Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Kuveyt, Hizb-ut Tahrir Şebâbına Karşı Kampanyalar Açma Hattına “Giriyor”

Suç ise İslâmî Hilâfet’i İkâme Çalışmaları

Bir aydan fazladır, Kuveyt güvenlik birimleri, Hizb-ut Tahrir şebâbına karşı bir tutuklamalar kampanyası başlatmış durumdadır. Bu da Hilâfet’in yıkılışının Hicrî seksen altıncı yıldönümü hakkında gazetelere bir ilan vermek üzere gitmesinin akabinde Medya Bürosu Başkanı Hasen ed-Dâhî ile başlamıştır. İlanın metni şöyledir:

[Hicrî 28 Raceb 1342 el-muvâfık Mîlâdî 3 Mart 1924 günü Hilâfet varlık sahasından ilgâ edildi. O zamandan bugüne değin, Müslümanlar bir Halîfeden, boyunları bey’attan ve beldeleri İslâm Ahkâmının tatbîkinden mahrum kaldı. Bu elîm yıldönümünde, el-Azîz-ul Kadîr olan Mevlâ‘ya, Müslümanları ve beldelerini Râşidî Hilâfet ile gölgelendirip bu yıldönümünü tekrarlatmaması için yakarıyoruz. SallAllahu Aleyhi ve Selem şöyle buyurdu:  ثُمَّ تَكُونُ خِلاَفَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ  “Sonra da Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır.”]

İşte bu ilanı, Başsavcı “suç unsuru” olarak değerlendirdi ve bundan ötürü üç kardeşi ile birlikte Medya Bürosu Başkanı‘nı tutuklattı, sonra buna iki kişi daha eklendi. Kampanya halen sürmektedir: falan gözaltına alındı, filan tutuklandı, öteki serbest bırakılıp gözetim altına alındı... Ve bununla, Hilâfet’i ikâme etmek ve Kuveyt varlığını ortadan kaldırmak istediği için, Hizb-ut Tahrir’in Kuveyt’te bitirilmek istendiği duyurulmaktadır!

Başsavcı, böylesi eylemlerin suç olduğunu açıklayıp Başsavcının yasal önceliğinin Hizb-ut Tahrir’in Hilâfet için çalıştığını, Hilâfet için çalışmanın suç olduğunu ve Hilâfet’in Kuveyt varlığını ortadan kaldıracağını bir günde birçok kez, tekrar tekrar gazetelerde ve medya organlarında yayınlamaktadır…

Bu kampanya başladığından beri, bunun bir yaz bulutu olmasını ve Kuveyt’in, zulmen ve düşmanlıkla Hizb’in şebâbının peşine düşüp tutuklamaktan ötürü, Allah’a, Rasulü‘ne ve mü‘minlere karşı pişmanlık duyarak bunu durduracağını bekledik. Bundan ötürü, bu konu hakkında herhangi bir şey yayınlamadık. Fakat Kuveyt’in bu kampanyasını sürdürmesi; işin arkasında başka işler olduğu, Sömürgeci Kâfirlerden gelen tâlimatların Kuveyt’te de Hizb’in şebâbına karşı uygulandığı ve Kuveyt’in, diğer beldelerde olduğu gibi, Hizb’e karşı bu kampanyalar hattına girdiği anlamına gelmektedir.

Biz farkındayız ve Kuveyt güvenlik birimleri de farkındadır ki Hizb’in şebâbının peşine düşülmesinin sebebi bu değildir. Zîra Kuveyt halkı Müslümandır ve güvenlik birimlerinin elemanları da Müslümanlardır. Bir Müslümanın, Müslümanları birleştirecek ve onları ilk sîretlerine, insanlar için çıkarılmış en hayırlı Ümmet haline döndürecek olan İslâmî Hilâfet’in kurulmasını reddetmesi mümkün değildir, onların Ümmetleri de tektir, Devletleri de tektir, onunla kendileri azîz olurlar ve onunla Kâfirler zelîl olurlar… Ne Kuveyt halkı Hilâfet’i reddeder, ne de emniyet birimleri Hilâfet’i reddederler.

