Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Soru-Cevap

Soru.: Amerikan Savunma Bakanı, 16-17.09.2012’de Japonya’yı ziyareti sırasında şöyle bir açıklamada bulunmuştur: “Çin ile Japonya arasında süren adalar konusundaki bu çatışma, genişleyebilir.” [AFP / 17.09.2012] Ve şöyle demiştir: “Ben endişeliyim. Çünkü bu ülkelerin tartışmalı adalar konusunda birbirleriyle provokasyonlara girmeleri halinde bu, bir taraftan yanlış karar alma olasılığını artırabileceği gibi diğer taraftan da çatışmayla sonuçlanacak şiddete yol açabilir.” [Aynı kaynak] Bu ise Japonya’nın, 11.09.2012’de Doğu Çin Denizi Takımadası‘ndaki bir Japon ailesinden mülkiyeti olduğunu iddia edip Senkaku olarak adlandırdığı üç adayı satın aldığını açıklamasının akabinde gerçekleşmiştir. Buda Japonya ile Diaoyu olarak adlandırdığı adanın mülkiyetinin kendisine ait olduğunu iddia eden Çin arasında bir gerginlik oluşturmuştur. Bunun üzerine Çin, bu adaya doğru iki savaş gemisi göndermiştir…

Soru şudur: Japonya, neden bu durumda böylesi bir adım atmıştır? Bu çatışmada Amerika’nın bir rolü var mıdır? Bu durum, bu iki ülke arasında bir savaşın patlak vermesine neden olabilir mi yoksa bu, sakinleşecek olan bir fırtına mıdır?

Cevap: Bu soruya açıklık getirmek için aşağıdaki hususlar gözden geçirilmelidir:

1-Çin, bu üç adanın, 1894-1895 yılları arasında her iki arasından dönen savaşta egemen olduğu kendi mülkiyetindeki beş adaların aslından olduğunu iddia etmektedir. Amerikalılar ise bu adalara, İkinci Dünya Savaşı‘nda Çinlilerin hezimete uğramalarının ardından egemen olmuşlardır. Zira bu adaların idaresini, bu savaşta işgal ettikleri Japonya-Okinawa Adası takip etmiş ve burada büyük bir Amerikan üssü kurmuşlardır. Ancak onlar bu adayı, 1972 yılında 19. asrın doksanlarından bu yana mülkiyetine sahip olan bir diğer Japon alisinden satın alan bir Japon ailesine teslim etmek yoluyla Japonlara teslim etmişledir. Nitekim deniz sularıyla çevrili kayalardan ibaret olan ıssız takımadalarındaki bu adanın alanı yaklaşık 6 km2’ye ulaşmaktadır. Ancak burası, Doğu Çin Denizi’nde stratejik bir öneme sahiptir. Zira o, deniz nakliyat koridorlarına yakın olmasının yanı sıra onun suları balık servetiyle doludur. Ayrıca adada, büyük oranda petrol ve doğalgaz rezervlerinin olabileceğine dair raporlarda bulunmaktadır.

2-Amerika, Japonya’ya 29.06.2013’de Osprey tipi “12” uçağın Japonya-Okinawa’daki Futenna Amerikan üssüne konuşlanmasını ve bu uçakların konuşlanmasının da bu ayın sonunda tamamlanmasını istediği şeklinde resmî bir bildirimde bulunmuştur. [Masress almashhad / 01.07.2012] Nitekim Amerikan kuvvetleri, bu uçaklardan birinin 21.09.2012’de uçuşa geçeceğini açıklamıştır. [Haber CN Dünya / 20.09.2012] Tüm bunlar ise Japonların Amerikan varlığına dönük protestolarına şahit olunduğu bir atmosferde gerçekleşmiştir. Zira bu varlık, Amerikalıların ülkelerinden gitmelerini talep etmeleri de dahil Japonlar tarafından bir memnuniyetsizlik olarak görülür hale gelmiştir. Çünkü burada, 1960 yılında Amerikan işgali altındaki Japonya hükümeti ile yapılan ikili güvenlik anlaşması gereği 47 bin amerikan askeri bulunmaktadır. Dolayısıyla Amerika’nın başvurduğu bu üslup işgalin şeklini değiştirmek ve ülkedeki nüfuzunu devam ettirmek içindir. Aynen resmen Amerikan işgali altındaki Malikî hükümetiyle 2008 yılında Amerikan Güvenlik Anlaşması‘nı imzaladığında Irak’ta yapmış olduğu gibi. Hala devam eden Amerikan işgali altındaki Afganistan hükümetiyle aylar önce imzalanan Amerikan Stratejik Güvenlik Anlaşması da aynı şekildedir.

