Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Hizb-ut Tahrir Emiri Şeyh Âlim Ata İbn Halil Ebu Raşta Tarafından Facebook Sayfası Takipçilerinin Sorularına Verilen Cevaplar

Sorular Cevaplar

1-Kıyası Kullanmanın Delilleri

2- Unun Ekmek ile Satışı

Beşir Hilafet el-Kadime

Cevap:

Aleykum’us Selam ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Birincisi: Kıyasın delili, içinde illetin geçtiği nasstır. Eğer illet, kitapta geçmiş ise, delili, kitaptır. Sünnette geçmiş ise, delili sünnettir. Sözün mantuku budur. Nasıl “Ben, bunun sözün mantuku ile bir istidlal olmadığını düşünüyorum” diyebiliyorsun ki? İlletin delillerine bakarsan, o zaman yukarıdaki sorunun cevabını görürsün.

Örneğin, Allah Subhânehu ve Teâlâ‘nın şu sözünü ele al: كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاءِ مِنْكُمْ “O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet hâline gelmesin diye.” [Haşr 7] Şimdi şu soruya cevap ver: Halifenin, devlet mülkiyetinden zenginlere değil de fakirlere vermesi caiz midir? Tabii ki cevap, evet olacaktır. Şimdi soruyu tamamla: Bunun delili nedir? Cevap, Allah Subhânehu ve Teâlâ‘nın şu sözü değil midir? كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاءِ مِنْكُمْ “O mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir servet hâline gelmesin diye.” [Haşr 7]

Örneğin şu hadisi ele al: وفي سائمة الغنم إذا كانت أربعين، ففيها شاة “Otlanan koyunda, kırka ulaştığında bir koyun vardır.” [Ebu Davud] Şimdi şu soruya cevap ver: Otlanmayan, evlerde beslenen koyunlarda, zekât var mıdır? Tabii ki cevap, zekât yoktur. Şimdi soruyu tamamla: Bunun delili nedir? Cevap, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu hadisi değil midir? وفي سائمة الغنم إذا كانت أربعين، ففيها شاة “Otlanan koyunda, kırka ulaştığında bir koyun vardır.” [Ebu Davud] Gördüğün gibi bu konudaki deliller açıktır. Yok, ama eğer sözün mantuku ile nasslarda geçen ve kıyasın konusu olan illetin her zaman sarih [açık] olmayacağını, bazen sarih bazen de delalet, istinbat ve kıyasi gibi sarih olmadığını kastediyorsan, bu doğrudur. Örneğin: إِنَّمَا جُعِلَ الِاسْتِئْذَانُ مِنْ أَجْلِ البَصَرِ “İzin ancak gözden dolayıdır.” [el-Buhârî] Burada illet, sarihtir [من أجل] “den dolayıdır” Otlanan koyuna gelince, bunun illeti, delalet illetidir. Çünkü anlaşılır bir vasıftır. Kastın bu ise, bu da doğrudur. Ama bu, tafsili delil ile ilgili başka bir konudur. İcmali usul delili ise, Kitabın, Sünnetin, sonra da Kıyasın katı delil olduğunu kanıtlamaktır. Çünkü Kıyas, Kitap ve Sünnete döner. Bu, tafsili delilden başkadır. Böylece illete ait fıkhî tafsili delil, ya sarih ya da sarih olmayabilir. Bu, diğerinden farklıdır.

Kitapta geçen, “Kıyasın, şeri delil olduğu kati delil ve zanni deliller ile sabittir.” ifade hakkındaki yorumunuza gelince, bu sözünüzün doğruluk payı vardır. Delil kelimesi, hem usulde hem de fıkıhta kullanılır. Ama manası, kati ve zanni olması açısından farklıdır. Çünkü burada konu, usul delilleri hakkındadır. Bu yüzden evla olan zanni değil de kati delil ile yetinmektir. Buna göre efdal olan bunun düzeltilmesidir. İnşaAllah düzelteceğiz. Bilginiz olsun diye söylüyorum, Teysir’ul Vusul İla’l Usul adlı kitabımda şunu belirttim: “Kıyasın hüccet oluşu, illet içeren delillerin yani Kur’an, Sünnet ve İcmanın hüccet oluşundan ileri gelmektedir. Kitap, Sünnet ve İcmanın hüccet oluşu daha önce de belirtildiği gibi kanıtlandığına göre aynı şekilde Kıyasın da hüccet oluşu kanıtlanmış olur. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem, Kıyasın kullanılabileceğini gösterdi. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e haccın kazası hakkında sorulduğunda…”

