Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Obama’nın Amerikan Dışişleri Bakanlığında Yaptığı Konuşmasındaki Mugalâtaları, Amerikan Politikasının Sahteliği Üzerindeki Perdeyi Kaldırdı

Obama, geçen gece Amerikan Dışişleri Bakanlığında Ortadoğu halklarına hitaben bir konuşma yaptı. Konuşması birçok mugalata ile doluydu. Bunlardan biri Amerika’nın, halklarına zulmeden zalim ve diktatör yöneticilerine karşı ayaklanmalarında bölgedeki halkları desteklemesiydi. Keza özellikle Mısır olmak üzere bu devletlerin bazı borçlarını silerek, İMF ve Dünya Banksı yoluyla kredi imkanı sağlayarak bu ayaklanmaların ortaya çıkardığı yeni hükümetleri destekleyecek olmasıydı... Konuşmasının sonunda ise Amerika’nın, biri güvenliğini Amerika’nın sağlayacağı Yahudilere ait emin ve güvenli bir devlet ve diğeri Filistin halkına ait silahtan arındırılmış topal bir devlet olmak üzere Filistin’de iki devletli çözümü destekleyeceğini açıkladı! Obama, Filistin’in denizinden nehrine kadar İslamî bir arz olduğunu ve İslam düşmanlarına rağmen Allah’ın izniyle aslına geri döneceğini unuttu yada unutmuş gibi yaptı...

Obama’nın konuşmasını tedebbür eden bir kimse, hakikatleri baştan aşağı çarptırdığını görür. Zira iki gözü olan herkes, İslam beldelerindeki zalim tagut yöneticilerin Batının özellikle de Amerika’nın beslemesi olduğunu görür ve bilir. Mesela Amerika ile Mübarek arasındaki güçlü bağı kim inkar edebilir? Hatta Mübarek’in Amerikalılardan daha çok Amerikancı olduğu söylenir. Tahrir Meydanı‘ndaki ayaklanma sırasındaki açıklamalarında Amerika’nın kıvırmalarını görmeyen biri kaldı mı? Zira Mübarek’in tutumlarını desteklemiş, ona ne yapacağını fısıldamış ve Tahrir Meydanı‘nda gidip gelmişti. Amerika, Mübarek’in insanlara zulmettiğini, yüzlerce insanı öldürdüğünü, binlerce insanı yaraladığını, atlar ve develerle meydandaki çadırları bastığını görmesine rağmen Mübarek’in daha fazla insan öldürmekten aciz kaldığına ve ayaklanan insanların baltacılardan korkmadan elleriyle neredeyse ümüğünü sıkacağına kani oluncaya kadar sesini soluğunu çıkarmadı! İşte o zaman Amerika, söylemini değiştirdi, Mübarek’i kaldırıp attı ve çıkarlarına hizmet etmek üzere onun yerini dolduracak eski-yeni bekçilerinden birini aramaya başladı...

Amerika, bugün Suriye’de aynı yöntemi tekrar ediyor. Zira Suriye rejimine yönelik söylemlerin yumuşaklığı, Amerikan hatta dünya liderleri nezdinde bile görünür bir durumdur. Tamı tamına iki ay boyunca yaşanan katliamlara, kıyımlara, yaralamalara, insanların kırıp geçirilmesine, evlerin ve mescitlerin yıkılmasına rağmen Amerika, Suriye rejimini görmezden geliyor. Ne zaman ki oluk oluk akan kanlara rağmen insanların rejimi devirme kararlılıkları arttı Amerika, utangaç bir şekilde çıkarak şöyle dedi: “Beşar Esad, ya siyasî değişime öncülük eder yada gider!” Yani Amerika, insanların rejimin zulmüne ve katliamlarına karşı ayaklanmalarını, zulüm ve katliamları yapana emanet etmek istiyor demektir. Mübarek’e yaptığını Beşar Esad’a da yapacaktır. Zira Amerika, insanları katletmesi ve onlara zulmetmesi için Beşer’a mühlet veriyor. Daha fazla insanı öldürmekten aciz kaldığını ve ayaklanan insanlar tarafından devrilmenin eşiğine geldiğinde Amerika ortaya çıkarak ayaklanan insanları pohpohlayan açıklamalar yapacak ve Şam tagutunu desteklemeyi bırakacaktır!

Küfrün ve sömürgeciliğin başı Amerika’nın imajını, Obama’nın mugalâtaları düzeltemez. Zira kokmuşa tuz kar etmez. Amerika, başkalarının kafatasları pahasına olsa bile kendi çıkarlarından başka bir şeyi tanımaz. Hatta Amerika, halkları sömürmede ortağı “Avrupa Birliği” ile bile Müslümanların beldelerini sömürgeleştirmek için çatışır. Aynen Libya, Yemen, Bahreyn ve diğer beldelerimizdeki kritik bölgelerde olduğu gibi. Bu devletler, İslam ve Müslümanlara kin beslemekte olup Obama’nın dillendirdiği değerleri, Batının özellikle de Amerika’nın bize karşı Irak, Afganistan ve Guantanamo’da ifraz ettiği kindir… Amerikan uçaklarının, Pakistan’daki Müslümanları sürekli bombalamasıdır… Şehit olan silahsız bir kimseye savaş meydanı yerine evinde ödlekçe yapılan suikasttır… Servet zengini beldelerimizin geneli yüksek borç ve artan faizlerle inim inim inleyecek derecede Dünya Bankası ve IMF’nin krediler, verimli olmayan hizmet projeleri, faizlerin şişirilmesi, ihracat ve ithalatıyla ekonomi üzerindeki hegemonya politikası yoluyla beldelerimizdeki ekonomik tahakkümdür… Gece gündüz Filistin’deki halkımıza karşı süregelen vahşi cürümlerine rağmen Filistin’i gaspeden Yahudi varlığının sürekli desteklenmesidir. Amerika’nın değerleri işte bunlardır. Hatta bunlar, Amerika’nın en bariz değerleridir!