Japonların, aslında Amerika’nın ülkelerindeki varlığına dönük memnuniyetsizliklerinin olduğu böylesi bir atmosferde Amerika, uçakların konuşlanacağını açıklamıştır! Doğal olarak bu açıklama, Japon karşıtlığını artıracaktır… Nitekim Amerika, Çin ile birlikte bir provokasyon atmosferi oluşturmak ve Çin ile savaşın yakın olduğunu göstermekle Japonların uçakların konuşlanmasını kabul edeceklerini ve Amerika’nın Çin’e karşı Japonya’nın yanında yer alması babından Japonların Amerikan varlığına karşı olan protestolarını hafifleteceğini görmüştür! Nitekim buda olmuştur. Zira Japon hükümetiyle olan ittifakın Amerikan politikasıyla olan ilişkisi, ada sorununu kışkırtan sıkı bir ilişki olup Japonya’nın bu hususta Çin ile farklı olmasına rağmen Çin’in provoke olmasına ve onunla bir savaş ortaya çıkabilir şeklinde saptırıcı bir atmosferin oluşmasına yol açacaktır ki buda Çin karşısında onlara bir yardım olması itibarıyla Japonların ülkelerinde Amerikan varlığına dönük Japon karşıtlığını sakinleştirecektir.

3-Bundan dolayı uçakların konuşlandırılmasının açıklanmasının ardından şu anki ada meselesinin kışkırtılması, Çinlileri provoke etmeye dönük Amerikan planıyla ilgili Japon hükümeti tarafından atılan kasıtlı bir adımdır ki böylece Japonya ile Çin arasında bir gerginlik ortaya çıksın, Japonlar Çin’i korkutsun ve onlar da Amerika’nın bölgelerinde uyguladığı planına teslim olsunlar. Bunun için Amerikan yetkililerinin açıklamaları, yakın çatışmaya yada onun öncüllerinin yakın olduğuna işaret eder şekilde olmuştur! Nitekim Amerikan Savunma Bakanı, 16-17.09.2012’de Japonya’yı ziyareti sırasında şöyle demiştir: “Bu çatışma genişleyebilir.” [AFP / 17.09.2012] Ve şöyle demiştir: “Ben endişeliyim. Çünkü bu ülkelerin tartışmalı adalar konusunda birbirleriyle provokasyonlara girmeleri halinde bu, bir taraftan yanlış karar alma olasılığını artırabileceği gibi diğer taraftan da çatışmayla sonuçlanacak bir şiddete yol açabilir.” [Aynı kaynak] Ayrıca “her iki tarafı, sakinliğe ve kendilerini kontrol etmeye” çağırmıştır. Dolayısıyla Amerikan Savunma Bakanı, meseleyi iki ülke arasında sanki bir savaş meydana gelecekmiş gibi tasvir etmektedir ki buda Amerika’nın hedeflerine hizmet etmektedir. Nitekim Amerika’nın Japonya’nın yanında yer almaya hazır olduğunu göstermek için ülkesiyle Japonya arasındaki güvenlik anlaşmalarını da hatırlatarak şöyle demiştir: “Bizler, anlaşmalarla ilgili taahhütlerimize saygı duyarız. Bu ise uzun zamandan bu yana var olup asla değişmeyecektir.” [Yukarıdaki kaynak] İşte tüm bunların hepsi, Amerikan Savunma Bakanı‘nın, 16.09.2012’de Fransız Haber Ajansı‘nın bahsettiği üzere Güney Ada sakinlerinin şiddetli muhalefetinin ortasında Osprey tipi “12” uçağın Japonya-Okinawa’daki Futenna Amerikan üssüne konuşlanmasına dönük Amerika’nın planına dair Japon hükümetiyle olan görüşmelere odaklandığı bir zamanda yükselmiştir.

4-Çin’in tepkisi ise duygusal olmuştur. Zira Japonya’nın, Japon devletinin resmen egemen olmadığı bu adaya yönelik adımını protesto etmek için şehirlerinin sokaklarında dolaşan kalabalık gösterilere izin vermiştir. Ancak o, Japon devletinin bir mülkü olması amacıyla bunlardan üçünü bir Japon ailesinden satın aldığını ilan ettiğinde bu adalardaki egemenlik resmen Japon devletine ait olur hale gelmiştir. Buda adaları sanki yeniden Japonya’ya verdiler olarak kabul edilmektedir. Dolayısıyla bu durum, Çin’i provoke etmiş ve Doğu Çin Denizi’ndeki bölge sularını koruyan bazı gemilerini bu adalara doğru harekete geçirmiştir. Nitekim Çin Başbakanı Wen Jiabao, Çinlilerin duygularının etkilenip heyecanlandığını açıklayarak şöyle demiştir: “Çinlilerin aşağılanma dönemi, artık geride kalmıştır.” [AFP / 17.09.2012] Dolayısıyla Çinliler, ister bu 19. yüzyılın doksanlarında aralarında patlak veren savaşta olsun isterse Japonya’nın İkinci Dünya Savaşı‘nda Amerika karşısında hezimete uğramasına ve Çin’den çıkıp burasını Amerikalılara terk etmesine kadar devam eden 20. yüzyılın otuzlarında Çin’i doğrudan işgali altına aldığında olsun Japonlar tarafından kendilerine isabet eden aşağılanmayı unutmamışlardır. Dolayısıyla Japonlar karşısında Çinlilere isabet eden hezimet ve aşağılanma düğümü, hala etkin bir faktör olarak devam etmektedir. Dolayısıyla da Çinlilerin bu gibi hususta kışkırtılması gerçekten çok kolaydır.

