Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

Siyasi Tahliller
Konu
İndir

Soru:

Medya, 20 Şubat 2014 günü hükümet karşıtı protestocular ile Kiev’deki Ukrayna Bağımsızlık Meydanından çekilen güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda en az 17 kişinin öldüğü ve çok sayıda insanın da yaralandığını bildirdi. Protestocular, boşaltılan Parlamento ve yanı sıra Başbakanlık binasına doğru hareket ettiler. Ukraynalı yetkililer, 19 Şubat 2014 Çarşamba günü militan niteledikleri protestocuları hedef göstererek terörizmle mücadele sürecinin başladığını açıkladılar. Çıkan çatışma sonucunda 26 kişi öldü. Hatta Bağımsızlık Meydanı savaş alanına döndü. Ama dün 21 Şubat 2014 günü Ukrayna Devlet Başkanı ve muhalefetin bir çözüm üzerinde uzlaştıkları duyuruldu. Sonra 22 Şubat 2014 günü Ukrayna parlamentosunun oy birliği ile Devlet Başkanını azlettiği ve 25 Mayıs 2014 tarihinde cumhurbaşkanlığı için erken seçimlerin olacağı bildirildi. Soru şudur: Bu olaylar, muhalefet ile hükümet arasında yerel bir olay mı yoksa uluslararası bir yönü var mıdır? Amerika, Avrupa Birliği ve Rusya’nın olaylarda ve olayların ajitasyonunda bir rolü var mıdır? Bu, ilk devrimde olduğu gibi Batı nüfuzu lehine Ukrayna’dan nihai olarak Rus nüfuzunu söküp atan yeni bir Turuncu Devrim midir? 2010 yılında olduğu gibi Rusya’nın bir tepki vermesi bekleniyor mu? Allah mükâfatınızı artırsın.

H.22 Rabiu’s Sânî 1435

22.02.2014

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Allah Subhânehu ve Teâlâ sizi ve sizin gibi bu daveti taşıyanları hoşnut ve razı olduğu şeylere muvaffak eyler İnşaAllah.

Burada Hizbin ve bazı fakihlerin, hidayet Nebisinin cenazesinin defnedilmesinin ertelenmesi biatin farz olduğuna bir delildir diye yaptıkları çıkarsamanın doğru olmadığını söyleyenler var. Ertelemenin, örneğin Müslümanların cenazenin defnine katılmamaları gibi, başka nedenlerden dolayı olduğunu söylüyorlar. Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem vefat edince, Müslümanlar bir İmam naspettiler. İşte bu, biatin farz olduğunun delilidir. Yoksa defnin ertelenmesi değildir dediler. Defnin ertelenmesinin biat ile bir ilişkisinin olmadığını söylediler. Bunu bize ayrıntılı olarak açıklayabilir misiniz?

H.22 Rabiu’s Sânî 1435

22.02.2014

Soru:

es Selamun Aleykum Değerli Şeyhimiz

Hilâfet Devleti’nin Cihazları Kitabında, tam olarak belirtmek gerekirse s. 25’te şöyle geçmektedir: “...Sonra Abdurrahman ibn-u Avf, diğer beş aday ile tartıştı ve diğerleri onu vekil kıldıktan sonra adayları iki kişi ile Ali ve Osman ile sınırlandırdı. Ondan sonra insanların görüşlerini soruşturdu ve bu görüşler Osman’ın Halife olması yönünde istikrar buldu.” Yine aynı sayfada ise şöyle geçmektedir: “Git, bana Ali ile Osman’ı çağır!” ...“Sonra Ali RadiyAllahu Anh ve KerramAllahu Vechehu’nun elinden tuttu.” Osman, Hilafete tayin edildiği halde niçin Ali? Kardeşiniz Bouazizi.

H.17 Rabiu’s Sânî 1435

17.02.2014

Sorular:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Nasılsınız Değerli Şeyhimiz, Celil Âlimimiz? Allah’tan en güzel halde olmanızı temenni ederim.

Birinci sorum şudur: Önceden bir yıl olmak üzere belirlenmiş ve üzerinde anlaşılmış bir süresi olduğu halde ortak istediği zaman şirketten ayrılabilir mi? Biraz ayrıntılı ve delilleri birlikte olursa güzel olur. Allah Subhânehu ve Teâlâ sizi korusun.

