Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Soru-Cevap

Soru: Güney Kore “Yonhap” Haber Ajansı 21.04.2013 günü, Güney Kore Genel Kurmay Başkanı General Jung Seung-Jo ile Amerikalı meslektaşı General Martin Dempsey’den her birinin, Kuzey Kore’nin tehditlerine devam etmesinin vahim sonuçlara neden olacağı uyarısında bulunduklarını bildirmiştir. Yine aynı gün söz konusu ajans, bu iki hükümetin üst düzey kaynaklarının Güney Kore ordusunun, “scud” füzeleri taşıyan iki mobil füze fırlatma rampasının Kuzey Kore’nin Doğusuna konuşlandığını gözlemlediğini açıkladıklarını bildirmiştir. Kuzey Kore, orta menzilli “Musudan” özel füze rampası da dahil 7 mobil füze fırlatma rampalarını Doğu kıyısına konuşlandırmakla birlikte bölgedeki füze sayısını 9 füzeye ulaştıracak şekilde iki ek rampa daha konuşlandırmıştır…

Bunun öncesinde de Reuters 18.04.2013 günü, Kuzey Kore’nin, diyalog kurmayı istemeleri halinde Amerika’nın nükleer ve füze denemelerinin Kore Yarımadası‘na hakim olan savaş sözünün haftalar içerisinde sona ereceğinin muhtemel göstergesi olabileceği nedeniyle kendisine dayatmış olduğu yaptırımların iptal edilmesi de dahil Amerika ile Güney Kore’ye bir dizi şartlar sunduğunu nakletmişti.

Ayrıca ülkedeki üst düzey askerî bir varlık olan Kuzey Kore Ulusal Savunma Komisyonu’nun, içerisinde Kore Yarımadası‘nı, Amerika’nın Pyongyang’un Washington’u bölgeye ittiğini söylediği nükleer silahlarını çektiği zaman başlayacak olan nükleer silahlardan hali bir bölge yapacağından bahsettiği bir beyan yayınladığını da eklemiştir…

Açıktır ki gerek sıcak savaş açıklamalarının gerekse diyalog açıklamalarının tırmandığı bir sırada işler hangi yöne doğru ilerlemektedir acaba? Sonra Rusya ve Çin’in tutumlarının gerçeği nedir? Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.

Cevap: Bu meselenin anlaşılması, sadece en son yapılan açıklamalara binaen değil ancak meselenin başlangıcının gözden geçirilmesiyle mümkündür. Zira bu krizler, önce gözden geçireceğimiz bunun ardından da son gelişmeler ile devletlerin tutumları üzerinde duracağımız birçok aşamalardan geçmiştir:

1-Bu krizler, daha dün doğmamıştır. Bilakis Kuzey Kore’nin gerçekleştirdiği her bir nükleer deneme sırasında tekrarlanan ve tırmanan bir durumdur. Nitekim 2006 yılındaki ilk denemede tırmandığı gibi aynı şekilde ilkinden daha büyük olan 2009 yılındaki ikinci deneme sırasında da tırmanmıştır. Hatta o vakit, yani 25.05.2009 yılında bunun, 1953 yılında Kuzey Kore ile Amerika arasında imzalanmış olan anlaşmayla bir bağlantısının olmadığı açıklanmıştır. Şuan ise 12.02.2013 günü başarılı üçüncü bir nükleer deneme gerçekleştirmiş ve aynı şekilde 30.03.2013 günü bu denemenin de bu anlaşmayla bir bağlantısı olmadığını, dahası bunun bir savaş durumunda olduğunu açıklamıştır. Nitekim füzelerini, Japonya ile Amerika’nın 1521 yılından beri kendisini işgal etmiş olan İspanya’nın Amerika karşısındaki yenilgisinin ardından 1898 yılından bu yana Pasifik’te egemen olduğu Guam Adası‘ndaki üsleri yönünde bulunan Doğu kıyılarına doğru kaydırmaya başlamıştır. Hatta Amerika, 1950 yılında sayıları 180 bin küsura ulaşan sakinlerinin bu topraklara ilhak olduğunu, onları kendi sakinlerinin bir parçası saydığını, burada içerisinde yaklaşık altı (6) bin askerin bulunduğu deniz ve hava askerî üsler kurduğunu açıklamıştır. Dolayısıyla burası, onun açısından önemlidir. Çünkü burası, Pasifik yönündeki toprakları için bir savunma hattı mesabesindedir.

