Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Soru-Cevap

Soru:

Yanukoviç‘in Ukrayna’daki Rusya’nın adamı olmasının yanı sıra şuan Ukrayna Devlet Başkanı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla onun Rusya’ya yönelmesi normal bir şeydir. Ancak onun, Avrupa ile Amerika’ya karşı yumuşak bir tutumunun olduğu mülahaza edilmektedir. O halde bu onun, Rusya’dan uzaklaşıp Batı‘ya doğru dönmeye başladığı anlamına mı gelmektedir? Yoksa bu, Yanukoviç‘in maruz kaldığı müdahaleler ve baskılar karşısında iktidarını korumak için Rusya ile anlaştığı anlamına mı gelmektedir?

Cevap:

Cevabı anlayabilmek için Ukrayna’nın uluslararası vakıasını bilmek kaçınılmazdır… Ukrayna, Rusya ile Avrupa arasındaki eski bir çatışma merkezidir. Sonra modern asırdaki çatışmanın içerisine Amerika’da dahil olmuştur. Dolayısıyla bu çatışma, özellikle de Rusya ile Avrupa arasındaki bu çatışma, Ukrayna halkı üzerinde ve Batı‘ya ve Rusya’ya yönelik bakışlarında derin bir etki bırakmıştır. Zira ülkenin Doğusunda yaşayan insanlar Rusya taraftarıyken ülkenin Batısında ikamet eden insanlar ise Avrupa ile Amerika’dan etkilenmektedirler. Dolayısıyla ülke, fiili olarak ikiye bölünmüştür. Ayrıca Ukrayna’daki siyasî elit, senelerce Avrupa güçleri ile Rusya arasındaki ilişkileri dengelemeye veya ister Avrupa isterse Rusya olsun egemen gücün tarafını tutmaya çalışmaktadır.

Hakeza Ukrayna, bu ülkeler için önemlidir:

1-Rusya’ya gelince; Ukrayna, onun için en önemli ülkelerden biridir. Dolayısıyla onu kaybetmesi durumunda doğrudan onun sınırları üzerinde Batı olacaktır. Zira o, ekonomik öneminin dışında Batı açısından onun için bir kalkan gibidir. Zira Rus doğalgaz boruları Batı‘ya buradan geçmektedir. Zaten Rusya’nın, Ukrayna’da dahil Sovyetler Birliği bölgesindeki hegemonyasını yeniden elde etmede ısrarcı olduğu bilinmektedir. Ancak sözde turuncu devrimin patlak vermesi ve Yuşçenko’nun 2005 yılında yapılan seçimlerde iktidara gelmeyi başarması Rusya’nın Ukrayna’daki nüfuzunu zayıflatmıştır. Zira Yuşçenko, Amerika’nın ajanı olup Amerika, Ukrayna ile Batı arasındaki entegrasyonu hızlandırmak ve onun görev süresini uzatmak için onun iktidar dönemini istismar etmiştir. Nitekim Yuşçenko, Rus askerî kira sözleşmesinin 2017 yılında bitmesi halinde Rus Karadeniz Filosu’nu Sivastopol’dan çıkarmakla tehdit etmiştir. Dolayısıyla Yuşçenko, Ukrayna’yı Avrupa Birliği ve NATO gibi Batılı kurumlarla tamamen entegre etme arzusunu hiç gizlememiştir. Zira Kiev, Avrupa Birliği ile ortak anlaşma müzakerelerine girmiş ve NATO üyeliği eylem planını talep etmiştir… Hakeza Rusya’nın nüfuzu çıkmaza girmiş ancak o, 2010 Şubat ayında Ukrayna’daki ayağı olan Viktor Yanukoviç‘i yeniden iktidara getirebilmiştir ki o, ülkenin dördüncü Devlet Başkanı olduğu gibi Rusya’nın da güçlü bir destekçisidir. İşte bu sırada Amerika’nın nüfuzu gerilemeye başlamış ve Ukrayna da Rusya ile olan ilişkileri normalleştirmeye yönelmiştir.

Devlet Başkanı Yanukoviç, 21.04.2010 tarihinde yönetime gelmesinden iki aydan daha az bir zaman sonra Rusya Devlet Başkanı Medvedev ile bir araya gelmiş ve toplantıda, Karadeniz Filosu kira sözleşmesinin 25 yıl daha uzatılması üzerinde anlaşmışlardır ki böylece 2042 yılında son bulacaktır. Diğer taraftan Rus Gazprom Şirketi, 2009 yılında imzalanmış olan doğalgaz anlaşmasının geriye kalan dönemi için doğalgaz fiyatının 1000m3 başına 100 dolar düşürülmesi üzerinde anlaşmıştır. Ancak eski Ukrayna Başbakanı Yulya Timoşenko, anlaşmalara itiraz etmiş ve bunun anayasa ile çeliştiğini söylemiştir. İşte bu ciddi muhalefeti nedeniyle de cezaevine konulmuştur.