İkinci sorum şudur: Kamuya açık, açık artırma ihaleleri düzenleniyor. İhalelerde bazı şirketler aşırı artırıyorlar. Hatta en üst limit orijinal fiyatın kat kat üstünde oluyor. Bu da bazı şirketlerin zarar etmesine yol açıyor. Şeriata göre bir şirketin kimi zaman rakip şirketin zararına, kimi zaman da iflasına yol açacak derecede fiyatı artırması caiz midir? Biraz ayrıntılı ve delilleri birlikte olursa güzel olur. Allah Subhânehu ve Teâlâ sizden razı olsun.

Üçüncü sorum şudur: Aşırı artırmayı önlemek için kamuya açık veya kapalı ihaleler yapılmadan önce ihaleye katılan şirketler aralarında anlaşıyorlar. Yani bazı şirketler, aralarında rekabet veya fiyatta fazla artış olmaması için bazı ihalelere girmeyerek ihaleyi bazı şirketlere veriyorlar. Şirketler arasında dağıtılan ihalenin ve bu ticari işlemin hükmü nedir? Biraz ayrıntılı ve delilleri birlikte olursa sevinirim. Allah Subhânehu ve Teâlâ mükâfatınızı artırsın.

Soruların çokluğu ve uzunluğundan dolayı sizden özür diliyorum. Sizin sorumluluklarınızın boyutunun farkındayım. Allah yar ve yardımcınız olsun, sizin ellerinizle fetihler ve zaferler nasip eylesin. Efendimiz Muhammed Mustafa SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e nasıl nusret vermiş ve hazırlamış ise size de öyle hazırlasın. Sizi İslam’ın bekçiliğinde daim eylesin.

H.12 Rabiu’s Sânî 1435

12.02.2014

Sorular:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Değerli Şeyhimiz, Allah yardımcınız olsun ve sizi rızasına muvaffak eylesin. Şahsiyet 2 kitabından Kıyas konusunu okurken, Hizbin kıyasın şeri delil olduğuna kati ve zanni deliller ile delil getirdiği dikkatimi çekti. Oysaki Raşidi Halifelerin ve diğerlerinin icmasını kabul edenlerin sözlerini, delilleri zanni ve istidlale uygun değildir diye reddetmektedir. Bu konuda zanni delillere tutunduğu söylenebilir. Eğer öyleyse neden bu konuya, özellikle de kitabın yeni baskısı basılırken işaret etmedik?

Ayrıca ben -umarım yanılmışımdır- kıyasa getirilen kati delillerin, delaletinin açık olmadığını düşünüyorum. O sadece delilden bir çıkarımdır. Kati nassta hükme götüren bir illet olduğu sürece, bu, kıyasın caiz olması için yeterlidir. Ben, bunun sözün mantuku ile bir istidlal olmadığını düşünüyorum. Diğer sorum ise şudur: Bazı insanlar, fırıncılara bir torba un veriyorlar, karşılığında örneğin bir ay boyunca günlük bir miktar ekmek alıyorlar. Bu, caiz midir? Bu mesele, kiralamak mı? Yoksa alışveriş mi? Taraflar bu ikisinden birini açıkça söylemiyorlar. Umarım, cevap hızlı olur. Allah yardımcınız olsun, sizi muvaffak eylesin. Sizin elinizle bize nusret versin ve yeryüzünde bizi hâkim kılsın. Sizi ve bizi Dar’ul İslam’da bir araya getirsin. es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

H.07 Rabiu’s Sânî 1435

07.02.2014

Soru:

Değerli Şeyh ve Emir

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Hizb ile siyasi çalışmayı terk eden kardeşlerden birine verdiğiniz cevaba vakıf oldum. O sözleriniz bende çok büyük bir etki bıraktı. [Ben davet için çalışmayanlar ile birlikte olmaya razı olmuştum]

Ben, Hizbin bütün fikirlerini ve davranışlarını benimsiyorum. Her yer ya da her görüşmede insanlara Hizbin fikirlerini anlatıyorum. Hatta adım bile Hizb ile anılır oldu. Ama benim şimdi Hizb ile iradem dışı kaynaklanan bir nedenden dolayı hiç bir bağlantım yok.