2-Bu kez yeni olan şey, Amerika’nın Kuzey Kore’nin yakınlarında yapmış olduğu 19.02.2013 gününden başlayarak bu ayın sonuna, yani 30.04.2013 gününe kadar devam eden büyük manevralarla Kuzey Kore’yi kışkırtması olmuştur. Nitekim bunlar, Amerika’nın Güvenlik Konseyi’nde harekete geçirdiği yaptırımlarla çakışan ve Batı‘nın, özellikle de Amerika’nın 12.02.2013 günü Kuzey Kore’yi üçüncü bir deneme yapması için harekete geçirmesinin ardından 07.03.2013 günü Rusya ile Çin’in kabul ettiği eşi görülmemiş büyük manevralardır. Bu manevralar, Kuzey Kore’yi sıcağı sıcağına kışkırtmak için oluşturulmuş olup yapısı itibarıyla olağandışı manevralardır. Zira Amerika, Kuzey Kore ve diğerlerini korkutmak için bir güç gösterisi olarak bu manevraların içerisine B-52 ve aynı şekilde nükleer bombalar taşıyabilen B-2 gelişmiş askerî uçak türlerini, hayalet uçaklarını ve füze sistemi taşıyan savaş gemisini de girdirmiştir.

3-Yaptırımlar ve manevralar, Amerika’nın bölgede benimsediği karışıklık, aldatma, baskı ve tehdit üsluplarının devam etmesi içindir. Amerika’nın Kuzey Kore’ye karşı uyguladığı karışıklık ve aldatmaya gelince; Mesela Kuzey Kore, geçen yıl 29.02.2012’de nükleer programlarının askıya alınmasını kabul etmiş ve müfettişlerin geri dönmesine izin vermiştir. Bunun üzerine Amerika, Kuzey için 240 bin ton yardım göndermiştir. Dolayısıyla bu, lideri Kim Jong-İl’in ölümünden ve yönetime oğlu Kim Jong-Un’un gelmesinin ardından ilk test süreci olmuştur. Nitekim Amerika’nın yaptığı yardımları durdurmaya dönük atlatma ve aldatma sürecinde, Kuzey’in liderlerini bu yardımları kendi tekellerine almakla ve halkı bu yardımlardan mahrum bırakmakla tehdit etmiştir. Bunu ise yardım için yalvardıklarını ve yetkililerinin bu yardımları çaldıklarını açığa çıkarmak yoluyla Kuzey Kore’nin aşağılandığı bir süreçte gerçekleştirmiştir. Amerika’nın takip etmiş olduğu meydan okuma, baskı ve tehdit üsluplarına gelince; geçen yıl, 2020 yılına kadarki olası tehlikelere karşı deniz kuvvetlerinin %60’nı nakletmek yoluyla bu bölgedeki kuvvetinin güçlendirilmesiyle ilgili Asya/Pasifik’teki yeni bir stratejisini açıklamıştır.

Amerika’nın tüm bu üslupları, Amerika’nın Kuzey Kore riskini defetmek gerekçesiyle bölgedeki Çin ve Rusya’nın yakınlarında bulunan üslerini genişletmek için aldığı gerekçeleri mukabilinde sıcak davranışlar sergileyen Kuzey Kore’yi kışkırtmak içindir. Zira Amerika için önemli olan birinci derecede Çin olup bir sonraki derecede ise Rusya’dır… Yoksa Kuzey Kore değildir. Çünkü Amerikan varlığının Çin yakınlarına kadar genişlemesi, Çin’in, ondan daha hafif bir şekilde de Rusya’nın tepkisiyle karşılacaktır. Şayet Amerika için ortada, özellikle istismar edebileceği bir gerekçe olursa, askeri varlığını genişletebilecek, dahası gürültü patırtı olmaksızın füze kalkanı dikebilecektir.