Ukrayna, Yanukoviç döneminde NATO ile olan işbirliği ilişkilerini koruma hususundaki isteğini belirtmiş ancak Yanukoviç hükümeti, NATO üyeliğini veya üyeliğe ulaşmaya dönük eylem planını talep etmemiş ve bu politikalar, Rusya’nın çıkarı için Kiev ile Moskova arasındaki iki çalışma gündemleri haline gelmiştir.

İç cepheye gelince; Yanukoviç‘in politikaları giderek otoriter olmaya başlamıştır. Zira 30 Eylül 2010 tarihinde Ukrayna Anayasa Mahkemesi, 2004 yılının Aralık ayında Ukrayna parlamentosu tarafından onaylanıp anayasaya sokulan değişiklikleri ilga etmiştir. Bu ise karara muhalefet eden yargıçların muaf tutulmalarının ve onların yerine Yanukoviç‘i destekleyen dört yeni yargıcın atanmasının ardından meydana gelmiştir. Dolayısıyla bu da Yanukoviç‘in, bir kez daha turuncu devrimden önceki günlerine geri dönmesini, bu başkana nüfuz gücü verilmesini ve parlamentonun otoritesinin zayıflamasını sağlamıştır.

2-Ukrayna’ya gelince; o, Rusya’nın doğalgaz kartını istismar ettiğinin, onun Batı tedarikinin Ukrayna üzerinden olduğunun ve bu istismarı da Ukrayna’nın Rusya nüfuzunun altında kalmaya devam etmesi amacıyla baskı yapmak ve ayartmak veya en azından kendi pahasına Batı yanlısı olmaması için yaptığının farkındadır. Bundan dolayı Avrupa, Ukrayna’yı para ve Rus doğalgazına tamamen bağlı kalmaya alternatif çözümler ile ayartmaya çalışmaktadır. Zira Avrupa Birliği, doğalgaz alt yapısını ve teknolojik seviyesini yükseltmek ve kaya gazını sömürmeye ortak olmak için Ukrayna’ya para sunmaktadır. Nitekim doğalgazı enerji merkezi yapmak için bir konuşma olmuş ve bu arka plana binaen Ukrayna ve Avrupa Birliği, 2010 yılının Eylül ayında 2011 yılının Şubat ayında yürürlüğe giren enerji anlaşmalarına katılım protokolünü imzalamışlardır. Ayrıca bu yılın başlarında aynı şekilde Ukrayna, Avrupa’nın en büyük ortaklarından olmak amacıyla Ukrayna’daki kaya gazı rezervlerinden faydalanmak için Shell Şirketi ile 10 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamıştır. Dolayısıyla bunun, Avrupa’da önümüzdeki elli yıl için yeraltındaki yağlı kayadan doğalgazın çıkarılmasına dönük anlaşmaların en büyüğü olacağı düşünülmektedir.

Şuan Ukrayna, Avrupa Birliği ile entegrasyonla ilgili müzakerede bulunmaktadır. Ancak Bölgeler Partisi (Yanukoviç‘in partisi), bu çabaları engellemiştir. Nitekim Ukrayna Avrupa Birliği Misyonu Başkanı (Yuhanna Tmbenski), Bölgeler Partisi üyelerini, parlamento komisyonunun Avrupa entegrasyonu için çalışmasının engellenmesini durdurmaya teşvik etmiştir. İşte bu gelişmeler, Rusya’yı rahatsız etmiş ve entegrasyon görüşmelerinin bir parçası olan Avrupa Birliği’nin ekonomik teşviklerine karşı Rusya, Ukrayna’ya Gümrük Birliği’ne üye olma teklifinde bulunmuştur. Nitekim Rusya ile Rus yanlısı Yanukoviç‘in baskıları sonucu Ukrayna parlamentosu, 30.07.2012 tarihinde (Rusya) Serbest Ticaret Bölgesi Anlaşmasını onaylamış ve böylece Ukrayna, Rusya ve Beyaz Rusya’nın ardından 18.10.2011 yılında kurulmuş olan ve ilk olarak da Rusya’nın ve onunla birlikte Beyaz Rusya, Ukrayna, Ermenistan, Kazakistan, Kırgızistan, Moldova ve Tacikistan başkanlığındaki Bağımsız Devletler Topluluğu’na bağlı sekiz ülkenin imzalamış olduğu bu anlaşmayı onaylayan ülkelerden üçüncü ülke olmuştur. Yani bunu, önce Rusya ve Beyaz Rusya, ardından da Ukrayna onaylamış ve sonra da bunu diğer ülkelerin onaylamaları takip etmiştir.