5-Hakeza Amerika, bir taşla iki kuş vurmuş olup buda Japonya’yı adaları talep etmeye itmek içindir… Dolayısıyla bir taraftan Japonya mevcut Amerikan varlığına ihtiyaç duymaya devam etsin diye Çin ile Japonya arasında gergin bir atmosfer oluştururken diğer taraftan da Amerika, Çin’i sürekli olarak gergin bölgesel sorunlarla meşgul etmek istemektedir. Buda Çin’in, küresel devlet politikasına yönelik her türlü arzusunu kesmek ve sadece kendi bölgesinin sınırlarında kalmasını sağlamak içindir. Yani Amerika, Çin’i çevrelemenin ve nüfuzunu azaltmanın yanı sıra özellikle Amerika’ya karşı olmak üzere Çin’in küresel konuma ulaşmak amacıyla bölgesel konumunu güçlendirmeye dönük ortaya koymuş olduğu planlarını sınırlandırmak için ortaya atmış olduğu planlarını devam ettirmektedir. Hakeza Amerika’nın, Çin’e yönelik bölgesel mıntıkadaki planları, bu hedefi gerçekleştirmek içindir. Zaten daha önce de Amerika, yeni stratejisi kapsamında Asya-Pasifik’teki varlığını güçlendirmeye dönük planlarını açıklamıştır. Nitekim Savunma Bakanı Leon Panetta, 01.06.2012’deki beyanatında, altı uçak gemisinin gönderilmesi ve önümüzdeki 2020 yılına kadar savaş gemilerinden %60’nın bu bölgeye transfer edilmesiyle ilgili olarak ülkesinin Asya-Pasifik bölgesindeki bu stratejisini açıklamıştır. Dolayısıyla Amerika, Çin karşıtı bütün çatışmaları körüklemeye çalışmaktadır: Mesela, Japonya ile meydana geldiği üzere Doğu Çin Denizi bölgesinde olduğu gibi. Aynı şekilde Çin ile Filipinlerin arasında adalar ve balıkçılık üzerinde bir gerginliğin olduğu Güney Çin Denizi’nde olduğu gibi. Yine aynı şekilde Çin ile Vietnam arasında adalara dair bir ihtilafın olması gibi. Zira Çinliler, 1988 yılında gelerek Vietnamlıları buradan kovmuşlardır. İşte tüm bunlar, Çin’in bu her iki bölgeyle meşgul olmaya devam etmesi içindir!

Ayrıca Amerika, Kuzey Kore hariç bu iki bölgedeki ülkelerin arkasında durmakta ve bunları da Çin’e karşı kışkırtmaktadır ki böylece Çin, söylediğimiz gibi kendi bölgesinde meşgul olmaya devam etsin ve bunun ötesine de geçmesin. Özellikle de Amerika, Doğu Çin Denizi’ndeki Güney Kore, Amerikan üssünün bulunduğu Güney Çin Denizi’ndeki Filipinler, Amerikan politikasına bağlı Endonezya ve sonra Japonya’nın Amerikan astronomisindeki seyri gibi bu ülkelerden birçoğu üzerinde tam bir egemenlik sağlamışken.