4-Bu olanlara gelince; bu kışkırtmalar, Kuzey Kore’yi etkilemiş ve onu, Amerika ile komşusu Güney Kore ve Japonya’ya karşı sıcak tırmanışa itmiştir. Nitekim 09.03.2013 günü Kuzey Kore resmî ajansı, “Kore Yarımadası, ateşli-nükleer bir savaş eğilimindedir” şeklinde bir açıklama yayınladığında bölgesinde bir kez daha savaşın patlak vereceğine işaret etmiştir. Ayrıca bu ajans, 03.04.2013 günü Kuzey Kore ordusunun, “Amerika’nın tehditleri, daha küçük boyutlu, daha hafif ölçekli ve daha çok çeşitli olan nükleer silahları yok edeceğini ” söylediği şeklinde bir haber yayınlamıştır. Dolayısıyla o, yani ordu, “Amerika’nın, gelişmiş ve çeşitli nükleer silahları kullanma olasılığını içeren bir vurma eğilimini onayladığını elde etmiştir.” Zira kendisi ile Amerika arasında 1953 yılından bu yana imzalanmış olan anlaşmanın iptal edildiğini açıklamıştır.

Sonra Kuzey Kore, azami ölçüde tırmandırmaya çalışmakta ve Rusya, İngiltere ve benzerlerinden, ülkedeki Büyükelçiliklerini tahliye etmelerini talep ettiği gibi yabancılardan da olaylar tırmandığında Güney Kore’yi boşaltmalarını talep etmesinin yanı sıra orta menzilli füzelerini iki fırlatma rampalarına yerleştirmiş ve Japonya ile Pasifik’teki Amerikan üslerini tehdit eden bir adım attığını göstermek için de bu iki rampayı Doğu kıyısına gizlemiştir. Dolayısıyla o, Amerika’nın kendisine dayatmış olduğu manevralara ve yaptırımlara cevap vermektedir. Nitekim Güney şirketlerinin Kuzey işçilerini çalıştırdığı ve geçen yıl yaklaşık yarım milyar dolar gelirin elde edildiği Kaesong Sanayi Kompleksi’ndeki sanayi bölgesini kapatmıştır. Zira burası, Kuzeyi çevreleme operasyonu için Amerika’nın motivasyonuyla Güney Kore’nin Kuzeyde kurmuş olduğu bir bölgedir. Dolayısıyla iki Kore arasındaki sanayi bölgesi, 1998 yılında başlayan bir plana göre 2004 yılının sonlarında çalışmaya başlamış, buraya 123 Güney Kore şirketi dahil olmuş ve yaklaşık 54 bin Kuzey Koreli işçi çalıştırmıştır. Nitekim Kuzey Kore 02.04.2013 günü, Amerika ve Güzey Kore ile bu gerginliğin ardından uranyum zenginleştirme tesisi ve 5 megavatlık reaktör de dahil 2007 yılından beri durdurulmuş olan Yongbyon nükleer tesisindeki bütün işletmelerin yeniden onarılıp faaliyete geçeceğini açıklayarak Amerika ve dünyaya, ulaşmış olduğu duruma göre kendisinin nükleer bir devlet haline geldiğini ve elinde kendisini savunacak ve kendi dışındakileri tehdit edecek balistik füzelerin olduğunu kabul ettirmek istemektedir.

5-Bunun akabinde Amerika, Kuzey Kore’ye dönük bu ateşli açıklamaların sonucundaki bu sıcak gerginliği istismar etmiştir. Bu istismarı ise hedeflemiş olduğu şeyler için gerçekleştirmiştir ki bu da; Rusya veya Çin ile bir çatışma olmaksızın acilen bir füze kalkanı konuşlandırmaktır. Bu yüzden Amerika, bölgedeki varlığını genişletecek ve Kerry’nin 12.04.2013 günü Güney Kore’yi ziyareti sırasında söylediği gibi kendisi ile birlikte müttefiklerini savunuyormuş gibi gösterecek şekilde Amerika için gerekçeler oluşturmak amacıyla Kuzey Kore’yi ayartmaktadır.

