Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Genel Olarak Filistin Halkına ve Özel Olarak Fetih ve Hamas’a

Hizb-ut Tahrir’den Bir Nida

Ey Filistin Halkı! Ey Beyt-ul Makdis ve Beyt-ul Makdis çevresinin Halkı! Ey Kıbleteyn’in [Mescid-ul Aksa ve Mescid-ul Haram (Kâ‘be)] İlki ve Haremeyn’in [Mescid-ul Haram, Mescid-un Nebevi, Mescid-ul Aksa] Üçüncüsü olan Mesrâ [Rasulullah (sav)‘in İsrâ ettiği yerin] Halkı! Ey Fatihlerin Torunları! Ey Ömer Faruk’un, el-Emin Ebu Ubeyde’nin, Hâlid’in ve Şurahbil’in Torunları! Ey Şehitlerin Kanı ve Mücahitlerin Atlarının Tozu Değmemiş Bir Karışı Kalmayan Toprakları, Şehitlerin Kanları İle Boyananlar! Ey Aklı Olan veya Hazır Bulunup Kulak Veren Herkes!

Sizler işittiğiniz ve gördüğünüz halde, nasıl olur da evlatlarınız birbirlerini katlederler, nasıl olur da birbirlerinin kanlarını akıtırlar, nasıl olur da birbirlerinin canlarına kıyarlar? Muhakkak ki o katledilenler sizin evlatlarınızdır, kanları da, malları da, ırzları da birbirlerine haramdır! Nezih, pak, tertemiz, masum bir kanı akıtmak, korkunç bir günahtan ve cürümden geri kalmaz!

İşte Hizb-ut Tahrir sizlere seslenmektedir: Evlatlarınızı birbirlerinin kanlarını akıtmaktan men ediniz ki şüphesiz sizler, Allah’ın izniyle, buna muktedirsiniz. Şeytan kendilerini uçuruma sürükleyip hem onları hem de sizi helâk ettirmeden önce, onları birbirleri ile çarpışmaya sürükleyen o liderlerinin ellerini tutup engelleyiniz ki aksi takdirde haliniz şöyle olur:  كَمْ أَهْلَكْنَا مِنْ قَبْلِهِمْ مِنْ قَرْنٍ فَنَادَوْا وَلاَتَ حِينَ مَنَاصٍ  Onlardan önce nice nesiller helak ettik. O zaman feryat ettiler. Oysa artık kurtulma zamanı değildi. [Sâd 3]

Ey Sizler, Fetih ve Hamas Liderleri! Hakikaten sizler öyle iğrenç bir şey ortaya attınız ki, bundan dolayı neredeyse gökler çatlayacak, yer yarılacak ve dağlar yıkılıp dağılacaktır! Muhakkak ki sizler gençlerinizi, Amerika’nın, Avrupa’nın ve Yahudi’nin maslahatlarına hizmete sürüklemektesiniz, düşmanlarını öldüreceklerine onları birbirlerinin canlarına kıymaya sürüklemektesiniz. Düşman ise malûmunuzdur, meçhul değildir ve şimdi yaptıklarınıza avurtlarını şişire şişire gülmektedir.

Ne diye katlettiriyorsunuz Ey Liderler! Sulta (Otorite) için mi katlettiriyorsunuz? O Sulta ki hiçbir güç ve kudreti olmayan, Başkan’ı bile Yahudi’nin izni olmadıkça kımıldayamayan, izin verip otur deyince oturan, izin verip kalk deyince kalkan, daha da ötesi Batı Şeria ve Gazze’deki bürolarına “uğurlanırken” Yahudi’nin iznine muhtaç olan, o izni de mekânında donakalıp başını içine gömmedikçe alamayan? Ya da Hükümet için mi katlettiriyorsunuz? O Hükümet ki Başbakan’ı boynu bükük bir halde, zillet ve aşağılanma içinde Refah Geçişi’nde saatlerce bekletilen, geçişi için Yahudi’nin iznini bekler bir halde ucuz bir sandalye üzerine oturtulan? Ya da Bakanlık veya Meclis için mi katlettiriyorsunuz? Onlar ki bakanları ve milletvekilleri tutuklanan, zindanlara ve mahkeme kafeslerine kapatılan? Böylesi “makamlar”, savaşmaya, hatta dalaşmaya dahi değer mi hiç?

