وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِناً مُّتَعَمِّداً فَجَزَآؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِداً فِيهَا وَغَضِبَ اللّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَاباً عَظِيماً “Her kim bir mü‘mini kasden öldürürse cezâsı, içerisinde ebediyen kalacağı Cehennem’dir. Allah ona ğazâb etmiş, onu lânetlemiş ve onun için azîm bir azâb hazırlamıştır.” [en-Nisâ 93]
Onun eceli, H. 1428 Zilhicce ayının başında doldu ve geçen asrın ellilerinde Hizb-ut Tahrir’in Irak’ta tesis edildiği ilk günlerden beri davetin taşımasında geçirdiği ömrünün yetmişinci yılının sonralarında idi. Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî ile aynı dönemde yaşamış ve Irak’ta geçirdiği dönem boyunca Şeyh AbdulKadîm Zellûm’a arkadaşlık etmiştir. Allah onların hepsini en geniş rahmeti ile kuşatsın.
H. 1428 Zilhicce ayının başında eceli tamamlandı. Kendisi, geçen asrın 50’li yıllarında Hizb-ut Tahrir’in Irak’ta tesis edildiği ilk günlerden itibaren dâveti taşımakla geçirdiği ömrünün yetmişinci yılının sonlarında idi. Şeyh Takiyyuddîn en-Nebhânî ile aynı dönemi yaşamış, Irak’ta bulunduğu sıralarda Şeyh AbdulKadîm Zellum’a eşlik etmişti. Allah Subhânehu, hepsini en geniş rahmeti ile kuşatsın.
Şeyh [Rahimehullahu Te’alâ] bilhassa eski nizâm zamanında, zâlimlerin zulmüne cesurca meydan okuyan bir mü‘mindi. Bağdâd mescidlerinde hutbe verirken Allah için hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan hakkı söylerdi. Eşine ender rastlanan tavırların adamıydı. Nitekim Şeyh Sa’dûn’u [Rahimehullahu Te’alâ] tanıyanlar, Baas rejiminin seçimlere çağrıda bulunduğu günlerde Rasulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in minberine çıkıp seçimlere katılmanın haramlığını nasıl korkusuzca beyân ettiğini unutmazlar. Yaklaşık bir yıl önce, biricik evlâdı Ahmed, fırkacı fitne olaylarında şehid düşünce, hayatının son yıllarında yakalandığı ağır hastalığına rağmen, sevâbını Allah’tan umarak acısına sabrederdi.
Allah, şeyhimize rahmet etsin ve onu, Nebîler, Sıddîkler, Şehidler ve Sâlihler ile birlikte geniş Cennetlerine yerleştirsin, işte onlar ne güzel arkadaştırlar.
إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
“Muhakkak ki biz Allah’a aidiz ve mutlaka O’na döneceğiz.” [el-Bakara 156]
|