Bir yönden, ne Kuveyt’teki, ne de başka bir yerdeki hiçbir Müslüman Hilâfet ile savaşmaz. Diğer yönden; Kuveyt’teki nizâmın, Kuveyt’te Hilâfet’in kurulmasından kendi varlığı için korktuğu ve şebâb hakkında, medya organlarının yayınladığı soruşturmalarda geçtiği gibi, Hizb’in beyânlarında Kuveyt’in “vilâyet” olarak isimlendirilmesinden bu nizâmın rahatsız olduğu doğru mudur? Gerçekten bunlar doğru mu?

Emniyet birimleri kesinlikle bilirler ki Hizb’in düşüneceği en son şey, Kuveyt’te Hilâfet’i kurmaktır. Zîra Hilâfet, ne hamiliklerden bir hamiliktir, ne de gücü-kuvveti olmayan, ayakta kalabilmek için başkasının emrine itaat eden bir devletçiktir… Hilâfet; kendisiyle çatışan Sömürgeci Kâfir devletler ile çatışan, Hakkı yücelten ve Bâtılı yok eden büyük bir devlettir, İslâm’ı tatbîk eden, güvenliğini İslâm emânı ile koruyan, İslâm’ı âleme taşıyan, böylece azîzi, İslâm’ın gölgesi ile gölgelenenlerin kazanacağı bir izzet ile azîz ederek ve zelîli de, Allah’ın, Rasulü‘nün ve mü‘minlerinin düşmanlarının gölgesi ile gölgelenenlerin üzerine düşen bir zillet ile zelîl ederek İslâm’ı yayan devlettir.

İşte Hilâfet böyledir. O halde, İngiltere’nin inşâ edip üzerinde Amerika’nın hegemonya kurduğu Kuveyt, mütemerkiz olması bakımından Hilâfet için elverişli olur mu hiç? Sonra, Mısır’ın vilâyet olduğu ve Endonezya’nın vilâyet olduğu hakkındaki beyânlarda yazıldığı gibi, Kuveyt’in de vilâyet olduğu hakkında Hizb’in beyânlarında geçenler; Kuveyt’in kadrini mi düşürür, yoksa Kuveyt’in konumu için bir yüceliktir de onu İslâm’da üstün bir şerefe mi yükseltmiştir?

Biz farkındayız ve Kuveyt güvenlik birimleri de farkındadır ki Hizb’e yönelik bu kampanyanın açılmasının sebepleri bunlar değildir. Bilakis sebep; Müslümanların beldelerine ve bu cümleden Kuveyt’e yönelik komploları ve kötü tuzakları Hizb tarafından açığa çıkarılan Birleşik Devletler’e ârız olan öfke ve Hizb’in Müslümanları, Amerika, İngiltere ve bu ikisinin tamahları karşısında durmaya yönelik dâvetidir. Kezâ son zamanlarda bazı Kuveyt gazetelerine verdiği demeçte, medya yoluyla hak sözü kafasını çatlatırcasına beyân etmesi de böyledir. Bu demeçten evvel, Hizb’in yayınladığı, Amerika’nın, Körfez’i ve bu cümleden Kuveyt’i, bölgede Amerika lehine askerî, iktisâdî ve siyâsî harekete geçme noktası olarak kullanmasına ışık tutan beyânnameler de böyledir: [Kuveyt’teki Amerikan Kuvvetlerinin Kuzeydeki el-Avâzım Bölgesinde Bir Geçit Açması], [Amerika ve Kuveyt Arasındaki Güvenlik Düzenlemeleri Anlaşması], [Kuveyt Topraklarında Amerikan Askerî Üsleri Hamilikleri]. Uyarınca Amerika’nın petrol bölgesi servetlerini yağmaladığı iktisât anlaşmaları, sonra başta Amerika olmak üzere Sömürgeci Kâfirlerin, Hilâfet’e ve uğrunda çalışanlara karşı içlerinde gizledikleri kin… İşte tüm bu hususlar, Birleşik Devletler’i bu nizâma ve emniyet birimlerine, Hizb-ut Tahrir şebâbının peşine düşme tâlimatları vermeye sevk etmiştir.