Yoksa Kuartet’in [Ortadoğu Dörtlüsü: Birleşik Devletler, Rusya, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler] şartlarına ve Esirler Vesikası‘nın maddelerine dayalı siyasi program için mi katlettiriyorsunuz? Peki, meseleyi 1967 işgaline veya kırıntılarına “sıkıştıran”, 1948 işgaline dayalı... Filistin’in çoğu üzerindeki Yahudi varlığının yanına cüzi bir yarı-devlet kurulmasını... öngören bu ikisi değil midir? Bu ikisi, Allah katında, Resulü nezdinde ve Müslümanlar yanında büyük bir cürüm değil midir?

Yoksa Yahudi’yi tanımak veya onunla uzun süreli ateşkes yapmak için mi katlettiriyorsunuz? Tüm bunlar Yahudi varlığını tanımak için mi yoksa? Bütün varlığı, işgal ettiği ve halkını çıkardığı İslâmî toprakları üzerine kurulu bir devlet ile ateşkes yapmak, hatta sırf müzakere etmek için mi yoksa? Sırf onunla oturmak bile, onu tanımak ve Müslümanların topraklarını işgallerini onaylamak değil midir? Muhakkak ki o, Müslümanların hiç fethetmedikleri, kendisine ait topraklar üzerine kurulu bir devlet değildir ki onunla yapılacak ateşkes, fethedilmeden önce Mekke halkı ile yapılan ateşkese benzesin! Velev böyle bile olsaydı, onunla yapılacak ateşkes, onun Müslümanların topraklarını işgalini tanımaya dayalı olmazdı. Çünkü orası henüz İslâmî bir toprak olmuş olmazdı. Buna göre hem Yahudi varlığını tanımak hem de onunla sürekli ateşkes yapmak, azim bir İslâmî belde olan Filistin’i işgalinin meşruiyetini onaylamak demektir. Sonra onu fiilen tanıma sözü, onu resmen tanıma sözünden şer’an farklılık mı arz eder, yoksa olsa olsa bu bir ağız manipülasyonu mudur? Peki bu, Allah katında, Resulü nezdinde ve Müslümanlar yanında büyük bir cürüm değil midir?

Ne diye katlettiriyorsunuz? Rüzgâra kapıldığınız için mi katlettiriyorsunuz? Ah keşke sırf rüzgara kapılsaydınız da birkaç çocuk boş işlerle uğraşıyor, ne zararlar var ne de yararları var, diyebilseydik! Fakat sizler; kötülüğe ve kana, ekinin ve neslin helakine, ülkenin ve halkın yıkımına kapılıyorsunuz!

İşte Hizb-ut Tahrir sizlere seslenmekte, hatta sizleri uyarmakta ve sakındırmaktadır: Amerika’nın, Avrupa’nın ve Yahudi’nin maslahatlarına hizmet uğrunda insanları helâke sürüklemeyiniz! Şu halde hiç sakınmaz mısınız? Allah’tan, Resulünden ve müminlerden hiç hayâ etmez misiniz? Hiç mi utanıp sıkılmazsınız?

Sizlerden her kim Allah’tan sakınıyor ve zerre kadar hayâ taşıyor ise, bu aşağılık Otorite’yi, Hükümet ve Meclis gibi kıytırık kurumlarını üç talakta boşamalıdır. Çünkü o, meşum Oslo Anlaşması ile kurulmuş bir Otorite’dir, işgâlin gölgesinde hiçbir egemenliği ve hükümranlığı olmayan bir Otorite’dir. Düşmanınız karşısında hep birlikte omuz omuza tavır almalısınız ki Filistin’i, orasını burasını değil, tüm Filistin’i, bütün bir Filistin’i Diyâr-ul İslâm’a iade edesiniz, eğer gerçekten müminler iseniz…

Sizlere gelince, Ey Fetih ve Hamas Gençleri! Sizler, nasihat etmeye ve nasihat edilmeye layık olanlarsınız. Allah’ın izniyle hayır üzerine idiniz. Nitekim ilk ayağa kalktığınızda, Yahudiler ile savaşmak ve Filistin’i kurtarmak için ayağa kalkmıştınız. Liderleriniz sizleri, bu azim iş üzerinde birleştirmiş ve bu gerekçe ile düşmanlarınıza karşı savaşmaya çağırmış idi. Sizler de bu onurlu hedefe icabet etmiştiniz. O halde sizler bunu nasıl terk eder de silahlarınızı kardeşlerinize bilerek ve kastederek doğrultmayı kabul edersiniz:  وَمَنْ يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُتَعَمِّدًا فَجَزَاؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا وَغَضِبَ اللَّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا  Her kim bir mümini kasten öldürürse, onun cezası içerisinde ebediyen kalacağı Cehennem’dir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır. [Nîsa 93]