Bununla birlikte Yanukoviç, Rusya’nın baskılarına maruz kaldığı gibi Ukrayna’nın Rusya ile Gümrük Birliği’ne girmesini ve Rusya ile olan entegrasyonunu daha da artırmasını reddeden Avrupa Birliği’nin baskılarına da maruz kalmaktadır. Bundan dolayı Avrupa Birliği, 25.03.2013 tarihinde Brüksel’de bir araya geldikleri en son zirvede Ukrayna’ya, Avrupa Birliği ile Gümrük Birliği üyeliğinin bir arada olmasının imkansız olduğunu bildirmiştir. Dolayısıyla Avrupa Birliği, Ukrayna’nın Dünya Ticaret Örgütü‘ne katılımını kolaylaştırmış ve Avrupa Birliği Ticaret Komiseri Peter Mandelson 14.01.2013 tarihinde şöyle demiştir: “Avrupa Birliği, Ukrayna’nın Dünya Ticaret Örgütü‘ne üyeliğinin güçlü bir destekçisi olup bu, Ukrayna’nın küresel ekonomi ve Avrupa ile daha fazla entegrasyonuna yönelik ilk adım sayılır.”

Hakeza Yanukoviç‘in, Rusya yanlısı olduğu bir sırada aynı şekilde Avrupa Birliği’ne yakınlaşmaya çalıştığı, yani Ukrayna’da Rusya ile Avrupa’nın çıkarları arasında denge kurmak için oynadığı açıkça görülmektedir.

3-Amerika’ya gelince; Sovyetler Birliği’nin 1991 yılında çöküşü, Ukrayna’daki siyasî arenada daha etkili olmak, Avrupa’nın Almanya ile Avrupa para biriminin yeniden birleşmesi ve Avrupa ülkeleri arasındaki farklılıklarla meşgul edilmesi için eski Avrupa güçleri ve aynı şekilde dünyanın süper gücü olan Amerika için yeni bir fırsat oluşturduğu gibi durumu sonuna kadar istismar etmek için Amerika bir fırsat yakalamıştır. Rusya ise hiçbir şekilde Amerika’yı durdurmaya muktedir olamamıştır. Dolayısıyla Sovyetler Birliği’nin çöküşüyle birlikte tam bir yıkım olmuş, kapitalizme geçilmiş ve Amerika Rusya’nın zayıflamasını istismar etmiştir. Nitekim eski Başkan George W. Bush 24 Ekim 1992 tarihinde, Rusya’nın özgürlüğü yasasını imzalamış, Avrasya demokrasileri ortaya çıkmış ve aynı şekilde özgürlükleri destekleme yasası (FSA) olarak bilinen açık pazarlara destek vermiştir. Bunları ise Sovyetler Birliği’nin çökmesinin akabinde Avrasya ülkelerine yardımlar sağlamak amacıyla Amerika’nın yaklaşımının takip edilmesini etkinleştirmek için yapmıştır. Ayrıca Dışişleri Bakanlığı Avrupa ve Avrasya ülkeleri için Amerikan Yardımları Koordinatörü Bürosuna (EUR/ACE), özgürlükleri destekleme yasasının öngördüğü dış yardımları koordine ve yönetme görevini vermiştir.

Özgürlükleri destekleme yasası çerçevesinde ardışık Amerikan hükümetleri, Ukrayna’daki nüfuzlarını artırmaya çalışmışlardır. Mesela Amerika, 1991 yılında Ukrayna’nın Sovyetler Birliği’nden bağımsızlığının ardından Ukrayna toprakları üzerindeki nükleer silahların önlenmesi için 1994 yılında üçlü sürecin kurulmasında Ukrayna’nın ilk Devlet Başkanı olan (Leonid Kravchuk)‘u kullanmayı başarmıştır. Bunun yanı sıra Amerika, 1994 yılındaki ikinci başkan (Leonid Kuçma) sayesinde Ukrayna ile stratejik ortaklık kurmayı da başarmıştır. Ayrıca Kuçma, Avrupa Birliği ile ortaklık ve işbirliği anlaşmasını da imzaladığı gibi NATO ile de imtiyazlı ortaklığı onaylamıştır. Dolayısıyla Amerika 1997 yılının Mayıs ayında, Kırım’da bulunan Rus Karadeniz Filosu hakları meselesinde Rusya ile Ukrayna arasındaki ikili anlaşma üzerinde etkili olmaya da muktedir olmuştur. Nitekim Amerika, Devlet Başkanı Viktor Yuşçenko’nun turuncu devrimin akabinde 2005 yılında gerçekleşen seçimlerde iktidara ulaşma imkanı bulmasıyla Ukrayna’da daha başarılı olmuştur. Zira Yuşçenko, bir Amerikan ajanı olup Ukrayna ile Batı arasındaki entegrasyonu hızlandırmak ve onun görev süresini uzatmak için Amerika onun iktidar dönemini istismar etmiştir. Nitekim Yuşçenko, Rus askerî kira sözleşmesinin 2017 yılında bitmesi halinde Rus Karadeniz Filosu’nu Sivastopol’dan çıkarmakla tehdit etmiştir. Dolayısıyla Yuşçenko, Ukrayna’yı Avrupa Birliği ve NATO gibi Batılı kurumlarla tamamen entegre etme arzusunu hiç gizlememiştir. Zira Kiev, Avrupa Birliği ile ortak anlaşma müzakerelerine girmiş ve NATO üyeliği eylem planını talep etmiştir. Ancak bu çabalar, iktidara Rusya’nın adamı olan Yanukoviç‘in gelmesiyle birlikte başarısız olmuştur.