İkincisi: Ekmeğin un ile satışı hakkındaki ikinci sorunuza gelince, kerim kardeşim bu yeni bir mesele değildir. Fakihler, ilk asırlarda bunu araştırdılar. Onlar, şu sorunun cevabında ihtilaf ettikleri için bunda da ihtilaf ettiler: “Faiz malları, işçilik ile değişime uğradıkları zaman, örneğin buğday, kavurga olursa ya da un olursa ya da hamur olursa ya da ekmek olursa vb. aynı cins mi olur yani buğday sözcüğü onun üzerine uygun düşer mi? Bu nedenle satışı, ancak peşin ve misli misline mi caiz olur? Ya da başka bir cins mi? O cins faiz malı mıdır? Dolayısıyla peşin olmak koşuluyla fazlalık satışı caiz olur mu? Veya O cins, faiz malı değil midir? Öyleyse vadeli satışı caiz mi olur?”

1- Aynı cins kabul edenler, o aynı cins malın misli misline olması mümkün değildir gibi bir sorunla karşılaştılar. Örneğin buğday nasıl ekmek ile ölçülecek ya da tartılacaktır. Ya da un, nasıl hamur ile veya kavut ile vb. tartılacaktır. Bu nedenle misli misline zor olduğu için buğdayın ekmek ile veya un ile veya hamur ile satışı caiz değildir dediler.

2- Diğer bir grup ise, ayrı cinstir dediler. Ama faiz malıdır. Yani buğday, kavut, un ve ekmek faiz malıdır. Bu yüzden aynı cins olmadığı sürece satışı caizdir dediler. Yani buğdayın un ile veya ekmek ile satışı caizdir. Peşin olmak şartıyla diledikleri satabilirler.

3- Bir diğer grup ise hepsi ayrı cinstir. Buğdaydan dönüşen faiz malı olmaz. Aksine başka bir şey olur. Bu nedenle ekmek veya hamur veya kavut, faiz malı olmaz dediler. Buna göre buğdayı ekmek ile un ile diledikleri gibi satabilirler. Keza vadeli olarak da satışı caiz olur. Çünkü bunlar, faiz malları değildir. Yani buğday, faiz cereyan etmeyen başka bir mal ile satılabilir.

• Binaenaleyh müçtehitlerin bu konudaki görüşleri farklıdır. Sana kabul gören bazı fakihlerin görüşlerini aktarayım:

A- Satışın caiz olmadığı söyleyen Şafii’nin görüşü: Şafii mezhebine mensup en-Nevevi’ye [ö: 676] ait el-Mecmu adlı eserde şöyle geçmektedir: “Unun ekmek ile satışı caiz değildir. Çünkü ekmek, ateş, su ve tuz karışımıdır. Bu da onun gibi aynı eşit malın olmasını imkânsız kılar. Çünkü ekmek, ağırlık ile ölçülür, buğday ise tartılır. Aralarını eşitlemek mümkün değildir.”

B- Satışın caiz olmadığı söyleyen Ebu Hanife’nin görüşü: Bedreddin el-Ayni el-Hanefi’ye [ö: 855] ait el-Binayetu Şerh’ul Hidaye adlı eserde şöyle denilmektedir: “Ebu Hanife’den rivayet edildiğine göre ekmeğin buğday ve un ile satışında muhayyerlik yoktur, yani satışı caiz değildir.”

C- Peşin olmak koşuluyla fazlalık satışının caiz olduğunu söyleyen Ebu Hanife’nin talebelerinin [Ebu Yusuf ve Muhammed] görüşü: Yine el-Binayetu Şerh’ul Hidaye adlı eserde şöyle geçmektedir: “Peşin oldukları zaman buğdayın ekmek ve un ile satışı caizdir.” Devamında “Peşin olmak şartıyla ekmeğin ekmek ile sayı ve ağırlık olarak fazlalık satışı Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre Allah rahmet eylesin caizdir.” demektedir. Aynı kaynakta “Fetva bu yöndedir, yani buğdayın ekmek ve un ile satışı caizdir.” deniliyor.

D- Vadeli yani borçla satışın da caiz olduğunu söyleyen Ebu Yusuf’un görüşü: el-Binayetu Şerh’ul Hidaye adlı eserde şöyle denmektedir: “Buğday, ayrıca vadeli olsa da caizdir. Ekmek vadeli olursa, Ebu Yusuf’a göre caizdir. Fetva da onun görüşüne göredir.”

Her hâlükârda bu konuda içtihadına güvendiğin müçtehidi taklit edebilirsin. Allah seninle beraberdir.

Kardeşiniz Ata İbn Halil Ebu Raşta

Facebook sayfasının linki:

https://www.facebook.com/photo.php?fbid=220629058105179

H.07 Rabiu’s Sânî 1435

   
07.02.2014
   



...:-

Sorular Cevaplar