Nezih, pak, tertemiz, masum bir cana kıymak, Allah katında dünyanın yok olmasından daha ağır bir cürümdür ve Allah’ın Resulü‘nün sözünü doğrulamaktır:  لَزَوَالُ الدُّنْيَا أَهْوَنُ عَلَى اللَّهِ مِنْ قَتْلِ رَجُلٍ مُسْلِمٍ  Müslüman bir adamın katlindense dünyanın yok olması, Allah’a daha hafif gelir.  [Tirmizi, Abdullah b. Amr yoluyla tahriç etti.]

İşte Hizb-ut Tahrir sizlere seslenmektedir: Sakın ha sakın, birbirinizi katletmede başınızdaki o liderlere itaat etmeyiniz! Zira Yaratıcı‘ya isyanda yaratılana itaat yoktur. Silahlarınızı düşmanlarınıza doğrultunuz! Eğer liderleriniz, birbirinizi katletmenizde ısrar ederlerse -ki böylece onlar fitneci ve bölücü olurlar- ellerinden tutup engelleyiniz ve birbirinizi katletmeyi bırakınız artık! Şayet böyle yaparsanız, hem kendinizi hem Ümmetinizi helakten kurtarmış olursunuz. Şayet böyle yapmaz da bilerek ve kastederek kanlarınızı akıtmayı sürdürürseniz, haliniz Allah’ın haklarında şöyle buyurduğu kimselerin hali gibi olur:

يَوْمَ تُقَلَّبُ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ يَقُولُونَ يَالَيْتَنَا أَطَعْنَا اللَّهَ وَأَطَعْنَا الرَّسُولاَ (66) وَقَالُوا رَبَّنَا إِنَّا أَطَعْنَا سَادَتَنَا وَكُبَرَاءَنَا فَأَضَلُّونَا السَّبِيلاَ Yüzleri ateşte evirilip çevrildiği gün, derler ki: ‘Eyvah bize! Keşke Allah’a itaat etseydik, Resule de itaat etseydik!’ ve derler ki ‘Ey Rabbimiz! Biz liderlerimize ve büyüklerimize uyduk, onlar da bizi yoldan saptırdılar’ derler. [Ahzâb 66-67]

Ey Filistin Halkı! Ey Beyt-ul Makdis ve Beyt-ul Makdis Çevresinin Halkı! İşte Hizb-ut Tahrir sizlere seslenmektedir: Daha fazla tutuşmazdan evvel şer elleri durdurunuz, ne sizi ne de kendilerini çepeçevre kuşatmazdan evvel, zulümlerinden dolayı zalim fitnecileri,  fitneye ve zulme sükûtlarından dolayı da mazlumları kuşatmazdan evvel, fitnecilerin karşısında durunuz!  وَاتَّقُوا فِتْنَةً لاَ تُصِيبَنَّ الَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْكُمْ خَاصَّةً وَاعْلَمُوا أَنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ  Bir de öyle bir fitneden sakının ki içinizden hassaten zulmedenlere erişmekle kalmaz. Biliniz ki Allah’ın azabı şiddetlidir. [Enfal 25]

İşte Hizb-ut Tahrir sizlere seslenmektedir: Kanlarınızın akıtılmasına ve canlarınıza kıyılmasına son vermek ve yere kök salmadan, büyümeden, yayılmadan ve semeresini vermeden evvel fitneyi gömmek için tek bir adam gibi ayağa kalkınız! O halde icâbet edenlerden misiniz?

هَذَا بَلاَغٌ لِلنَّاسِ وَلِيُنْذَرُوا بِهِ  İşte bu, kendisi ile uyarılsınlar diye insanlara (gönderilmiş) bir bildiridir. [İbrahim 52]

H. 09 Muharrem 1428

 

Hizb-ut Tahrir

28.01.2007
   
 


...:-
  • Genel Olarak Filistin Halkına ve Özel Olarak Fetih ve Hamas’a Hizb-ut Tahrir’den Bir Nida

  •