İsra ve Miraç, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Rabbinin büyük ayetlerinden birini gördüğü büyük bir mucizedir. Zira Mekke ve Taif halkından umudunu kestikten sonra Kudüs ve gökyüzünün kapıları kendisine açılmıştır. Bu mucize, inananlar için bir destek ve müjdeydi. Ardından Allah Subhânehu ve Teâlâ İsra suresinde İsrailoğulları ve bozgunculukları hakkındaki hükmünü bildirmiştir. Allah Subhânehu ve Teâlâ şöyle buyurmuştur:
وَقَضَيْنَا إِلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْأَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوّاً كَبِيراً “Biz, Kitap’ta İsrailoğullarına: Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye bildirdik.” [İsra 4] Mescid-i Haram ve Mescid-i Aksa ile İsrailoğullarının yeryüzündeki bozgunculuğu arasındaki bu hikmetli bağ, İsrailoğulları için bir tehdittir, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet için de bir müjdedir.
Ey İnsanlar! İsrailoğulları yeryüzünde azgınlık çıkarmışlar, bozgunculukta çok fazla ileri gitmişlerdir. Bozgunculukları sadece Beyt’ül Makdis’e değil, tüm dünyaya yayılmıştır. Sadistliklerine ve insanları aşağıladıklarına tanık oldunuz. İnsanlara tepeden bakarlar ve onları hayvanlardan daha aşağı görürler. Dünya ülkelerinin kendilerini desteklemesi ve savunması gerektiğini düşünürler. Bu yüzden Allah Subhânehu ve Teâlâ İsrailoğulları şöyle buyurmuştur:
وَقَالَتِ الْيَهُودُ وَالنَّصَارَى نَحْنُ أَبْنَاءُ اللهِ وَأَحِبَّاؤُهُ “Yahudiler ve Hristiyanlar, “Bizler Allah’ın oğulları ve O’nun sevgilileriyiz.” dediler.” [Maide 18] Hatta Allah Azze ve Celle’ye bile dil uzatmışlardır. وَقَالَتِ الْيَهُودُ يَدُ اللهِ مَغْلُولَةٌ غُلَّتْ أَيْدِيهِمْ وَلُعِنُوا بِمَا قَالُوا “Yahudiler, Allah’ın eli bağlıdır (sıkıdır) , dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası ve lânet olasılar!” [Maide 64]
لَقَدْ سَمِعَ اللهُ قَوْلَ الَّذِينَ قَالُوا إِنَّ اللهَ فَقِيرٌ وَنَحْنُ أَغْنِيَاءُ سَنَكْتُبُ مَا قَالُوا وَقَتْلَهُمُ الْأَنْبِيَاءَ بِغَيْرِ حَقٍّ “Gerçekten Allah fakir, biz ise zenginiz diyenlerin sözünü andolsun ki Allah işitmiştir. Onların (bu) dediklerini, haksız yere peygamberleri öldürmeleri ile birlikte yazacağız.” [Ali İmran 181] Peygamberlerin katillerinden daha suçlu ve yozlaşmış bir millet var mıdır? Allah onları kahretsin! Nasıl da döndürülüyorlar!
Onlar, tefeciliğin, rüşvetin, vicdanları satın almanın, çıplaklığın, pornografinin, eşcinselliğin, yalan ve iftiranın öncüsüdürler. “Gazaba uğrayanların” bu kötülükler insanlar arasında yaymak için birbirleriyle yarıştıkları görülür. Tüm dünya onların bu kötülüklerden mustariptir. Batı ülkeleri bile onların bu kötülüklerden korkunç bir şekilde mustariptir ve onların Allah’ın Kitabı’ndaki gerçekleri budur.
سَمَّاعُونَ لِلْكَذِبِ أَكَّالُونَ لِلسُّحْتِ “Onlar, yalana kulak tutanlardır, haram yiyicilerdir.” [Maide 42] وَيَسْعَوْنَ فِي الْأَرْضِ فَسَاداً “Onlar yeryüzünde çürüme ve yozlaşmayı yaymak için çırpınırlar.” [Maide 64]
Bozgunculuğunda aşırıya giden Yahudi varlığı, Mübarek Toprak’ta dört aydan fazla bir süredir devam eden soykırım savaşında çok fazla ileri gitmiştir. Katliamlar işledi, kadınları ve çocukları öldürdü, yiyecek ve içecek yardımlarını engelledi, evleri, camileri, kiliseleri, okulları, üniversiteleri ve hastaneleri yıktı, kamu tesislerini ve yolları tahrip etti, iletişimi kesti, sağlık ve medya personelini hedef aldı, kutsalları, yasaları, normları, gelenekleri, insani ve ahlaki değerleri ihlal etti, Müslümanları aşağıladı, tüm uluslararası yasa ve normları ayaklar altına aldı. Tüm dünya bu korkunç suç sahnelerini canlı olarak izliyor!
