Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Amerika ve Müttefikleri, Yönetim İçin Koalisyonu Hazırlamak ve Uluslar arası Girişimleri Desteklemek İçin Zamana Karşı Yarışmaktadırlar

Bu ise Dâr-ul İslam’ın Merkezi İslamî Hilafet’in Kendilerinin Önüne Geçmesinden Korktukları İçindir

Son günlerde Suriye krizini çözmeye dönük siyasî girişimler dikkat çekici bir şekilde tırmanmakta olup bu girişimlerden sonuncusu, 17-18.12.2012 günlerinde medya organlarının aktardığı ve halada aktarmaya devam ettiği Erdoğan’ın girişimi olmuştur. Buda siyasî çevrelerin bunu ciddiye aldığına ve bu ciddiyetin boyutunu, kuvvetli bir şekilde “yenilikçi” olarak itibar ettiği Suriye rejiminin yanında duran ve her zaman olduğu gibi her defasında da bunu reddetmeyen Moskova’nın daha da artırdığına delalet etmektedir! Nitekim planın en bariz olanı, “Beşar’ın, 2013 yılının ilk üç ayında iktidarı terk etmesi ve geçiş aşamasında iktidarı Ulusal Koalisyona teslim etmesidir…” Aynı şekilde ciddiyetin boyutunu artıran bir husus da Suriye Devlet Başkanı Yardımcısı Şara’nın, 15.12.2012’de Lübnan haberler kanallarıyla gerçekleştirdiği ve medya organlarının 17.12.2012’de yayınladığı röportajda yapmış olduğu açıklamadır ki o açıklamasında şöyle demiştir: “Suriye’nin varlığının savunulması ve herhangi bir şahıs yada rejim için bir savaşılmaması gerekmektedir.” Zira Amerika, rejimi ve simgelerini gözetmektedir. Dolayısıyla Şara, bu açıklamada Amerika’nın yeşil ışık yakmadığını açıklamamıştır. Buda bu açıklama ile Erdoğan’ın girişimi birleştirildiğinde, yönetimin koalisyona teslim etme planının yakın olduğunu göstermektedir. Belki bu hususta Şara’nın da bir payı olabilir…! 
       
İşte tüm bu göstergeler, mevcut girişimlere, özellikle de Erdoğan’ın girişimine verilen ciddiyetin boyutunun çok büyük olduğuna delalet etmektedir. Nitekim Amerikan Büyükelçisi Ford’un fabrikasının 11.11.2012’de koalisyonu üretmesinden bu yana Amerika ile müttefikleri bu girişimler için bir atmosfer oluşturmuşlardır… İşte bu zamandan bu yana Amerika ile müttefikleri, koalisyona dönük yardımlar… tanınmalar ile ilgili atmosferler oluşturmak için hatları beslemektedirler. Zira Amerika, ortaya çıkmasından bu yana bunu gizli olarak tanıdığı gibi 12.12.2012 de Marakeş Konferansı akşamı alenen tanımış ve buna müteakiben 13.12.2012’de konferansın yapıldığı günde yüzü aşkın toplanan ülkeler tanımışlardır! Sanki onlar, bunu yapmak için Amerika’nın iznini beklemektedirler! İşte tüm bunlar, Beşar ajanından sonra gelecek olan alternatifin koalisyon olması içindir! Zira onun rolü neredeyse bitmek üzere olup daha önceki benzerlerine yaptıkları gibi onu da ölüm çukurlarına atacaklardır.

وَكَذَلِكَ نُوَلِّي بَعْضَ الظَّالِمِينَ بَعْضًا بِمَا كَانُواْ يَكْسِبُونَ “İşte böylece işledikleri günahlardan ötürü zalimlerin bir kısmını diğer bir kısmının peşine takarız.” [En’am 129]             

Hakeza efendilerinin kendilerine bir şeyler verecekleri bekleyerek yada Şeytan’ın tabiilerine söz verip onları ümitlendirdiği gibi efendilerinin ümitlendirdiği vaadi umarak Allah’a, Resulüne ve müminlere ihanet edenler bizzat bu ajanlardır. 