Kuzey Kore’nin, sahip olduğu orta menzilli füzelerle Amerikan üslerini vuracağı şeklindeki tehditlerinin ardından New York Times’ın 04.04.2013 günkü yayınına göre Amerika, “orta menzilli füzelere karşı bu adada füze kalkanı kuracağını, aynı şekilde Pasifik sularına anti-balistik füze savaş gemileri konuşlandıracağını ve füze kalkanının 2015 yılında konuşlandırılmasının planlandığını” açıklamıştır. Ve gazete şöyle bir eklemede bulunmuştur: “Bir savunma sisteminin acil bir şekilde konuşlandırılması kararı, Washington’un Kuzey Kore’nin herhangi bir askerî eylem veya yeni bir füze denemesi yapmasını caydırmak için Kuzey Kore kışkırtmalarından sadece birkaç sonra atmış olduğu bir dizi adımlar çerçevesinde gelmiştir…” Yine şöyle bir eklemede bulunmuştur: “Guam’a bir füze savunma sisteminin konuşlanması, bu savaş gemilerinin Kuzey Kore kıyılarına en yakın yerlere konulmasını  açığa çıkaracaktır.” Bu da Çin’in yakınına konuşlanacağı anlamına gelmektedir. Dolayısıyla bu da Amerika’nın, bölgede füze kalkanı konuşlandırmayı hızlandırmak için Kuzey Kore’yi kışkırtmaktan faydalandığını ve bu hedefini gerçekleştirmek için de bu yolla Kuzey Kore’ye tuzak kurduğunu göstermektedir. Ayrıca Japonya, Kuzey Kore’n in füzelerine karşı başkentin kalbine patriot füzeleri dikeceğini ve Amerika’nın önemli üsleri bulunan Okinawa Adası‘na füze sistemi dikilmesine izin vereceğini açıklamıştır. Zaten Japonların, Amerikalıların oradan çıkmaları çağrısında bulundukları, şuan Amerikalıların Kuzey Kore’nin tehditleri bahanesiyle varlıklarını güçlendirdikleri ve hiç kimsenin de onlara itiraz etmediği bilinmektedir.

Filipinler de bu füze sisteminin dikilmesi için hazırlıklar yaptığını ve topraklarındaki Amerikan varlığını güçlendirdiğini açıklamakla birlikte Filipinlerdeki halkın istediği, ülkedeki Amerikan varlığının son bulmasıdır.

6-Amerika, Amerikan askerî varlığını genişletmek ve füze kalkanı konuşlandırmak için bir gerekçe olması amacıyla Kuzey Kore’deki tırmanmayı istismar etmeyi başarınca, Demokrat Parti’nin her zamanki politikasına geri dönmüştür ki bu politika da; Amerikan yöntemiyle olan diyalog sayesinde Kuzey Kore’yi çevrelemektir. Yani sanki bu, Amerikan-Kuzey Kore meselesi değilmiş gibi, dahası Kuzey Kore’nin davranışlarından sorumlu olmaları için diğer bölge ülkelerini, özellikle de Çin’i buna dahil olmuş gibi göstermek… Dolayısıyla bu takip edilen husus, yani altılı görüşmeler, meseleyi sadece Amerika’ya değil diğer beş ülkeye de karşı olan bir meseleymiş gibi göstermektedir…

Kayda değerdir ki Bill Clinton’dan bu yana Amerika’daki demokrat yönetimin Kuzey Kore’ye karşı politikası, çevreleme politikası kapsamında onunla müzakereye başvurmaktır. Zira 1994 yılında Kuzey Kore ile ilk anlaşmayı imzalamayı başarmış ancak Amerika, Cumhuriyetçiler, özellikle de oğul Bush’un ilk döneminde aldatmada bulunarak Kuzey Kore’yi şer ekseninde olan devletlerden saymıştır. Ayrıca Kuzey Kore, 2009 yılında ilk Obama yönetiminin başlamasıyla birlikte benzer bir nükleer denemede bulunmuş ve bunun anlaşmayla bir ilgisi olmadığını açıklamış ancak bu yönetim, Kuzey Kore’nin kışkırtılması şeklinde bir yanıt vermemiş, bilakis müzakerelerin yeniden başlaması çağrısında bulunmuş ve Güney Kore’nin Kuzey ile yakınlaşma çalışmasını sürdürmesine izin vermiştir. Bundan dolayı demokrat yönetimler, Kuzey Kore ile müzakerede bulunmaya ve çevreleme politikasını uygulamaya temayül etmektedirler. Hem de şuan durumların farklı olmasına rağmen. Zira müzakerelere girmeden önce önemli stratejik hedeflerini gerçekleştirmek ve çevreleme sürecini yürütmek için bu son olayı kullanmak istemektedir. Çünkü ya bu, planlamış olduğu ve Kore Yarımadası‘nın yakınlarına bir füze kalkanı dikileceğini açıklamasından bu yana da planladığı hedeflerini gerçekleştikten sonra başlayacak olursa.