Ey Müslümanlar! Kukla yöneticileriniz, Batılı ülkeler ve onların suç örgütleri hakkındaki gerçekler bunlar. Biliyorsunuz ki, İslam ve İslam Devleti olsaydı bu katliamlar, parçalanmalar, aşağılanmalar, yağmacılık asla yaşanmazdı. Allah’ın indirdikleriyle yönetilmemeniz geçim darlığı çekmenize neden olmuştur. Tâğût ve hokkabaz yöneticiler, Yahudiler ve Batı ülkelerinin sadık koruyucularıdır. Müslüman ülkeleri İslam düşmanlarına ardına kadar açmışlardır. Ülkelerimizde bozgunculuk çıkarıyorlar, servetlerimizi yağmalıyorlar. Herkes faiz alıp vermekte, çıplaklık her tarafa yayılmıştır. Müslüman ordular, zincire vurulmuş ve ifsat edilmiştir. Mücahit ordular, düşmana korku salmak, ümmetin izzetini korumak ve İslam’ın özünün bekçisi olmak yerine yöneticilerin tahtlarının ve yapay sınırların koruyucusu haline gelmişlerdir.
Ey Müslümanlar! Halinize bir bakın. Sabah akşam Mescid-i Aksa’yı kirleten, sizi katleden ve aşağılayan “gazaba uğrayanlara” Müslüman ülkeleri gıda ve silah yardımda bulunmaktadır. Öte yandan, Ürdün ve Mısır rejimlerinin başını çektiği hain rejimler halk üzerindeki kontrollerini sıkılaştırmaktadır. Mübarek Toprak abluka altına alınmış, Yahudilerin izin verdikleri hariç yaşam araçlarının Mübarek Toprağa girişi yasaklanmıştır. Şam ve Irak’ın başına gelenlere, Sudan ve Somali’nin yaşadıklarına, Libya’ya, Yemen’e, Hicaz topraklarına, Kinane’ye, Pakistan’a, Türkistan’a, Keşmir’e, Burma’ya vs. ülkelere bir bakın. Tüm Müslüman ülkeler zillet, yoksulluk, baskı, zulüm ve tiranlıktan mustariptir.
Ey Müslümanlar! Küfür ve zorba yöneticileri Müslüman ülkelerden def etmek için kıyama kalkmanın zamanı gelmedi mi?
Can ve mal korkusundan dolayı hain rejimlere karşı sessiz kalmanızın, kanınız, onurunuz, paranız ve haysiyetiniz açısından çok büyük kayıplara mal olduğunu anlamanızın zamanı gelmedi mi?
İyi bir yaşamın, kurtuluşun ve Rabbin rızasına nail olmanın, Allah ve Rasûlüne icabet etmekten geçtiğini idrak etmenizin zamanı gelmedi mi? Hadi hainlerin tahtlarını devirmek, Müslüman ülkeleri Allah’a inanan ve Ahiret Günü’nden korkan tek bir adam etrafında birleştirmek için harekete geçin.
Ey insanların şahidi olan ümmet! Ey Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti! İslam’a karşı olan sorumluluğunuz, Allah hakkında hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan Allah’ın dini için izzetli bir şekilde kıyama kalkmanızı gerektirir. Dinlerine, ümmetlerine ve Peygamberlerinin İsra’sına karşı görevlerini yerine getirmeleri için silahlı kuvvetlerdeki evlatlarınıza çağrıda bulunmanızı gerektirir.
Dünyaya karşı olan sorumluluğunuz, büyük bir sorumluluktur. Bu sorumluluk, onu kapitalizm ve zulmün karanlığından İslam’ın aydınlığına ve adaletine çıkarmanızı gerektirir. Allah’ın huzuruna çıkacağınız gün bundan hesaba çekileceksiniz. Hesaba çekilecek olmanız, yeryüzünde Allah’ın dinini ikamet etmek, tâğût rejimlerini devirmek ve ümmeti tek bir bayrak altında birleştirmek için bütün gücünüzle çalışmanızı gerektirir.