Bundan sonra şimdi ben, davet için çalışmayanlar sınıfından mıyım?

Kardeşiniz, Ebu Muhammed Nevfel

H.02 Rabiu’s Sânî 1435

02.02.2014

Soru:

28-29 Ocak 2014 günü Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan İran’ı ziyaret etti. 30 Ocak 2014’de Şarku’l Evsat gazetesi Başbakan Erdoğan’a yakın bir kaynaktan aktardığına göre “ABD Hazine Bakanı David Cohen’in, kritik Tahran ziyareti öncesinde evvelki gün [28. 01. 2014] Erdoğan’ı ziyaret ettiğini” bildirdi. Aynı kaynak “Suriye dosyasının, ziyaretin gündem maddeleri arasında olduğunu” ekledi. Aynı zamanda Ekonomi Bakanlığı da “Başbakan Erdoğan’ın İran ziyareti sırasında Türkiye ile İran arasında tercihli ticaret anlaşması imzalandığını” duyurdu. [31.01.2014 Yeni Şafak] Soru şudur: Ziyarette tercihli ticaret anlaşması ve ayrıca Suriye dosyası ön plana çıktı. Bu ziyaretin amacı, ticari faktör mü yoksa Suriye dosyası mı ya da her ikisi mi? Bunda Amerika’nın rolü nedir? Allah hayrınızı artırsın.

H.02 Rabiu’s Sânî 1435

02.02.2014

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Allah Subhânehu ve Teâlâ itaatinizi kabul eylesin. Allah Subhânehu ve Teâlâ size ve bize yardım, sabır ve sebat ihsan eylesin. Size Nübüvvet metodu üzere ikinci Hilafeti bahşeylesin, siz de altıncı Raşidi Halife olasınız. Şüphesiz O, her şeye Kadir’dir.

Değerli ve faziletli Şeyhimiz, İslam’da İctimaî Nizam kitabının dördüncü baskısında [H.1424 M.2003] Kadına Bakmak konusunda s. 64-65’de kadının iç kıyafeti üzerine giydiği dış kıyafetin nitelikleri hakkında söz ederken şöyle denilmektedir: “Cilbabda aranan şart, kadının iki ayağını da gizleyinceye kadar aşağıya kadar salıverilmesidir. Çünkü Allah Subhânehu ve Teâlâ ayette şöyle buyuruyor: يُدْنِينَ عَلَيْهِنَّ مِنْ جَلَابِيبِهِنَّ “Cilbablarını salsınlar” Yani cilbablarını aşağıya doğru bıraksınlar. Çünkü ayette geçen [مِنْ] “Min” harfi, kısmilik için değil beyan içindir. Yani çarşaf ve örtüyü aşağıya doğru salıversinler. İbn-i Ömer’den rivayet olunduğuna göre Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: من جرَّ ثوبه خيلاء لم ينظر الله إليه يوم القيامة، فقالت أم سلمة: فكيف يصنع النساء بذيولهن؟ قال: يرخين شبراً، قالت؟ إذن ينكشف أقدامهن. قال: يرخين ذراعاً لا يزدن “Kim kibirlenerek elbisesini sürüklerse Kıyamet günü Allah ona bakmaz.” Bunun üzerine Ummu Seleme “Öyleyse kadınlar eteklerini nasıl yapacaklar?” dedi. “Bir karış salsınlar.” buyurdu. Ummu Seleme: “O zaman ayakları açılır.” dedi. “Öyleyse onu bir dirsek salsınlar, artırmasınlar.” buyurdu.” [et-Tirmizi] Bu hadis, kıyafet üzerine giyeceği çarşaf ve örtünün ayakları örtünceye kadar aşağıya doğru salıverilmesinin vacip olduğu konusunda açıktır. Eğer ayaklar, çorap veya ayakkabı ile örtülmüş ise, bu, salıvermenin varlığına delalet edecek şekilde elbisenin aşağıya doğru salıverilmesinden alıkoymaz. Ayakları örtmesine gerek yoktur. Çünkü zaten ayaklar örtülüdür.”