Hakeza açıklamalar, başka bir yöne kaydırılmıştır ki ancak birtakım şartlar ile… Bu ise sadece meseleyi sulandırmak ve Kuzey Kore’nin uluslararası yükümlülüklere saygı duymasını sağlamak için altılı görüşmeler adına meselenin bir kısır döngü içerisinde dönmesini sağlayan bir Amerikan oyunudur. [AFP / 09.042013] Nitekim Pentagon’un ikinci adamı Ash Carter, şöyle demiştir: “Amerika, Çin, Rusya, Güney Kore ve Japonya ile çok yakın temas halindedir.” Ve şöyle demiştir: “Çin, Kuzey Kore’deki provokasyonun durmasını etkilemek için büyük bir rol oynayacağına inanmaktadır.” Ve şuna vurgu yapmıştır: “Çin’in Kuzey Kore üzerindeki nüfuzu diğer taraflardan daha fazladır.” Ayrıca Amerika Dışişleri Bakanı John Kerry, Çin’e gitmeden önce Güney Kore’de şöyle demiştir: “Amerika, Kuzey Kore’nin bir nükleer güç olmasını asla kabul etmeyecektir.” Ve şöyle demiştir: “Washington, yeniden müzakerelere başlamaya hazırlanmaktadır ancak sadece Kuzey Kore’nin nükleer silahsızlanma yönünde hareket etmesi durumunda.” Ve şöyle demiştir: “Pekin’in üzerine düşen, nükleer programından vazgeçmeye sevketmek için Kuzey Kore’ye karşı sert bir tutum almasıdır.” [Reuters / 12.04.2013] Hakeza Amerika, Kuzey Kore meselesini, sadece bir Amerikan meselesi değil, özellikle Çin olmak üzere bölge ülkelerinin meselesi yapmak istemektedir.

7-Çin’in tutumuna gelince; bu defa o, daha öncekinden farklıdır. Zira Kuzey Kore’nin adımlarına destek vermemektedir. Nitekim Çin’in Yeni Devlet Başkanı Xi Jinping, şöyle demiştir: “Hiçbir ülke, Asya’yı kaosun içine itme hakkına sahip değildir.” Ve şöyle demiştir: “Hiçbir kimsenin, bencilliği nedeniyle bölgeyi dünyada olmayan bir kaosun içine sürüklemesine izin verilemez.” Ve şöyle bir eklemede bulunmuştur: “Bizim yapmamız gereken, her ne kadar ortada hassas konular ve geleneksel ve geleneksel olmayan güvenlik tehditleri olsa da yeni zorluklarla karşı karşıya kalan Asya’daki istikrarı sağlamak amacıyla büyük zorlukların üstesinden gelmek için istişareyi hareketlendirmektir.” [Şark-ul Avsat / 07.04.2013] Bunun yanı sıra Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi, şöyle demiştir: “Diyalog krizinin çözülmesi zorunludur.” [Aynı kaynak] Nitekim Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hong Ley, şöyle bir açıklamada bulunmuştur: “Kuzey Kore nükleer meselesi için en uygun çözüm, tüm tarafların sorunluluğu üstlenmesidir.” [Reuters / 08.04.2013] Ayrıca Çin, Kuzey Kore’nin en son yapmış olduğu nükleer denemesinin ardından Güvenlik Konseyi’nin Kuzey Kore’ye yönelik yaptırımların ağırlaştırılmasıyla ilgili kararını desteklemiştir. Bu da Çin’in, dostu olan Kuzey Kore’den vazgeçtiği anlamına gelmektedir. Ancak Çin, Kuzey Kore’nin çalışmalarında kendisinin zarar gördüğünü ve bundan da rahatsızlık duyduğunu göstermektedir. Çünkü o, Amerika’nın bölgedeki varlığını güçlendirmekte ve tüm bölgeye füze kalkanı dikmesi için Amerika’ya bahaneler sunmaktadır. Bu ise ona ve füzelerine karşı olduğu gibi onun bölgesine egemen olma noktasındaki planlarını başarısız kılmak içindir.

