundan kur fiyatı sâbit olur. Meselâ; İslâm’daki Dinar kuru (4,25 g.) altın ile sınırlandırılırken, İngiliz Sterlini (2 g.) saf altına, Fransız Frank’ı da (1 g.) altına denk kabul edilmişti. Bunun için döviz kurları, ekonomik değişimlerden ve krizlerden etkilenmezdi. Zorunlu kağıt para sistemi ise, kânun sayesinde herhangi bir maddeyi, değerini devletin kânunundan alan mâli mübâdele aracı haline getirir, dolayısıyla değeri de devletin ekonomisine ve izlediği politikalara göre azalıp artar. Bu nedenle mâlî evraklar sürekli ve sayısız sebeple inişli-çıkışlı bir seyir izler.

Altın sistemi, 1944 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde düzenlenen Bretton Woods Konferansı‘nda kaldırıldı. Amerika diğer devletlere, yalnızca doların altına konvertibl olmasını şart koştu ve bu, altın kambiyo sistemi olarak adlandırıldı. Binâenaleyh devletler, para birimlerini dolar ile ve az bir miktar altın ile karşılamaya başladılar. Lâkin Amerika, yaşanan her ekonomik yada finansal krizden, diğer devletlerin paraları karşısındaki sorumluluğun kendi payına düşenini kabullenmeyip önce Amerikan piyasası içerisinde altının mevcut dolar ile konvertibilitesinden vazgeçti, sonra da şahıslar ve şirketler yani dışarıdaki özel sermayeler için, altının dolar ile konvertibilitesinden vazgeçti. 1971’de ise altının dolar ile konvertibilitesini nihâî olarak kaldırdı, yani altın kambiyo sistemini kaldırdı ve zorunlu nakdî evrakları kullanılır hale getirdi. O zaman irili-ufaklı devletler para birimlerinin karşılığı olarak doları kullanıyordu. Ekonomik, siyâsî ve askerî olarak devleşmiş Amerika altın kambiyo sistemini kaldırınca, ya para birimlerinin veya ekonomilerinin çökeceği korkusuyla yada Amerikan tasallutu korkusuyla, diğer devletler dolardan vazgeçmeye güç yetiremediler; böylelikle bazı devletler dolara yapışmaya ve mâlî krizlere katlanmaya devam ettiler, diğer bazı devletler de servetlerinin milyarlarca dolar değer kaybetmesi pahasına Amerikan hegemonyasına boyun büktüler. Dünya para birimlerinin, bu cümleden dinarın, dolara nasıl bağımlı hale geldiği işte burada karşımıza çıkmaktadır.

Altın sisteminin kaldırılması, yerine zorunlu nakit sisteminin benimsenmesi ve nakdin sömürgecilik araçlarından biri haline getirilmesi nedeniyle Amerika, çıkarlarına göre dünya para birimlerini manipüle etti, nakit emisyonu arttı ve bu da korkunç bir enflasyon ve alım gücü düşüşü ile sonuçlandı.

Paranın değerini korumamız ve enflasyon sorununu çözmemiz için şu üç husus kaçınılmazdır:

Birincisi: Allah [Subhânehu ve Te’alâ]‘nın emrettiği Altın Sistemi derhâl geri getirilmelidir. Ebu Dâvud ve en-Nesâî, Tâvûs’tan o da ibn-u Umer’den Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in şöyle buyurduğunu rivâyet ettiler:  «الْوَزْنُ وَزْنُ أَهْلِ مَكَّةَ وَالْمِكْيَالُ مِكْيَالُ أَهْلِ الْمَدِينَةِ »  “Vezn (tartı) Mekke ehlinin veznidir ve mikyâl (ölçek) el-Medîne ehlinin mikyâlidir.” Nitekim Mekke’deki Kureyş, altın dînarlar ve gümüş dirhemler ile işlem yapıyordu, ama nicelik (mikyâl) olarak değil nitelik (vezn) olarak. Benzer şekilde mâliyeye müteallik şer’î hükümler, yalnızca altına ve gümüşe endekslenmiştir, başkasına değil. Malların zekât nisâbı, diyet miktarı, hırsızın elinin kesilmesini gerektiren miktar gibi. Yine mal biriktirmenin (kenz) haramlığına ilişkin delîller de altın ve gümüş ile ilişkilendirilmiştir. Bilindiği gibi Şeriat, dinarın ağırlığını (4,25 g.) saf altın olarak ve dirhemin ağırlığını da (2,975 g.) saf gümüş olarak sınırlandırmıştır. Altın sisteminin pek çok faydaları vardır. Bunlardan biri, mâlî fiyat istikrârını korumasıdır. Zîra bu sistem, tam anlamıyla enflasyon diye bir şey tanımaz. Nitekim emtia fiyatları, altının değer artışı ile artar ve kezâ değer düşüşü ile düşer. Meselâ, bir gram altına denk bir mal, altının değeri ne olursa olsun, bir gram altına denk kalmaya devam eder, dolayısıyla para biriminin alım gücü düşmez, binâenaleyh altın sisteminde enflasyon oluşmaz. Altın sisteminin faydalarından biri de, devletlerarası kur fiyatlarını sabit tutması, böylece devletlerarası ticâreti geliştirmesidir. Kezâ altın sistemi, para biriminin değerini de koruma altına alır. Zîra para birimini, devlette mevcut altın miktarı ile sınırlı tutar. Dolayısıyla herhangi bir devlet, tam altın karşılığı olmaksızın para basıp piyasadaki emisyon hacmini artıramaz. İşte bu altın sistemi sayesinde, sağlam para (konvertibl para) sorunu çözülmüş olur. Zîra devletlerarası para birimi artık altın olur.