1- Ben, bu paragrafta “Bu hadis, kıyafet üzerine giyeceği çarşaf ve örtünün ayakları örtünceye kadar aşağıya doğru salıverilmesinin vacip olduğu konusunda açıktır.” sözü ile “Ayakları örtmesine gerek yoktur. Çünkü zaten ayaklar örtülüdür.” sözü arasında bir çelişki olduğunu düşünüyorum. Bunu nasıl anlamalıyız? Kadının ayaklarının cilbab ile örtülmesi farz mıdır? Yoksa çoraplar yeterli midir?

Değerli Şeyhimiz uzattığım için beni mazur görünüz, ama bir soru daha var.

2- Özellikle İbn Ömer tarafından rivayet edilen hadis ile ilgilidir. Dedi ki: Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: من جرَّ ثوبه خيلاء لم ينظر الله إليه يوم القيامة، فقالت أم سلمة: فكيف يصنع النساء بذيولهن؟ قال: يرخين شبراً، قالت؟ إذن ينكشف أقدامهن. قال: يرخين ذراعاً لا يزدن “Kim kibirlenerek elbisesini sürüklerse Kıyamet günü Allah ona bakmaz.” Bunun üzerine Ummu Seleme “Öyleyse kadınlar eteklerini nasıl yapacaklar?” dedi. “Bir karış salsınlar.” buyurdu. Ummu Seleme: “O zaman ayakları açılır.” dedi. “Öyleyse onu bir dirsek salsınlar, artırmasınlar.” buyurdu.” [et-Tirmizi] Ummu Seleme’nin ölçüsü nereden başlıyor? Eklemden mi yoksa ayak ortasından mı? Kadının cilbabını salıvermesinin miktarı nedir? Yerde sürüklemeli mi? Ya da ayaklarını mı örtmeli?  Ya da sadece ayak bileğini mi örtmeli? Ya da ayaklarını çorap ile mi örtmeli? Ya da ne ile örtmelidir? Allah Subhânehu ve Teâlâ sizi korusun ve çabalarınızı boşa çıkarmasın. es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh. Ummu Sadin, Beytu’l Makdis.

H.26 Rabiu’l Evvel 1435

27.01.2014

Sorular:

es-Selamu Aleykum

Benim iki soru var: Birincisi: İslami Devlete ait olan Hilafet terimi, Allah’ın bu devlete farz kıldığı fıkhi bir terim midir? Yoksa siyasi bir terim midir?

İkincisi: Bilindiği gibi insan günah işler ve Halife de ona kısas, had ya da tazir cezası uygularsa, Kıyamet günü bu günahın azabı ondan düşer. Buradaki soru şudur: Bugün biz ceberut laik yönetime boyun büküyor ve Dar’ul Küfürde yaşıyoruz. Bir insan günah işlediği zaman, öldürenin öldürülmesi, hırsızlık yapanın hapse atılması gibi, insan yapımı kanuna göre bir ceza veriliyor. Hâlbuki biz biliyoruz ki hırsızlığın cezası, el kesmektir. Kıyamet günü bu günahın cezası ondan düşer mi? Allah sizi ve bizi en güzel şekilde mükâfatlandırsın.

H.21 Rabiu’l Evvel 1435

22.01.2014

Soru:

es-Selamu Aleykum

İslam Nizamı kitabında “İslami Devlet, mali kaynaklarını ancak meşru yolla elde eder” denilmektedir. Aynı zamanda “İç ve dış ticareti denetlediği için gümrük alır” ifadesi geçmektedir. Bu, Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in لا يدخل الجنة صاحب مكس “Gümrük vergisi sahibi cennete giremez” hadisinden hareketle bugün gümrük tarifesi politikanız ile nasıl uzlaştırılabilir? İç ticaretten kasıt, devlet tarafından İslami Devletin vilayetleri arasındaki ticarete gümrük tarifesi konulması mı?

H.16 Rabiu’l Evvel 1435

17.01.2014

Soru:

Ey Kerim Şeyh! Faziletli Celil Âlim Ata ibn Halil - Allah seni korusun -

Endonezya’da Hizb-ut Tahrir ile ilgili önemli bir soru: Endonezyalı bir genç, bana Endonezya Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığına resmi kayıt başvurusunda bulunan Hizb-ut Tahrir / Endonezya ile ilgili bir soru sordu. Ben, bazı insanların [çok değil] bu konu ile ilgili, örneğin Hizbin Endonezya’da hak ile batıl arasında bir ayrım yapmadığını -Maazallah- iddia ettiklerini gördüm.

