02 Şubat 2024 Cuma akşamı Gazze’ye destek bildirisini dağıtmalarının ardından Hizb-ut Tahrir’li iki kız kardeşimiz Safakes kentindeki El Lahmi cami önünde gözaltına alındı. Bunun öncesinde 26 Ocak 2024’te Cuma günü Hizb-ut Tahrir’li bir kız kardeşimizin Hammamet şehrindeki evine baskın düzenlendi. Eve baskın düzenleyen güvenlik güçleri, izinsiz bir şekilde zorla içeri girdi. Polis, kız kardeşlerimizi gözaltına alıp sorgulamak üzere emniyete götürmek istedi, ancak kız kardeşlerimiz emniyete gitmeyi kabul etmediler. Kendi imkanlarıyla emniyete gitmeyi tercih eden kız kardeşlerimiz, uzun süren sorgularının ardından 29 Ocak 2024 Pazartesi günü adliyeye gelmek koşuluyla serbest bırakıldılar.
- İşgalci Yahudi varlığı ve arkasındaki kötülüklerin anası Amerika’nın, Mübarek Toprak halkımıza karşı yaklaşık dört aydır sürdürdüğü acımasız savaşın ardından artık televizyonları açıp yaşanan katliamları izleyemez hale geldik.
- İnsanlar, sömürgeci sınırların parçaladığı kardeşlerine nasıl destek olacaklarının şaşkınlığı ve çaresizliği karşısında bitap düşmüş durumdalar.
- Topraklarımızı ve onurumuzu gasp edenlerden intikamımızı alın diye çığlık atan Filistinli kadınlara yanıt verememenin çaresizliği ve utancı altında ezilen insanlar artık başları yere eğik yürüyorlar.
- Müslüman kadınların saygınlıklarını ihlal eden Yahudiler, pis elleriyle arama yapabilmeleri için yaşlı Filistinli annelerimizden elbiselerini çıkarmalarını istiyorlar…
İşte Gazze’deki halkımızı desteklemek için ümmetin gayretlerini bileme gibi ağır bir sorumluluk taşıyan ve ümmetin özgür ordularını Mübarek Toprak Filistin’i kurtarmak için harekete geçmeye çağıran Hizb-ut Tahrir’li kız kardeşlerimiz böylesi bir zamanda gözaltına alınıyor. Ne zamandan beri İslam ve Zeytune ülkesindeki özgür kadınlar gözaltına alınıyor ve aşağılanıyor?
Dayatmacı laik rejim, adeta Tunuslu kadınlara “Erkeklerle çatıştığınızda ve onlarla rekabet ettiğinizde ancak siyasi yetkilere sahipsiniz. İfade, düşünme, yönetme ve özgürlük haklarınız var. Tunuslu kadınların siyasi faaliyetlerinin sınırı budur!” demek istiyor. Kadınlar, ümmete duydukları kaygılarını ailelerinin, çocuklarının ve kapitalist sistemde yaşadıkları sıkıntılarının üstünde gördüklerinde ise laik sisteme göre bu, büyük bir günahtır, aşılması doğru olmayan bir sınırdır.
Utanç verici ve rezil bir şekilde “Mecbur kaldık, biz de istemiyoruz.” diyen sömürgeci araçlara gerçekten acıyoruz. Onlara, küfür ve cehaletlerine rağmen sahip oldukları haysiyet nedeniyle Peygamber SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in evine baskın düzenlemekten kaçınan ve “Allah’a yemin olsun ki, Araplar arasında saygınlıkları ihlal ettiğimizden bahsedilmesi bizim içim bir hakarettir.” diyen Kureyşli kafirleri hatırlatıyoruz. Yine onlara Allah Subhânehu ve Teâlâ’nın şu sözlerini de hatırlatıyoruz:
وَالْمُؤْمِنُونَ وَالْمُؤْمِنَاتُ بَعْضُهُمْ أَوْلِيَاءُ بَعْضٍ يَأْمُرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَوْنَ عَنِ الْمُنْكَرِ وَيُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَيُطِيعُونَ اللهَ وَرَسُولَهُ أُولَئِكَ سَيَرْحَمُهُمُ اللهُ إِنَّ اللهَ عَزِيزٌ حَكِيمٌ “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar. Namazı dosdoğru kılar, zekâtı verirler. Allah’a ve Rasûlüne itaat ederler. İşte bunlara Allah merhamet edecektir. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” [Tevbe 71] Ayrıca onlara, Peygamberimiz Muhammed’in SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözlerinden dolayı ümmeti desteklemenin farz olduğunu hatırlatmaya da devam edeceğiz:
مَا مِنْ امْرِئٍ يَخْذُلُ امْرَأً مُسْلِماً فِي مَوْضِعٍ تُنْتَهَكُ فِيهِ حُرْمَتُهُ وَيُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ إِلَّا خَذَلَهُ اللهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ فِيهِ نُصْرَتَهُ، وَمَا مِنْ امْرِئٍ يَنْصُرُ مُسْلِماً فِي مَوْضِعٍ يُنْتَقَصُ فِيهِ مِنْ عِرْضِهِ وَيُنْتَهَكُ فِيهِ مِنْ حُرْمَتِهِ إِلَّا نَصَرَهُ اللهُ فِي مَوْطِنٍ يُحِبُّ نُصْرَتَهُ “Her kim bir Müslümanın saygınlığının kaybolacağı, onurunun zayıflayacağı bir yerde yardımsız bırakırsa, Allah da onu kendisine yardım edilmesini arzu ettiği yerde yalnız bırakır. Kim de bir Müslümana onurunun zayıflayacağı ve saygınlığının yitirileceği bir yerde yardım ederse, Allah da ona kendisine yardım edilmesini arzu ettiği bir yerde yardım eder.” |