İkincisi: Petrol, petrol türevleri ve doğalgaz altına endekslenmelidir. Meselâ, petrolün varil fiyatı 10 g. saf altına endekslenmelidir ki hazînemiz kağıt yerine altın ile dolmuş olsun.

Üçüncüsü: Dışarıdaki mevduatlarımız ve yatırımlarımız derhâl geri çekilip ülkeye ve bölgeye getirilmeli ve petrokimya endüstrileri, rafinerilerin kurulması ve petrole ilişkin diğer tesisler gibi pek çok petrol endüstrisi dallarına aktarılmalıdır. Böylelikle hem stratejik endüstri temelini atmış oluruz, hem reel kaynakları sahiplenmiş oluruz, hem de değişken değerli kağıtlardan ve güvencesiz banka fonlarından yatırımlarımızı korumuş oluruz.

Ey Müslümanlar! Enflasyon krizi, Kapitalist ekonomik sistemin doğası gereğidir. Zîra bu, insanın sorunlarını çözmekten âciz beşer mahsulü bir sistemdir. Kapitalist devletlerin dünya halkları üzerindeki hegemonyası, kaynaklarına yönelik yağması ve servetlerine yönelik talanı olmasaydı, kendi krizleri bu Kapitalist sistemi mutlaka silip süpürürdü, geçmişte Sosyalizmin çöküşü gibi, o da çökerdi.  Bizler de işte o sömürülen halklardan bir parçayız, kaynaklarımız yağma, servetlerimiz talan altında! Yoksa hangi şer’î, aklî yahut mantıkî ölçü ile, Amerikan ekonomisinin aktivasyonu uğruna milyarlarca dolar zararı üstlenmeyi kabul ederdik, ne diye Amerikan ticâret dengesini denkleştirmek için bu enflasyon yükünü yüklenirdik ve Müslümanlar böylesine fakirlik, geri kalmışlık ve bağımlılık altında yaşıyorlarken, nasıl olur da Müslümanların trilyonlarca dolarlık servetini Amerika-Avrupa ekonomilerinde tedâvül eder halde bırakırdık?!

Muhakkak ki bizler, bu yöneticilerin böylesi çözümleri uygulamaya cüret edemeyeceklerinin farkındayız. Zîra onlar bağımlılık müptelâsıdırlar ve Kâfirlerin dayattıkları politikalara mahkumdurlar. Yine farkındayız ki dosdoğru, uygulanabilir ve kolaylaştırılmış bu şer’î çözümler, Ümmet’e karşı ihlaslı bir devletin benimseyebileceği çözümlerdir. Hiç kuşkusuz o devlet;  Ümmet’in Akîdesi üzerine kurulan, Ümmet’in ideolojisini benimseyen, Allah’ın hükümlerini Ümmet üzerine tatbik eden, böylece Müslümanları Kâfirlere bağımlılıktan, âciz Kapitalist sistem ve onun fâsit finans politikaları ile bağlarından kurtarmak üzere bu çözümleri uygulama mevkiine getiren Râşidî Hilâfet Devleti’dir. İşte sizleri, bu Râşidî Hilâfet Devleti’ni kurmak için Hizb-ut Tahrir ile birlikte çalışmaya dâvet ediyoruz, Ey Müslümanlar! Allahu Te’alâ şöyle buyurmuştur:

إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ  “Aralarında hüküm vermesi için Allah’a ve Rasulü‘ne dâvet edildiklerinde mü‘minlerin sözü ancak; “İşittik ve İtâat ettik” demeleridir. İşte, onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” [en-Nûr 51]

H. 11 Zilka’de 1428

 

Hizb-ut Tahrir

21.11.2007
 

Kuveyt Vilâyeti

 


...:-
  • “Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.” [Bakara 185]

  • Mübarek Ramazan Ayının Başlangıcı ve Bitişi, Sadece ve Sadece Hilalin Görülmesine Göre Belirlenir

  • Lübnan’ın Derinliklerine Düzenlenen Saldırılar! Siyasi Otorite ve Kurumları Görevleri Karşısında Nerede? Direniş Ekseninin Stratejik Sabrı Daha Tükenmedi mi?

  • Ey Müslümanlar! Sırada Ne Var? Gazze’de Yaşananlardan Sonra Daha Neyi Bekliyorsunuz? Artık Harekete Geçmenizin ve Rabbinizin Raşidi Hilafeti Kurma Farzına Yanıt Vermenizin Zamanı Gelmedi mi?

  • “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu bir gece Mescidi Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescidi Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz O, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” [İsra 1]

  •