1- Ey Şeyh! Bu sorunun en güzel ve doyurucu cevabı nedir?

2- Örneğin Endonezya gibi Dar’ul Küfürde hükümetlere resmi kayıt başvurusunda bulunmanın hükmü nedir? Mümkünse bize istidlal keyfiyetini açıklar mısınız?

Allame Şafii el-Umm adlı kitabında “Dar’ul İslam’da helal olan, Dar’ul Küfürde de helaldir. Dar’ul İslam’da haram olan, Dar’ul Küfürde de haramdır.” Dedi. Ey Şeyh! Biz, sizin bilginizden istifade etmek istiyoruz. Allah Subhânehu ve Teâlâ seni muvaffak eylesin, adımlarını sağlamlaştırsın ve seni İslami ümmetin dayanağı yapsın. Allah Subhânehu ve Teâlâ bunu mizanda hasenatlarınız arasına yazsın. Allah için kardeşiniz: İrfan Ebu Naveed

H.11 Rabiu’l Evvel 1435

12.01.2014

Sorular:

A - Ummu Ukkaşa

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Celil Şeyhimiz Ata İbn Halil Ebu Raşta, İslam’a ve Müslümanlara hizmet etmek için gösterdiğiniz gayretlerden dolayı Allah Subhânehu ve Teâlâ yardımcınız olsun. Yakında ellerinizle Hilafetin kurulmasını ilan ederek Allah Subhânehu ve Teâlâ bu çabalarınızı taçlandırsın. Allahım Âmin, Âmin

Soru şudur: Hizbin, metodunu değiştirdiğini ve konferanslar düzenlemenin entelektüel bir Hizbe yakışmadığını iddia edenler var. Teşekkür ediyorum.

B - Nona Amer

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Benim bir sorum var. Cevaplayacağınızı umuyorum. Âlim Şeyh Takiyüddin’in, Allah rahmet eylesin, gösterileri reddettiği belirtiliyor. Şimdi ise çok yaygın şekilde gösterilerin yapıldığını görüyoruz. Bunları bizatihi siz organize ediyorsunuz. Yaptığınızın herhangi bir şeri delili var mıdır? Ve’s Selamun Aleykum

C- Wassim Kordoghli

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

İslam Devleti kitabının 245.ci sayfasında “Bu nedenle Hilafet için konferanslar düzenlemek, İslami Devletin kurulmasının metodu değildir…” ifadesi geçmektedir. Benim sorum şudur: Kitaplarında bu tür amelleri reddettiği halde, neden Hizb konferans ve paneller düzenliyor. Karışıklığı bertaraf etme adına konuyu aydınlatır mısınız?

H. 06 Rabiu’l Evvel 1435

07.01.2014

Soru:

Ben, Pakistan’da yaşayan Hizb-ut Tahrir gençlerinden biriyim. Arapça ve Kur’an gibi bazı [biraz] içtihat ilimlerinin eğitimini aldım. Usulü de sizin kitabınızdan öğrendim. Halakalarımızın birinde kardeşlerden biri, Anti-Shock Sivrisinek raketini haşereleri öldürmek için kullanmak caiz mi diye bir soru sordu. Müşrifim de öğrendiklerimi uygulamak için bu konuda benden araştırma yapmamı talep etti. Ayrıca bu konu ile ilgili yaptığım araştırmanın ayrıntılarını ve sonuçlarını, bu mesaja ekli dosyada Hizbe de gönderdim.

