Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

:::
:::
 

Bismillahi Al-Rahman Al-Raheem

Soru-Cevap

Aşağıdaki soru bize, şebâbtan birinden gelmiştir ki size sorunun metnini aktarıyorum:

Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi Veberakatuh… Suriye’de, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in râyesi hakkındaki tartışma çoğaldı... Bunlardan biri de internet sitesi üzerinden, “Suriyelilerin Bağlanması Gereken Belli Bir Bayrak Var mıdır” başlığı altında “Şam İslam Heyetine” yöneltilen sorudur?

Cevapta şöyle denilmiştir: “Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘den savaş bayrakları için tek bir renk veya tek bir şekil varit olmamıştır. Nitekim Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in bazen siyah bazen de beyaz râyesinin olduğu sabit olmuştur. Aynı şekilde sarı olduğu da söylenmektedir… Dolayısıyla bazı gericilerin hayal ettiği gibi SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bu râyelerin üzerine herhangi bir şey yazdığı da sabit olmamıştır. Nitekim Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in râyesinin üzerinde [لا إله إلا الله محمد رسول الله]’ın yazılı olduğu şeklinde İbn-u Abbas’tan varit olan hadise gelince; bu hadis, alimlerin de dediği gibi batıl bir hadistir.”

Sizden, bu konu hakkında detaylı bir cevap vermenizi bekliyorum. Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.

Cevap:

Birincisi: Liva ve râyenin rengine gelince; varit olan sahih ve hasen şerî deliller livanın beyaz, râyenin ise siyah olduğuna delalet etmektedir ki bu delillerden bazıları şunlardır:

1- Nesâi Sünen-il Kübra’da ve Tirmizî de Cabir’den Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in şöyle buyurduğunu tahric etmiştir:

دَخَلَ مَكَّةَ وَلِوَاؤُهُ أَبْيَضُ “Beyaz livası olduğu halde Mekke’ye girmiştir.”

İbn-u Ebi Şeybe Musannafi’nde, Amrate’nin şöyle dediğini tahric etmiştir:

كَانَ لِوَاءُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَبْيَضَ “Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in livası beyaz idi.”

2-Ahmed, Ebu Davud ve Nesâi Sünenen-il Kübra’da, Muhammed İbn-ul Kasım’ın Mevlası Yunus İbn-u Ubeyd’in şöyle dediğini tahric etmişlerdir:

بَعَثَنِي مُحَمَّدُ بْنُ الْقَاسِمِ إِلَى الْبَرَاءِ بْنِ عَازِبٍ يَسْأَلُهُ عَنْ رَايَةِ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ مَاهى؟ فَقَالَ: «كَانَتْ سَوْدَاءَ مُرَبَّعَةً مِنْ نَمِرَةٍ» “Muhammed İbn-ul Kasım beni Bera İbn-u Âzib’e göndererek ona, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in râyesinin nasıl olduğu hakkında sordu? O da şöyle dedi: Nemire kumaşından siyah renkli ve kare şeklinde idi.”

3- Tirmizi ve İbn-u Mace İbn-u Abbas’ın şöyle dediğini tahric etmiştir:

كَانَتْ رَايَةُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَوْدَاءَ، وَلِوَاؤُهُ أَبْيَضَ “Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in râyesi siyah ve livası da beyaz idi.”

El-Begavî, sünnetin şerhinde Amrate’nin şöyle dediğini tahric etmiştir:

كَانَ لِوَاءُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَبْيَضَ، وَكَانَتْ رَايَتُهُ سَوْدَاءَ... “Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in livası beyaz ve râyesi de siyah idi.”

İkincisi: Sarı olduğu şeklinde varit olmasına gelince; onun senedinde söylenti vardır. Nitekim hadis şu şekildedir: Bize, Ukbe İbn-u Mukrim aktardı. Bize Selmu İbn-u Kutaybe eş-Şaîrî, Şuğbe ‘den, o da Simak’dan, o da kavminden bir adamdan ve o da onların en sonuncusundan şöyle dediğini aktardı:

رَأَيْتُ «رَايَةَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ صَفْرَاءَ “Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in râyesinin sarı olduğunu gördüm.”

Görüldüğü üzere hadisin senedinde iki meçhul kişi vardır. Dolayısıyla hadis, zayıftır.

Üçüncüsü: (Ali [Radıyallhu Anhu]‘nun râyesinin Sıffin günü kırmızı olduğu ve üzerinde [Muhammed Allah’ın Resulüdür ve Onun Râyesi Siyahtır] metninin yazılı olduğu) şeklindeki rivayete gelince; Açıktır ki bu, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘den rivayet edilen bir hadis değildir. Bilakis sahabenin bir fiilidir. Ayrıca aynı rivayette aynı şekilde, “O’nun râyesi siyahtır” şeklinde geçmektedir. Bunun yanı sıra itimat edilmesi gerekenin Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in hadisi olduğu da bilinmelidir.

Dördüncüsü: Bu, Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in râyesinin ve livasının rengi, yani devletin onayladığı resmî râye ve aynı şekilde livası hakkındadır…

Bazı kabilelerin, farklılık için savaşlarda özel renkte bayraklar almalarına gelince; bu caizdir. Dolayısıyla Şam ordusu savaşta, siyah râye ile birlikte başka renkte bir bayrak alabileceği gibi Mısır ordusu da siyah râye ile birlikte başka bir renkte bayrak alabilir… Bu, mubahlardandır. Nitekim Taberânî‘nin el-Kebir’inde, Mezîde el-Abdiyye’nin şöyle dediği varit olmuştur:

إِنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَقَدَ رَايَاتِ الْأَنْصَارِ فَجَعَلَهُنَّ صُفَرًا “Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], Ensar’ın bayraklarını hazırladı ve onları sarı olarak belirledi.”