6-Böylesi bir vakitte adalar meselesinin kışkırtılması mevzusunda Amerika’nın rolü işte budur. Bu provokasyonun Çin ile Japonya arasında adalar çerçevesinde bir savaş patlak vermesine kadar ulaşmasına gelince; bunun, en azından yakın gelecekte olma ihtimali yoktur. Zira orada çok büyük adalar vardır ve bunların en önemli olanlarından biri de daha önceki simgesiyle Tayvan Adası‘dır. Dolayısıyla Çin, Amerika’nın barışı tekrar geri getirmek için çalışmak üzere kendisiyle ittifak ettiğini bile bile böyle bir savaşı tutuşturmayacaktır. Sonra orada kendileri için kapatılamayacak bir kapı aralamak amacıyla bir savaşa girmeksizin Filipinler ile birlikte Vietnam ve diğerleri de Güney Çin Denizi’ndeki adalar üzerinde çatışmaktadırlar! Dolayısıyla Çin, bu adalar için Japonlarla olan büyük çıkarlarını feda etmeyecektir. Zira ikisi arasındaki ticaret hacmi bir yılda yaklaşık 300 milyar dolara ulaşmıştır. Nitekim Çin’de faaliyet gösteren Japon şirketleri, 20 milyon küsur Çinli işçi çalıştırmaktadırlar. Ayrıca Çin, Japon teknolojisi ve uzmanlığından faydalanmaya çalışmaktadır. Bu nedenle bu adalar için Japonya ile bir savaş tutuşturması Çin’in çıkarına değildir. Nitekim Çin Savunma Bakanı Liang Gwaungla, 18.09.2012’de Amerikan Savunma Bakanı ile olan görüşmesinde gazetecilerin şayet Pekin kuvvete başvurma niyetinde olursa şeklindeki sorusuna cevap olarak bir açıklamada bulunmuş ve şöyle demiştir: “Biz hala barışçıl ve anlaşmalı  bir çözümü ümit ediyoruz.” [AFP / 18.09.2012] Buda Çin’in, bu adalar için Japonya ile bir savaş tutuşturmasının olası olmadığını göstermektedir.

7-Çin, şayet kendi bölgesinin meseleleriyle meşgul olmaya devam ederse o zaman Amerika, Çin’i küresel politikadan uzaklaştırmayı başarmış olacaktır. Ancak Çin’in, küresel çapta Amerikan politikasını etkin bir şekilde tehdit ettiği ve Amerika’nın çıkarlarını tehdit eden sorunlar oluşturduğu doğrudur. Yani Çin, dünyanın her bölgesinde Amerikan politikasını etkin bir şekilde tehdit edecek ve ardından da özellikle Doğu ve Güney Çin Denizi bölgeleri olmak üzere Çin’in bölgesel alanlarındaki etkisini kolaylaştıracak bir politika uygulamaktadır.

Ancak Çin politikasında algılanan manzara, hala onun kendi çıkarına olmadığı halde etkili bir şekilde dünya politikasına müdahalede bulunduğu ve şayet Çin’in Amerika’yı kendi bölgesine dönük rahatsızlıkları hafifletmeye mecbur bırakmak amacıyla Amerika için sorunlar oluşturmakla ilgili küresel politik arzuları olmamış olsaydı bölgesel bir egemenliğe güç yetiremeyeceğinin ve böylesi bir politikayı üretemeyeceğinin farkında olmaksızın… sadece kendi bölgesel mıntıkasına önem verdiği şeklinde bir yanılgının olduğudur. Dolayısıyla o, yerinde saymaya ve Amerika da onun için bir biri ardına bölgesel gerginlik oluşturmaya devam edecektir.

Tüm bunlara rağmen belki tarih yada bir kısmı tekerrür edecektir! Dolayısıyla Allah’ın izniyle Hilafet kurulacak ve onun, Batı ile Amerika’yı İslam bölgesinden kovma noktasındaki “askerî eylemlerinden önce” uluslar arası siyasetteki eylemleri, Amerikan nüfuzunu Çin’in çevresinden kovma noktasında Çin’e yol gösterecek bir model olacaktır. Dolayısıyla Hilafet’in siyasî eylemleri, Çin için dolaylı olarak bir güven oluşturacaktır. Aynen geçmişte Hilafet’in, Çin için doğrudan bir güven oluşturduğu gibi. Nitekim Çinli İslamî kaynaklar, Çin devletinin M. 756 yılında ülkeyi saran rahatsızlıkların ve kaosun bastırılması hususunda Abbasî Halifesi Ebi Cafer el-Mensur’dan yardım istediğinden ve Halife’nin de 4 bin Müslüman asker göndererek oradaki durumu stabilize ettiklerinden, ülke halkı için bir güven oluşturduklarından, Çinlilerin ise Müslüman askerlerin ahlakı ile güzel davranış ve eylemlerine hayran kaldıklarından ve Müslümanlardan yanlarında kalmalarını talep ettiklerinden bahsetmişlerdir. Nitekim Müslüman askerler de orada kalarak davet taşımanın keyfini çıkarmışlar ve Çin halkının arasına İslam’ı, hidayeti ve nuru yaymışlardır. Ancak bugün onların torunları olan Türkmen Müslümanları, şuan Çinlilerden güzel bir tepki almak yerine onların zulümlerine maruz kalmaktadırlar!! O halde Çin, bu meselenin farkına varıp bu güzelliği inkar etmeksizin Türkistan işgaline son verecek midir?!

H. 04 Zilkade 1433

   
20.09.2012
   



...:-

Soru-Cevap