Çin, Pyongyang’ın nükleer reaktörleri yeniden başlatacağına dair açıklama yapmasından dolayı üzgün olduğunu açıklamıştır. Nitekim Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı, bu açıklamanın üzüntüyü büyük oranda artıran başka bir gelişme olduğunu ve Güvenlik Konseyi’nin kararları için açık bir ihlal oluşturduğunu söylemiştir. Zira bu nükleer reaktörler, Kuzey Kore’nin nükleer programları için gerekli olan plütonyum üretimi için tek kaynak sayılmaktadır. Dolayısıyla tercihler, Kuzey’in elinde 4 veya 8 nükleer bomba üretmeye yetecek kadar plütonyum stokunun olduğunu göstermektedir.

8-Rusya’nın tutumuna gelince; Amerika ile birlikte yürümekte olup Kuzey Kore’nin davranışlarından hoşnut değildir. Zira Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Alexander Ukashević, şöyle demiştir: “Bizler, Pyongyang’ın mevcut zamandaki kışkırtıcı ve saldırgan yaklaşımını reddetmekle ilgili hususlarda onlarla dayanışmaktayız.” Ancak aynı zamanda o, şöyle bir eklemede bulunmuştur: “Siyasî ve diplomatik çabalardan vazgeçmemeliyiz. Çünkü Kuzeydoğu Asya’daki kargaşalar, her ülke için tehlike oluşturabilir.” [Reuters / 09.04.2013] Nitekim iki ay önce gerçekleştirilen üçüncü nükleer denemenin ardından Güvenlik Konseyi’nin Kuzey Kore üzerindeki yaptırımları ağırlaştırmasını onaylamıştır. Dolayısıyla Rusya, Amerika’nın Kuzey Kore’ye dönük düşmanca tutumuna ve Amerika’nın gelişmiş silahları da dahil ederek Güney Kore ile birlikte yaptığı manevralar sayesindeki kışkırtmasına karşı ciddi bir tutum sergilememiştir. Yani bunları, ne dikkate almış ne de reddetmiştir. Buna rağmen bunun, bölge üzerinde bir tehlike oluşturduğu, bölgedeki herkesi korkutmak için Amerika’nın varlığını güçlendirmeyi hedeflediği ve dünya üzerindeki Amerikan hegemonyasını reddettiği bilinmektedir. Zira bu, bizzat Rusya’nın kendisine karşı olan bir eğilimdir. Şöyle ki; bu bölgede onun herhangi bir varlığının olmasına izin vermemektedir. Dolayısıyla bu davranış, Rusya’nın uluslararası siyasî performansının zayıfladığını ve onu, uluslararası çıkarları olan, birinci devlet olmak için rekabet etmek üzere çalışan veya bu pozisyondan hareket etmek üzere çalışan büyük bir devletin layık olmadığı bir seviyeye düşürdüğünü göstermektedir.

9-Hakeza Amerika’nın, Kuzey Kore yakınlarındaki büyük manevralarla ve yaptırımlarla Kuzey Kore’yi kışkırtmayı başardığı, bunun da Kuzey Kore’yi nükleer tehditleri ve savaş atmosferlerini yükseltmeye ittiği ve bunun da bölgedeki varlığını genişletmek ve füze kalkanı konuşlandırmak amacıyla Amerika için bir gerekçe ortaya çıkardığı söylenebilir.

Ancak gücüyle mağrurlanan Amerika’nın kibri, hedeflerini kolaylıkla açığa çıkarmaya sevketmektedir. Bu da Çin’e, Amerika’nın siyasî oyunlarını ve bölgedeki yayılmacı maksatlarını anlama imkanı vermektedir. Tüm bunlar da füze kalkanının dikilmesine ve Çin muhalefetinin yeniden bir sarmalın içerisine girmesine neden olacaktır.

H. 12 Cumade’s Sâni 1433

   
22.04.2013
   



...:-

Soru-Cevap