Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Hilafete Karşı Olanlar AB ve Şangay Beşlisi Arasında Köşe Kapmaca mı Oynuyorlar

Temmuz 2012’deki Rusya ziyareti sonrasında bir televizyon programına katılan Başbakan Erdoğan, gerçekleştirdiği Rusya ziyaretine atıfta bulunarak, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e “Hadi gelin bizi Şangay Beşlisi’ne dâhil edin, biz de AB’yi gözden geçirelim” dediğini söylemişti. Geçtiğimiz günlerde yine aynı televizyon kanalında kendisine sorulan bir soru üzerine Putin’e tekrardan “Alın bizi Şangay Beşlisi içine biz de AB’ye “Allah’a ısmarladık” diyelim, ayrılalım oradan. Bu kadar oyalamanın ne anlamı var?” dediğini ifade etti. Başbakan’ın bu sözleri her ne kadar hakikatten uzak olup Avrupa Birliğine mesaj vermek için de olsa, ülke içerisinde yeni bir gündem oluşturdu. Hatta bu konuda ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Victoria Nuland: “Açıkçası, Türkiye’nin aynı zamanda bir NATO üyesi olduğu göz önüne alındığında, bu ilginç olur” derken, NATO Genel Sekreteri Rasmussen ise “NATO açısından bir çelişki yok” dedi. Yani Avrupa ve Amerika bu çıkışı çok ciddiye almadığını bu açıklamalarla göstermiş oldu.

Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti, Lozan Antlaşmasının ardından Hilafeti ilga etmiş ve ardından yönünü tamamen Batı‘ya çevirmiştir. O günden sonra çağdaşlığı, izzeti, gücü Batı‘nın yanında aramış ve yıllardır Batı‘nın kendisiyle, kedinin fare ile oynadığı gibi oynamasına izin vermiştir. Kurulan bütün Cumhuriyet hükümetleri, kendilerine hedef olarak gösterilen Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda adeta birbirleriyle yarışmışlardır. AKP hükümeti ise bu konuda daha fazla hırs göstermiş ve seleflerinin yapmadığı adımlar atarak Avrupa Birliği Bakanlığı dahi kurmuş ve yaklaşık elli yıl aradan sonra sırf AB üyelik süreci başlattığı için Başbakan Erdoğan “Avrupa Fatihi” olarak gösterilmiştir. Batı sarhoşu olan bu yöneticiler, AB’nin bir Hıristiyan Birliği olduğunu ve Türkiye’nin de bu birliğe asla alınmayacağını bilmelerine rağmen, bu platonik sevdadan vazgeçememişlerdir. Çünkü bu yöneticiler kendilerini güçsüz hissetmekte ve güçlü olmanın tek yolunu, kendilerini güçsüz bırakan kâfirlerin yanında sanmaktadırlar.

Şimdi kendince yeni bir alternatif bulan Başbakan Erdoğan, bu yeni açıklamasıyla Şangay Beşlisini AB’ye alternatif olarak göstermiş ve yıllardır Avrupa ülkelerine yapılan yakarışın bir benzerini de Rusya’ya yaptığını açıkça ifade etmiştir. Hâlbuki bu, yağmurdan kaçarken doluya tutulmak gibidir. Zira başını Rusya ve Çin’in çektiği Şangay Beşlisi’nin üyeleri, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlıkta Avrupalılardan geri kalmamaktadırlar. Yaptığı her konuşmasında şanlı ecdadını överek örnek aldığını söyleyen Başbakan, acaba ecdadının Müslümanlara zulmeden kâfirlerin karşısında olduğunu bilmediği için mi bugün Müslümanlara zulmedenlerin yanında, hatta birlikteliklerinde olmanın gafleti içerisindedir.

Bugün Suriye’de Müslüman kanı akıtan Esed’in en büyük destekçilerinden olan, Çeçenistan’da ve Afganistan’da on binlerce Müslümanı katleden bu dinsiz Rusya değil midir? Doğu Türkistan’da kardeşlerimize âdeta soykırımın yapan, ibadetlerini dahi yerine getirmelerini engelleyen bu komünist Çin değil midir? Kendi ülkesinde on sekiz yaş altındakilerin namaz kılmalarını yasaklayan, camilerdeki kameralar ile mü‘min avına çıkan bu zorba Tacikistan değil midir? Kamusal alanda namaz kılmayı yasaklayan bu mücrim Kazakistan değil midir? Müslümanlara akıl almaz işkencelerin yapıldığı, cezaevlerinin ölüm kamplarına döndürüldüğü ve Rabbimize tuğyanda sınır tanımayan Kerimov’un diktatörlüğü bu Özbekistan değil midir? O halde ellerine Müslüman kanı bulaşmış olan bu dinsiz, zalim diktatörler ile aynı birliktelik de olmayı arzulamak, aynı zamanda Müslümanlara ihanet değil midir? Sizler ister Batılı, ister Doğulu olsun, bütün kâfirlerin Müslümanlara karşı planlarını gördüğünüz ve işittiğiniz halde nasıl olurda onlarla aynı safta yer almak için bu kadar çaba sarf edersiniz? Artık yönünüzü kâfir Avrupa’ya yâda kâfir Rusya’dan çevirerek Hakka döndürmenizin vakti gelmedi mi?

الَّذِينَ يَتَّخِذُونَ الْكَافِرِينَ أَوْلِيَاء مِن دُونِ الْمُؤْمِنِينَ أَيَبْتَغُونَ عِندَهُمُ الْعِزَّةَ فَإِنَّ العِزَّةَ لِلّهِ جَمِيعًا “Mü‘minleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet mi arıyorlar? Bilsinler ki izzetin tamamı Allah’a aittir.” [Nîsa 139]

Gerçek güç ve izzet, ne Amerika’da, ne dağılmaya yüz tutmuş AB’nde, nede esamesi okunmayan Şangay Beşlisindedir. Yeryüzünün yakın tarihteki en büyük gücü Raşidi Hilafet Devleti olacak ve Müslümanlar yeniden zalimleri korkutan güçlerine onun sayesinde kavuşacaklardır. İşte bütün Müslümanların için tek doğru alternatif budur. Hilafet için çalışan Müslümanlara cephe alıp izzeti kâfirlerin yanında arayanlarsa, şüphesiz ki çok yakında izzetin kimin yanında olduğunu anlayacaklardır.

H. 21 Rabi’ul Evvel 1434

 

Hizb-ut Tahrir

02.02.2013
 

Türkiye Vilayeti

 


...:-
  • Ramazan Bitti, Bayram Geldi, İslam Ümmeti Hala Sıkıntılarla Boğuşuyor, Trajediler Her Taraftan Sarmış Durumda!

  • “Ramazan ayı, ki onda Kuran, insanlara yol gösterici ve doğruyu yanlıştan ayırıcı belgeler olarak indirildi.” [Bakara 185]

  • Mübarek Ramazan Ayının Başlangıcı ve Bitişi, Sadece ve Sadece Hilalin Görülmesine Göre Belirlenir

  • Lübnan’ın Derinliklerine Düzenlenen Saldırılar! Siyasi Otorite ve Kurumları Görevleri Karşısında Nerede? Direniş Ekseninin Stratejik Sabrı Daha Tükenmedi mi?

  • Ey Müslümanlar! Sırada Ne Var? Gazze’de Yaşananlardan Sonra Daha Neyi Bekliyorsunuz? Artık Harekete Geçmenizin ve Rabbinizin Raşidi Hilafeti Kurma Farzına Yanıt Vermenizin Zamanı Gelmedi mi?

  •