Ey Müslümanlar! Obama’nın konuşması eski konuşmalarına göre yeni bir konuşma değildir. Zira Obama’nın konuşması, bundan önceki konuşmalarında özellikle de iki sene önce Kahire’de yaptığı konuşmasında söylediği şeyleri söylediği yeni eski bir konuşmadır. Konuşmasında yenimsi olan şey, Yahudi devletinin desteklenmesi ve güvenliğinin korunması konusuna daha çok yoğunlaşması ve ses tonunu yükseltmesidir. Hatta Yahudilere olan düşkünlüğü sebebiyle bazı durumlarda daha da ileri gitti! Zira Kudüs ve mülteciler meselesini, duygusal da olsa herhangi bir şekilde gündemine bile almadı, yerleşim birimlerini Yahudi devletine dahil etmek ve silahtan arındırılmış topal Filistin devletçiğinin dışında bırakmak için açık bir ifade ile 67 sınırları ile toprak değişimini birbirine karıştırdı!

Ey Müslümanlar! Obama’nın konuşması, önceki konuşmalara göre yeni bir konuşma değildir. Bu, Filistin meselesi ortaya çıktığından beri Obama ve Amerikan başkanlarından beklenen mutat bir durumdur. Ancak acı olan gerçek şu ki Obama’nın konuşmasında sanki Müslümanların beldeleri birer Amerikan eyaletiymiş gibi Müslümanların beldelerine geçmesi, orada burada dolaşması, bir beldeden ötekine geçmesi, şu doğru ve bu yanlış demesidir!

Dünyanın dört bir tarafına hayrı yayan dostların saygı gösterdiği ve düşmanların korktuğu Hilafet Devleti varken dünyanın başkenti olan Müslümanların beldeleri, Hilafetin yokluğunda Obama’nın oyununu sahnelediği bir tiyatrosu haline geldi! Bu acıya acı katan şey ise Obama’nın, tüm şunlara ve bunlara rağmen Müslümanların beldelerindeki yöneticilerin ve avenelerinin, izzetin ve himayenin onda olduğu zannıyla başlarını eğerek kendisini dost edindiğini görmesidir. Bu onların beslediği zannıdır. Zira onlar, Allahu [Subhânehu ve Te’alâ]‘nın şu kavlinden hiç ders almıyorlar: بَشِّرِ الْمُنَافِقِينَ بِأَنَّ لَهُمْ عَذَابًا أَلِيمًا 138 الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِندَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ العِزَّةَ لِلّهِ جَمِيعًا “Münâfıklara kendileri için elim bir azap olduğunu müjdele! Müminleri bırakıp da kafirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Oysa izzetin tamamı şüphesiz Allah’a aittir.” [en-Nîsa 138-139] Onlar, rollerini tamamlamalarının ardından Amerika’nın akranlarını nasıl kaldırıp attığına şahit oldukları somut vakıalardan ibret de almıyorlar!

Ey Müslümanlar! Hizb-ut Tahrir Sizlere Sesleniyor:

Hilafetin Rabbinizin bir farzı, resulünüzün bir emri, izzetinizin yolu ve kalkınmanızın metodu olduğunu idrak etmenizin zamanı gelmedi mi? Hilafeti kurmak, Rabbinizin vaadini ve nebinizin müjdesini gerçekleştirmek için Hizb-ut Tahrir’in içinde çalışanlarla birlikte çalışmaya koşmanızın zamanı gelmedi mi? وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُم فِي الأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِن قَبْلِهِمْ “Allah, sizlerden iman edip salih amel işleyenleri, kendilerinden öncekileri yeryüzünde Halife kıldığı gibi onları da yeryüzünde Halife kılacağını vaat etti.” [en-Nûr 55] ثم تكون خلافة على منهاج النبوة “Sonra Nübüvvet Minhacı üzere Hilafet olacak.” Ki böylece yeryüzü, tekrar Hilafetle aydınlansın ve Amerika ile Batı, eğer kalırsa kendi merkezlerine geri dönsünler!

Sonra ölüm sizleri yakalamadan ve son pişmanlığın fayda vermediği an gelmeden tövbe etmiş olarak hemen Allahu [Subhânehu ve Te’alâ]‘ya yönelmenizin zamanı gelmedi mi?

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ “O halde Allah’a koşun. Çünkü ben, size O’nun katından (gelmiş) açık bir uyarıcıyım.” [ez-Zariyat 50]

H. 17 Cumâde’l Âhir 1432

 

Hizb-ut Tahrir

20.05.2011
   
 


...:-
  • Obama’nın Amerikan Dışişleri Bakanlığında Yaptığı Konuşmasındaki Mugalâtaları, Amerikan Politikasının Sahteliği Üzerindeki Perdeyi Kaldırdı

  •