يَعِدُهُمْ وَيُمَنِّيهِمْ وَمَا يَعِدُهُمُ الشَّيْطَانُ إِلا غُرُورًا ” (Şeytan) onlara söz verir ve onları ümitlendirir; halbuki şeytanın onlara söz vermesi aldatmacadan başka bir şey değildir.” [en-Nisa 120]

Bu girişimlerin arkasında Amerika vardır. Dolayısıyla Erdoğan ve rejimi, 02.10.2012’de Ulusal Konsey’den 11.11.2012’deki Ulusal Koalisyon’a, 08.12.2012’deki Antalya Askerî Konsey’e ve bu konsey ile koalisyonun kız kardeşlerine kadar Amerika’nın Suriye’ye dönük politikasının ön hattıdır! Ancak dışarıda üretilen koalisyon ve konseylerin, gerek içerideki halktan gerek Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in râyesini taşıyan insanlardan gerekse de devrilmek üzere olan rejime karşı insanları savunan sadık ayaklanmacılardan gerekli desteği almadığını fark etmeleri Amerika ile müttefiklerinin uykularını kaçırmaktadır… Bu nedenle Amerika’nın, Güvenlik Konseyi’nden, Beşar otoritesinin kendisine aktarılmasının ardından koalisyonu koruyacak uluslar arası güçlerle ilgili bir karar çıkarmaya kast etmesi çok uzak olmadığı gibi aynı şekilde bu kararırın önceliklerinin de kimyasal silah konuşmalarının, Beşar’ın ardından güvenlik sorunlarının çözümünün kışkırtılmasının, patriotların dikilmesi gürültülerinin ve dünyadaki terörizmin anası bizzat Amerika olmasına rağmen Suriye’deki bazı İslamî hareketlerin terörizm olarak suçlanmasının olması da çok uzak değildir! 

Ey Müslümanlar, Ey Sadık Ayaklanmacılar!
Akıtılan kanlarınızın ve göstermiş olduğunuz fedakarlıklarınızın boşa gitmesi doğru olmaz. Dolayısıyla ne şekilde adlandırılırsa adlandırılsın laik sivil demokratik cumhuriyet rejiminin tatbik edilmeye devam edilmesinin sonucu bu şekilde olacaktır. Zira o, beşerin yapmış olduğu bir anayasa olup parçalanan İslam ülkelerindeki belanın ve sefaletin nedeni de odur… O halde özellikle tam da nusretin hilali doğmak üzereyken ve Allah’ın izniyle onun ortadan kalkmasından korkulmuyorken Dâr-ul İslam’ın merkezi Şam ülkesinde şeytanî ümitlerini gerçekleştirme noktasında Amerika ile müttefiklerine imkan vermeyiniz. Zira işte azim ordularınız ilerlemekte ve Beşar ile aveneleri de kahrolmakta olup sabırla birlikte nusret vardır… Nitekim sizler, rahatınıza karşılık canlarınızı feda ettiniz. Kayda değerdir ki sizler, dünya ve ahiretin izzetini asla zayi etmediniz. Peki o halde Şam toprakları nasıl olur da İslam’dan başkasıyla yönetilebilir ki?

أَفَحُكْمَ الْجَاهِلِيَّةِ يَبْغُونَ وَمَنْ أَحْسَنُ مِنْ اللَّهِ حُكْمًا لِقَوْمٍ يُوقِنُونَ “Yoksa onlar hala cahiliye hükmünü mü istiyorlar. İnanan bir kavim için Allah’tan daha iyi hüküm veren mi vardır?” [el-Maide 50]   

Peki o halde Şam halkı, nasıl olur da İslam Nizamı’ndan başkasından güven, güvenlik, hidayet ve itminan talep edebilirler? 

فَمَنِ اتَّبَعَ هُدَايَ فَلا يَضِلُّ وَلَا يَشْقَى* وَمَنْ أَعْرَضَ عَنْ ذِكْرِي فَإِنَّ لَهُ مَعِيشَةً ضَنْكًا “Her kim Benim hidayetime tabi olursa o sapmaz ve bedbaht olmaz Her kim de zikrimden yüz çevirirse, şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olur.” [Tâha 123 124] 