Ey Müslümanlar!

Ey Kuveyt Halkı!

Kuveyt’teki emniyet birimlerinin yaptıklarını; vahşîce tutuklayarak, acımasızca işkence ederek, hatta zâlimlerin eliyle şehîd ederek başka devletler kurulduğundan beri Hizb’e karşı bundan daha şiddetlice yapmıştır. Ne var ki Hizb’e karşı yapılan bu vahşi eylemler, ne faaliyetini kısıtlayabilmiştir, ne azîmetini zayıflatabilmiştir, ne kanaatini kırabilmiştir. Bilakis eziyetler şiddetlendikçe Hizb daha da güçlenmiş, daha da şiddetlenmiştir. Zîra o, zorluk arttıkça ve şiddetlendikçe, nusret, zafer ile müjdeler. Kuveyt’teki nizâmın, [ربنا الله] “Rabbimiz Allah’tır” diyenlere ve panikataktaki Amerika liderliğindeki Sömürgeci Kâfirleri pusuda bekleyenlere karşı acımasız ve vahşi kesilen bu devletlerin hattına girmesini istemezdik. Ama girdi. Dolayısıyla ona, zâlimlerin kapkara âkıbetini hatırlatırız: Zâlimler için, Allah kendilerine Hilâfet’in ikâmesini ikrâm ettiği zaman bu Ümmet’in eliyle bu dünyada uğrayacakları bir aşağılanma ve ağır sıkıntı vardır, sonra Kıyâmet Günü‘nde de o zâlimler azâbın en şiddetlisine sunulurlar. مُهْطِعِينَ مُقْنِعِي رُءُوسِهِمْ لاَ يَرْتَدُّ إِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْ وَأَفْئِدَتُهُمْ هَوَاءٌ “Zihinleri bomboş olarak, kendilerine bile dönüp bakamaz durumda gözleri göğe dikilmiş bir vaziyette koşarlar.” [İbrâhîm 43]

Hizb-ut Tahrir’e gelince; muhakkak ki Allah, Rasulü ve mü‘minlerin sâlihleri onunla birliktedir ve Kuveyt yöneticilerinin yahut başkalarının yaptıklarından hiçbir şey, kendisini uğrunda adadığı çalışmasını zinhar durdurmayacaktır. Râşidî Hilâfet Devleti’ni kurarak İslâmî hayatı yeniden başlatma uğraşını sürdürecektir ve o, bunun Allah’ın izniyle gerçekleşeceğinden mutmaindir. Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] de O’nun başladığı gibi, Râşid olarak geri döneceğini müjdelemiştir:  ثُمَّ تَكُونُ خِلاَفَةً عَلَى مِنْهَاجِ النُّبُوَّةِ  “Sonra da Nübüvvet Minhâcı üzere [Râşidî] Hilâfet olacaktır.” Hizb’in; azîm bir farz, hatta farzların tâcı olan Hilâfet’i şiddetle özleyen Ümmet’ten gördüğü destek, işte bu özlem ve bu destek, O’nun Allah’ın izniyle kuruluşunun yakın olduğuna delîldir.

وَيَوْمَئِذٍ يَفْرَحُ الْمُؤْمِنُونَ (4) بِنَصْرِ اللَّهِ يَنصُرُ مَن يَشَاء وَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ “İşte o gün, mü‘minler de Allah’ın nusretiyle, zaferiyle ferahlayacaklardır. Allah dilediğine nusret, zafer verir. O, ‘Azîz’dir, Rahîm’dir.” [er-Rûm 4-5]

H. 12 Şa’bân 1428

 

Hizb-ut Tahrir

25.08.2007
   
 


...:-
  • Kuveyt, Hizb-ut Tahrir Şebâbına Karşı Kampanyalar Açma Hattına “Giriyor” Suç ise İslâmî Hilâfet’i İkâme Çalışmaları

  •