Aynı şekilde el-Âhad ve’l-Mesânî‘de İbn-u Ebi Asım’dan Kurzi İbn-u Sâme’nin şöyle dediği varit olmuştur:

...وَإِنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ عَقَدَ رَايَةَ بَنِي سُلَيْمٍ حَمْرَاءَ “... Nebi [SallAllahu Aleyhi ve Sellem], Beni Süleym’in bayrağını kırmızı olarak hazırladı.”

Dolayısıyla bu, mubahlardandır. Ayrıca aynı şekilde ordunun isimlerinin farklı olması da mubahlardandır. Aynen bu ordulardan her biri için rakam verilmesi gibi. Mesela şöyle denilmesi gibi: Birinci ve ikinci ordu. Veya vilayetlerden herhangi bir vilayetin ya da eyaletlerden herhangi bir eyaletin isminin verilmesi gibi. Mesela şöyle denilmesi gibi: Şam ve Halep ordusu.

Beşincisi: Üzerinde yazılı olana gelince:  Taberânî el-Evsat’da şöyle denildiğini tahric etmiştir:

Bize, Ahmed İbn-u Rişdîne’nin şöyle dediği aktarılmıştır: Bize, Abdulgaffâr Ebu Salih el-Harraniyyu’nun şöyle dediği aktarılmıştır: Bize, Hayyân İbn-u Ubeydilleh’in şöyle dediği aktarılmıştır: Bize, Ebu Miclez Lâhık İbn-u Humeyd’den İbn-u Abbas’ın şöyle dediği aktarılmıştır:

كَانَتْ رَايَةُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ سَوْدَاءَ وَلِوَاؤُهُ أَبْيَضُ، مَكْتُوبٌ عَلَيْهِ: لَا إِلَهَ إِلَّا اللَّهُ مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللَّهِ “Resulullah [SallAllahu Aleyhi ve Sellem]‘in râyesi siyah ve livası da beyaz olup üzerlerinde şöyle yazılıdır: [لا إله إلا الله محمد رسول الله]”

Bu hadis, İbn-u Abbas’dan sadece bu isnadla rivayet edilmiş olup Hayyân İbn-u Ubeydilleh tek kalmıştır.

Zira Hayyân İbn-u Ubeydilleh, bunun sika olması noktasında ihtilaf etmiştir:

a-İbn-u Habban bunun sika olduğunu söylemiştir. Bu ise “es-Sikât” adlı kitabının (6 / 230) bölümünde geçmektedir:

(7491- Beni Adiy’in Mevlası Hayyân İbn-u Ubeydilleh Ebu Zuheyr, Ebi Miclez ve babasından rivayet etmiş, ondan da Muslim İbn-u İbrahim İbn-u İsmail rivayet etmiştir.)

b- Ez-Zehebî bunu, Mizan-ul İtidal adlı kitabında zikretmiştir, (1 / 623):

(2388- Hayyân İbn-u Ubeydilleh, Ebu Zuheyr, Şeyh Basrî. Ebi Miclez’den. Buhari şöyle demiştir: Es-Saltu bunda karışıklığın olduğunu söylemiştir.)

Es-Saltu, Muhammed Ebu Hımâm’dır. Bunu ise Ebu Hıcac el-Mezzî, (Tehzîb-ul Kemal Fî Esmâ-il Ricâl 2 / 79) adlı kitabında zikretmiş ve şöyle demiştir:

Amman yakınlarındaki Arap Körfezi’nde bir adada “Hârik” kabilesine mensup olan Ebu Hımâm İbn-u Muhammed el-Harikî‘dir. Buhari onu, sahih olarak rivayet etmiştir.

Yaşlılığındaki bu karışıklık nedeniyle el-Ukaylî onu, “Ed-Duafâ el-Kebîr 1 / 319” adlı kitabında zayıflardan saymıştır. Zira şöyle demiştir:

“Hayyân İbn-u Ubeydilleh Ebu Zuheyr el-Basriyyu… Bana, Adem İbn-u Musa’nın şöyle dediği aktarılmıştır: Hayyân İbn-u Ubeydilleh Ebu Zuheyr, es-Saltu da karışıklığın olduğunu söylemiştir…”

Zehebî, (El-Mugnî Fi’d Duafâ 1 / 198) adlı kitabında onun hakkında şöyle demiştir: “Hayyân İbn-u Ubeydilleh Ebu Zuheyr el-Basriyyu, Ebi Miclez’den hüccet olmadığını rivayet etmiştir.”

Hakeza bu hususta ihtilaf vardır. Zira bazıları onu sikalardan sayarken diğer bazıları ise zayıflardan saymaktadır. Çünkü o, yaşından dolayı karıştırmıştır. Görünen o ki yaşının büyük olmasından dolayı onda karışıklığın olduğu ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte mesele, râye ve livanın üzerine [لا إله إلا الله محمد رسول الله]’ın yazılması meselesi olup karışıklığın bu yazıma bir zararı yoktur. Özellikle de onunla Resul [SallAllahu Aleyhi ve Sellem] arasındaki senette iki sika râvi var iken ki bu iki râvi şunlardır: Ebu Miclez Lâhık İbn-u Humeyd ve İbn-u Abbas. Bundan dolayı bizler, râye ve livanın üzerine her iki şehadetin de yazılmasını benimsiyoruz.

H. 15 Şevval 1433

   
01.09.2012
   



...:-

Soru-Cevap