Bununla birlikte Amerika, Rus Gümrük Birliğine girmemesi ve Avrupa Birliği’ne katılmaya teşvik etmek için Ukrayna üzerindeki baskıyı sürdürmüştür. Çünkü Amerika onu Batı dairesine sokmakta ve Ukrayna’nın NATO’ya girmesi amacıyla geleceğe dönük zemin hazırlamaktadır. Dolayısıyla Amerika’nın onun üzerindeki hegemonyası, onun içindeki Rus nüfuzunun azaltılması, dahası Doğu Avrupa yönünden Rusya üzerinde bir çember bulunması için bir zemin hazırlamaktadır.

Amerika, Ukrayna’yı kazanmak için ortak askerî tatbikatlar yoluyla askerî yön üzerine yoğunlaşmakta olup nihaî hedefi ise Ukrayna’yı NATO’ya dahi,l etmektir. Nitekim NATO, 14.07.2010 tarihinde Karadeniz’de askerî tatbikatlar gerçekleştirmiş, 26.07.2010 tarihine kadar devam etmiş ve bu tatbikatlara Ukrayna’da katılmıştır. Bu ise Yanukoviç‘in seçilmesinden birkaç ay sonra ve Rusya ile olan ilişkilerin zirvede olduğu bir sırada gerçekleşmiştir. Sonuç olarak Rusya, Dışişleri Bakanlığının lisanı üzerinden şu şekilde yayınlamış olduğu açıklamada bunu protesto etmiştir: “Bu tatbikatların doğası, bunun Rusya karşıtlığı olarak gösterilmesi ve buna bölgeden olmayan ülkelerin katılması, bazı soruları ve endişeleri artırmaktadır. Aynı şekilde Ukrayna’nın politikasının, NATO’ya girmeyi amaçlaması iyi komşuluk ilişkilerinin güçlenmesine katkı sağlamayacaktır.” [İran Radyo Sitesi / 19.07.2010] Yine aynı şekilde Amerika-Ukrayna, 13.06.2011 tarihinde Karadeniz’de Ukrayna Deniz Kuvvetleri için ortak deniz tatbikatları yapmışlar ve aynı şekilde “Rusya, Rusya Dışişlerinin yayınladığı açıklamada hoşnutsuzluğunu ifade etmiş ve bu adımı, ulusal güvenliği için doğrudan bir tehdit olarak kabul etmiştir.” [El-Arabiyye / 12.06.2011]

4-Tüm bunlardan anladığımız, Yanukoviç‘in Rusya ile olan ilişkisini kesmediği ve onun Rusya yanlısı olduğudur. Ancak o, iç ve dış baskılar nedeniyle ve 2015 seçimlerinde başaralı olma hırsından dolayı onun tüm isteklerini yerine getirememektedir. Rusya ise bunun farkındadır. Bundan dolayı Yanuoviç‘in, Rusya’nın çıkarları için bir tehlike arzetmesinden dolayı Rusya’dan uzaklaştırmak için Batı yönünde çalışacak olan Batı yanlılarının getirdikleri üzerinde kalmaya devam etmesi onun için daha iyidir. Ancak Yanukoviç, Batı ile olan ilişkilerinde Rusya yanlılığını sona erdirecek şekilde çok ileri gitmeyecektir. Özellikle de Yanukoviç‘in popüler tabanı, Rusya yönündeki eğilimin destekçilerindenken bunu ihmal etmesi imkansızdır. Ancak o, Batı‘yı hoşnut etmek, ona açılmak ve birlikte çıkarlarını gerçekleştirmek için çalışmaya davam edecektir. Zaten Rusya da bunu anlamaktadır. Bundan dolayı Rusya, Yanuoviç‘e fazla baskı uygulamamakta ve onların ellerine kaçacak kadar da onun ipini gevşek tutmamaktadır.

H. 13 Receb 1434

   
23.05.2013
   



...:-

Soru-Cevap