Muhammed SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ümmeti, dinini ikame etmek, vahyini ve Risâlet’ini tüm insanlara taşımak üzere Yüce Allah tarafından seçilmiş bir ümmettir. Bu sayede ümmet, peygamberler ve Rasûller mertebesine erişmeyi hak etmiştir. Bu konuda Yüce Allah’ın şu sözleri yeter:
وَجَاهِدُوا فِي اللهِ حَقَّ جِهَادِهِ هُوَ اجْتَبَاكُمْ وَمَا جَعَلَ عَلَيْكُمْ فِي الدِّينِ مِنْ حَرَجٍ مِلَّةَ أَبِيكُمْ إِبْرَاهِيمَ هُوَ سَمَّاكُمُ الْمُسْلِمِينَ مِنْ قَبْلُ وَفِي هَذَا لِيَكُونَ الرَّسُولُ شَهِيداً عَلَيْكُمْ وَتَكُونُوا شُهَدَاءَ عَلَى النَّاسِ فَأَقِيمُوا الصَّلَاةَ وَآتُوا الزَّكَاةَ وَاعْتَصِمُوا بِاللهِ هُوَ مَوْلَاكُمْ فَنِعْمَ الْمَوْلَى وَنِعْمَ النَّصِيرُ “Allah uğrunda, hakkını vererek cihat edin. O, sizi seçti; din hususunda üzerinize hiçbir zorluk yüklemedi; babanız İbrahim’in dininde (de böyleydi). Peygamberin size şahit olması, sizin de insanlara şahit olmanız için, O, gerek daha önce (gelmiş kitaplarda), gerekse bunda (Kur’an’da) size «Müslümanlar» adını verdi. Öyle ise namazı kılın; zekâtı verin ve Allah’a sımsıkı sarılın. O, sizin Mevla’nızdır. Ne güzel Mevla’dır ne güzel yardımcıdır!” [Hac 78]
Sonuç olarak İsra ve Miraç ile Hilafetin yıkılışının yıldönümünde ümmetimize seslenmek, size İsra suresini ve Peygamberimizin Mescid-i Aksa’da peygamberlere imamlık yapmasını hatırlatmak istedik. Bu imamlık bile İslam’ın diğer dinler üzerindeki hakimiyetinin, İslam ümmetinin konumunun imamet ve liderlik olduğunun bir habercisi ve müjdecisidir. Ayrıca İslam’a ve tüm insanlara karşı olan sorumluluğunuzu da hatırlatıyor, Allah ve Rasûlü’ne karşı olan görevlerini yerine getirmeleri ve böylece Kudüs’e doğru yürümeleri, izzet ve kurtuluşun bayraktarlığını yapmaları için ordularınızdan yardım istiyoruz. Kudüs, Allah’ın izniyle yeryüzünü adalet ve hakkaniyetle dolduracak olan Hilafetin beşiğidir.
Hizb-ut Tahrir olarak biz, Yüce Allah’ın zaferini ve Nübüvvet metodu üzere Raşidi Hilafeti sabırsızlıkla bekliyoruz. Hilafet, uluslararası ilişkileri yeniden tek bir temel üzerine; İslam’ı yayma temeli üzerine oturtacak, böylece İslam gece ve gündüzün ulaştığı her yere ulaşacaktır. Beyhaki ve diğerlerinin sahih bir senetle Temim Ed Dari’den rivayet ettiklerine göre “Ben, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’i şöyle buyururken işittim:
لَيَبْلُغَنَّ هَذَا الْأَمْرُ مَا بَلَغَ اللَّيْلُ وَالنَّهَارُ، وَلَا يَتْرُكُ اللهُ بَيْتَ مَدَرٍ وَلَا وَبَرٍ إِلَّا أَدْخَلَهُ اللهُ هَذَا الدِّينَ بِعِزِّ عَزِيزٍ أَوْ بِذُلِّ ذَلِيلٍ، عِزّاً يُعِزُّ اللهُ بِهِ الْإِسْلَامَ، وَذُلّاً يُذِلُّ اللهُ بِهِ الْكُفْرَ “Bu din, gece ve gündüzün ulaştığı her yere ulaşacaktır. Allah, bu dini sokmadığı hiçbir ev bırakmayacaktır. Çadırlara bile girecektir. Kimi onuruyla kimi de zilletiyle… Ya İslâm’la izzet bulacak veya küfürle zelil olacaktır.”
Son olarak, Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözlerini iyi düşünün:
وَقُلْنَا مِنْ بَعْدِهِ لِبَنِي إِسْرَائِيلَ اسْكُنُوا الْأَرْضَ فَإِذَا جَاءَ وَعْدُ الْآخِرَةِ جِئْنَا بِكُمْ لَفِيفاً * وَبِالْحَقِّ أَنْزَلْنَاهُ وَبِالْحَقِّ نَزَلَ وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّراً وَنَذِيراً “Arkasından da İsrailoğullarına: «O topraklarda oturun! Ahiret vaadi tahakkuk edince, hepinizi toplayıp bir araya getireceğiz» dedik. Biz Kur’an’ı hak olarak indirdik; o da hakkı getirdi. Seni de ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.” [İsra 104-105] |