Ey Müslümanlar, Ey Sadık Ayaklanmacılar!
Burası iki sığınaktan biri olacaktır: Ya içerisinde nifakın değil imanın olduğu sığınak yada içerisinde imanın değil nifakın olduğu sığınak. O halde sömürgeci kafirler ile ajanlarının sığınıkları olan nifak sığınaklarının, laik demokratik cumhuriyetle yönetmesi için omuzlarınıza koalisyonu dikmelerinde başarılı olmalarına imkan vermeyiniz. Zira o zaman sizler, kendisine karşı çıktığınız rejime geri dönmüş olacaksınız. Dolayısıyla mesele, sadece yüzlerin makyajlanıp güzleştirilmesiyle kalmayacak ve bir ajan bir başka ajanla değiştirilecektir… İşte o zaman sakınmış olduğunuz zulme ve sefalete atılmış olacağınız gibi kanlarınız sizleri Rabbine şikayet edecek, fedakarlıklarınız katında hiçbir kimseye zulmedilmeyecek olan kimsenin yanında sizlerle tartışacaktır. Böylece hem kaybedenlerden hem de pişman olanlardan olacaksınız ve pişmanlık da hiçbir fayda vermeyecektir. Böylece de ipliğini sağlamca büktükten sonra çözüp bozan (kadın) gibi olacaksınız! 
O halde imanın sığınağının, Hilafet için çalışanların sığınağının, doğruluk ve ihlasın sığınağının, izzetin sığınağının ve insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetin sığınağının başarılı olması için tüm gücünüzle çalışınız…

وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لا يَعْلَمُونَ “Oysa izzet Allah’ın, Resulünün ve müminlerindir. Ancak münafıklar bilmezler.” [Münafikun 8]

Ey Müslümanlar, Ey Sadık Ayaklanmacılar!
Hizb-ut Tahrir sizden ve sizinle birlikte olup bu zorba yönetimin ardından İkinci Raşidi Hilafet’i kurmak amacıyla güç sahibi tüm muhlislerden nusret talep etmek için elini uzatmaktadır. Aynen Resulullah [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’in bunu müjdelediği gibi:

ثمَّ تَكُونُ جَبْرِيَّةً فَتَكُونُ مَا شَاءَ اللَّهُ أَنْ تَكُونَ ثُمَّ يَرْفَعُهَا إِذَا شَاءَ أَنْ يَرْفَعَهَا ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ “Sonra zorba diktatörlük olacaktır. Böylece Allah’ın olmasını dilediği kadar olacak, sonra kaldırmayı dilediğinde onu da kaldıracaktır. Sonra (yeniden) Nübüvvet Minhacı üzere [Raşidi] Hilafet olacaktır.” [Ahmed ve Taylasî tahric etti] 

Sizler, kuvvet sahiplerisiniz. O halde İslam’a ve ehline nusret veriniz, Hilafet için çalışanlara nusret veriniz ve Allahu Subhânehu ile Resulü [Sallallahu Aleyhi ve Sellem]’e nusret veren ensarlar gibi olunuz. Zira Allah onlardan onlar da Allah’tan razı olmuşlar, efendileri Sa’d Bin Muaz’ın ölmesiyle Rahman’ın arşı titremiş ve onun cenazesine melekler eşlik etmiştir. İşte tüm bunlar; İslam yönetimini kurmak için Allah’a, Resulüne ve müminlere nusret veren Sa’d ve kavminin yaptığı bu azim amelin bir ikramıdır.   

Ey Şam halkı, bir komutan ehline asla yalan söylemez. Dolayısıyla Hizb-ut Tahrir, sizleri müjdeleyip uyarmaktadır: Allahuteala’nın şu kavliyle müjdelemektedir: 
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ وَيُثَبِّتْ أَقْدَامَكُمْ  “Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a [Dinine ] nusret verirseniz Allah da size nusret verir ve ayaklarınızı [Dini üzere] sabit kılar.” [Muhammed 7]

Ve el-Kavî ve el-Aziz’in şu kavliyle de uyarmaktadır:
وَلا تَرْكَنُوا إِلَى الَّذِينَ ظَلَمُوا فَتَمَسَّكُمُ النَّارُ وَمَا لَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ مِنْ أَوْلِيَاءَ ثُمَّ لا تُنْصَرُونَ “Sakın zulmedenlere meyletmeyin; sonra size ateş dokunur. Sizin Allah’tan başka dostlarınız yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz!” [Hud 113]

O halde bu ikisi için Allah’a söz veriniz ve sadıklardan olunuz. Zira Allah sizlerle beraberdir ve asla amellerinizi eksiltmeyecektir. 

H. 05 Safer-ul Hayr 1434

 

Hizb-ut Tahrir

19.12.2012
   
 


...:-
  • Amerika ve Müttefikleri, Yönetim İçin Koalisyonu Hazırlamak ve Uluslar arası Girişimleri Desteklemek İçin Zamana Karşı Yarışmaktadırlar

  •