وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُّتَعَمِّداً فَجَزَآؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِداً فِيهَا وَغَضِبَ اللّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظِيماً “Her kim bir mü‘mini kasden öldürürse cezâsı, içerisinde ebediyen kalacağı Cehennem’dir. Allah ona ğazâb etmiş, onu lânetlemiş ve onun için azîm bir azâb hazırlamıştır.” [en-Nisâ 93]
19.10.2007 Cumâ günü el-Basra şehrine [5 mil mesafesi olan] el-Muakkal bölgesindeki evinin önünde kendisinin de katıldığı bir futbol maçı sırasında silahlı çetelerden biri tarafından kaçırıldı ve 20.10.2007 Cumartesi günü, vücudunda işkence izleri ve kurşun yaraları olduğu bir halde Adlî Tıp Kurumu’nda ölü olarak bulundu.
Ey Irak’taki Müslümanlar!
İngiliz işgâl kuvvetleri, el-Basra’dan çekildikten sonra arkalarında, her an patlamaya hazır bir barut fıçısı bıraktılar. Zîra silahlı çeteler, gece-gündüz sokaklarda cirit atmakta, bunlara mâni olacak herhangi bir kimse bulunmamakta ve bu çetelerin birçok gerekçeler öne sürerek masum insanların kanlarına girmeleri artık olağan bir durum haline getirilmektedir. Kaldı ki bu tür olaylar sonucu insanların canı yandığı, öfkeyle doldukları ve aleyhte protesto gösterileri yaptıkları halde, kimse çıkıp da onlara el uzatmamaktadır. Zîra otoritenin başına üşüşen partiler, “ganimet” paylaşımı derdine düşmüşlerdir ve Irak âdeta, bu kuvvetli ve silahlı zorbalara engel olacak kimselerden mahrum bir halde helâk olmaktadır!
Ey Müslümanlar!
Yeryüzünün dört bir köşesine yayılmış Müslümanların başına gelen her musîbetin başlıca müsebbibi; insanların kendilerini İslâm esâsına binâen gözetecek bir riâyetten mahrum olmalarıdır. Bunun içindir ki insanların işlerini İslâm Ahkâmı ile gözetecek bir riâyetin gölgesi bulunmadıkça, ne Müslümanların musîbetleri dinecektir, ne de adâlet ile nîmetleneceklerdir. Elâ! İşte bu riâyet; Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in haber verdiği Müslümanların Halîfesidir:
إنّمَا الاِمَامُ جُنّةٌ يُقَاتَلُ مِنْ وَرَائِهِ وَيُتّقَى بِهِ “İmâm [Halîfe] ancak bir kalkandır. Onun arkasında savaşılır ve onunla korunulur.”
Sıkıntılarımızı gider, Ey Rabbimiz! İslâm’ı ve ehlini azîz kılacak, Küfrü ve ehlini zelîl kılacak âdil bir Halîfe ile bize Rahmet kapılarını aç, Ey Rabbimiz! Rabbimizi râzı eden sözden başkası söylemiyoruz:
إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
“Muhakkak ki biz Allah’a aidiz ve mutlaka O’na döneceğiz.” [el-Bakara 156]
|