Ürdün Devleti, 20 Kasım’da yapılacak Milletvekili Genel Seçimleri icraatlarına başladı ve çabalarını, yüzsuyunu korumak ve ayıplarının açığa çıkması ve heybetinin düşmesi sonrasında meşruiyet kazanmak için halkın seçimlere katılımını sağlamaya odakladı. Bunun içindir ki Ürdün’deki Müslümanlar, hem Temsilciler Meclisi’nin vâkıasını kavramaya, hem de bu vâkıaya intibâk eden şer’î hükmü kavramaya binâen bu seçimlere katılımın tehlikesini kavramalıdırlar. Gerçek şu ki gerek kişisel, gerek aşiretsel, gerekse partisel kazanımlar olsun, milletvekillerinin gerçekleştireceği kazanımlar yönünden bu meclislere bakmak asla câiz değildir.
Temsilciler Meclisi’nin vâkıasına bakan bilir ki Temsilciler Meclisi, en bârizleri, nizâmlar ve kânunlar çıkarmak, devletin genel bütçesini onaylamak, Hükümet’e güvenoyu vermek ve Hükümet’i muhâsebe olmak üzere pek çok işler yapar. Yasama faaliyetlerine gelince; şüphesiz bu İslâmî Akîde ile çelişir. Zîra yasama, Allah’tan başkasına ait olamaz. Allahu Te’alâ şöyle buyurmuştur: فَلاَ وَرَبِّكَ لاَ يُؤْمِنُونَ حَتَّىَ يُحَكِّمُوكَ فِيمَا شَجَرَ بَيْنَهُمْ ثُمَّ لاَ يَجِدُواْ فِي أَنفُسِهِمْ حَرَجًا مِّمَّا قَضَيْتَ وَيُسَلِّمُواْ تَسْلِيمًا “Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çıkan anlaşmazlıklarda Sana [İslam’a] muhâkeme olup sonra da Senin verdiğin hükme, içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın tam bir teslimiyet ile teslim olmadıkça îman etmiş olmazlar.” [en-Nisâ’ 65]
Bu küfür nizâmlarını ve kânunlarını uygulayan yöneticilere güvenoyu verilmesine gelince; bu da Allah’ın indirdiklerinden başkası ile yönetime rızâ göstermek, günah ve düşmanlık üzere yöneticiler ile yardımlaşmak ve zâlimlere boyun bükmektir. Şüphesiz Allah bunu da mü‘minlere haram kılmıştır.
Dolayısıyla yasama faaliyetlerine katılmanın ve mecliste Hükümet’e güvenoyu vermenin hükmü, kesinlikle haram olmasıdır. Anayasası esâsı üzere değil, İslâm esâsı üzere yöneticileri muhâsebeye gelince; bu, -ma’rufu emretmek ve münkerden sakındırmak için olursa- meşru bir ameldir. Bunun için, Temsilciler Meclisi seçimlerinde adaylığın hükmü, milletvekilinin yapacağı işlerin hükmüne bağımlı olur. Dolayısıyla adaylık, meclis kürsüsünü; Allah’ın indirdikleri ile yönetimin geri getirilmesine yönelik dâveti taşımak için bir kürsü yahut Küfür hükümleri ile yönetime karşı çarpışmak için bir kürsü yahut İslâm esâsı üzere yöneticileri muhâsebe etmek için bir kürsü edinmek maksadıyla olursa, -adaylık şartları ve milletvekili yemini gibi aşamalarda İslâm’a aykırı hiçbir şey bulunmuyorsa- o zaman mübah olur. Şu şartla ki aday; yasama faaliyetlerine kesinlikle katılmayacağını, Hükümet’e kesinlikle güvenoyu vermeyeceğini, beşerî anayasayı kesinlikle onaylamayacağını ve İslâm’a aykırı hiçbir tasarrufta bulunmayacağını açık ve net olarak ilan etmelidir.
Şayet adaylık, anayasa temeline dayalı olur, meclisin yasama faaliyetlerine katılım şartı gerektirir, Hükümet’e güvenoyu vermeyi içerir ve -adaylık şartları ve milletvekili yemini gibi aşamalarda İslâm’a aykırı herhangi bir şey bulunursa- o zaman haram olur. Ürdün’deki milletvekili genel seçimlerinin vâkıasını inceleyen görür ki tüm adaylar, bir Küfür anayasası olan Ürdün Anayasası‘nı onay esâsına binâen aday olmakta, hatta Meclis’teki her bir milletvekili bu anayasayı korumaya ve ona bağlılığa dayalı bir yemin etmek zorunda kalmakta, kanun çıkarmada tüm milletvekilleri yasama faaliyetlerine katılmakta ve Hükümet’e güvenoyu vermektedirler. Bu vâkıaya göre bu seçimlere katılmak, ister aday ister seçmen şeklinde olsun, kesinlikle haramdır.
Ey Müslümanlar! Muhakkak ki Ürdün Devleti, Küfür nizâmlarının ve kânunlarının geçmesi için bu Meclisi bir araç olarak kullanmakta ve dolayısıyla bu Temsilciler Meclisi’nde renkli bir siyâsî yelpaze bulunmasına aşırı derecede hırs göstermektedir. Öyle ki insanların öfkesini dindirmek ve duygularını okşamak üzere -devletin ihtiyacına göre- sesini bazen yükseltmek, bazen de kısmak yoluyla muhâlefetin belirli bir alanı olsun. Ne de olsa iktidar, önceden garantilenmiş çoğunluğun elindedir! Daha önceden de bu Temsilciler Meclisi’ni tecrübe ettiniz, Ey Müslümanlar ve bu devletin elinden ne hüsranlar, ne yıkımlar yaşadınız. Böylece Yahudiler ile sıcak ilişkileri sizin için yasalaştırdılar, ülkeyi ve halkını sattıkları özelleştirme yasasını sizin için yasalaştırdılar, ağızları kapadıkları devlet güvenlik yasalarını sizin için yasalaştırdılar, alışveriş vergisi yasasını sizin için yasalaştırdılar ve daha nice yasalar çıkardılar ki omuzlarınızı çökertti! Ne yazık ki bu seçimlerin âkıbetini gören gözlere, düşünen akıllara sahip nice kimseler, zâlimlere ortak olmaktan kendisini sakındırmak suretiyle ne bu seçimleri boykot etmek için çaba sarfetmekte, ne de katılmamaları yönünde insanları uyarmaktadırlar. Bunun için sizleri, bu milletvekili genel seçimlerini boykot etmeye çağırdığımız kadar, Hizb-ut Tahrir ile birlikte Hilâfet Devleti’nin kurulması için ciddiyetle çalışmaya da çağırıyoruz ki dünyanın izzetine ve Âhiretin sevâbına hep birlikte nâil olabilelim.
|