Bir müddet sonra Hizb’ten cevap geldi ve gelen cevap benim araştırma sonucumdan farklı idi. Lütfen araştırmamı inceleyip, görüşünüzü ve usule göre çıkarım hatasını bana bildirebilir misiniz? Teşekkür ediyorum

H.01 Rabiu’l Evvel 1435

02.01.2014

Soru:

Etiyopya Dışişleri bakanı Adhanom, “Güney Sudan hükümeti müzakere heyeti ile Riek Machar yanlılarının barış görüşmeleri için 01 Ocak 2014 tarihinde Addis Ababa’ya ulaşacaklarını” bildirdi. Sonra “Görüşmelere başlarken Bor’da savaşın devam etme olasılığı için endişe duyuyorum” diye de ekledi. Savaş, saldırı ile savunma arasında dönüp duruyor. Bazen biri, bazen de diğeri üstünlük sağlıyor. Güney Sudan, 15 Aralık 2013 tarihinden beri şiddetli savaşlara tanıklık ediyor, hatta iç savaşa dönüşmesinden korkuluyor. Savaş, Salva Kiir tarafından yardımcısı Machar, kendisine karşı darbe yapmakla suçlandıktan sonra başladı.

Soru şudur: Tüm bunların arkasında ne var? Bunun, bölge üzerinde Amerika ile Avrupa arasında sömürgeci rekabet ile bir ilgisi var mıdır? Ya da bu, yerel aşiretler arası bir çekişme midir?

H. 29 Safer 1435

01.01.2014

Soru:

Şeyh Halil Ata Ebu Raşta, es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: مَنْ مَاتَ وَلَمْ يَغْزُ، وَلَمْ يُحَدِّثْ بِهِ نَفْسَهُ، مَاتَ عَلَى شُعْبَةٍ مِنْ نِفَاقٍ “Kim gazve yapmadan ve gazve yapmayı temenni etmeden ölürse nifaktan bir şube üzerine ölmüş olur.” Kişi içinden nasıl gazve temennisinde bulunabilir? Allah sizi her türlü hayra muvaffak eylesin.

H. 25 Safer 1435

28.12.2013

Soru:

Erdoğan, 25 Aralık 2013 tarihinde yeni kabineyi açıkladı. Üç bakanın istifasının ardından on bakanı değiştirdi. İstifa edenler arasında Erdoğan’ın istifasını istediği Şehircilik ve Çevre Bakanı da var. Bu istifalar, yaklaşık on günden beri Türk hükümetini sarsan politik ve finansal yolsuzluk skandalının akabinde geldi. Yolsuzluk ve rüşvet suçlamalarıyla 17 Aralık 2013 tarihinde haklarında soruşturma başlatılan hükümet ve AKP’ye yakın 49 kişi arasından 24 kişi 20 Aralık 2013 tarihinde tutuklandı. Başbakan, bu yolsuzluk skandalını deşifre edenleri ve tutuklamaları sert bir dille eleştirdi. Ardından Fethullah Gülen Cemaati hesabına çalışan onlarca emniyet müdürünü görevden aldı. Bununla yetinmeyerek Cemaate saldırdı ve ayrıca iddialar üzerine ABD’nin Türkiye büyükelçisine eleştiri oklarını yöneltti.  Soru şudur: Ne oldu da Erdoğan ile Fethullah Gülen Cemaati arasındaki işbirliği ve yardımlaşma husumete dönüştü? Mümkün olduğunca ayrıntılı açıklamanızı rica ediyoruz. Çünkü Erdoğan’ın Cemaate yönelik eylemlerinden sonra bize göre meseleler birbirine karıştı. Sonra Erdoğan’ın ABD büyükelçisine karşı çıkışı ne anlama geliyor? Oysa biz biliyoruz ki Erdoğan’ın Amerika ile olan ilişkisi, Amerika’nın Türkiye’deki adamı dedirtecek kadar yakın ve samimi bir ilişkidir.

H.24 Safer 1435

27.12.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Bana teklif edilen bir iş ile ilgili size soru sormak istiyorum. Babam kendi bakış açısına göre bu toplum bozuk bir toplum diyerek bana teklif edilen bir işi reddediyor. Babanın görevi kızını korumaktır ve toplumun bazı üyeleri arasında dolaşan kötü şeylerden kızını uzak tutmaktır diye kabul etmiyor.

İş ise dokuz yaşındaki çocuklara rehberlik etmek ve sağlık görevlisi olarak çalışmaktır. Rehberlik yapacağım iş, Kudüs, surları, camileri ve onunla ilgili her şey hakkında olacaktır. Ben bir kız arkadaş ile birlikte çalışacağım. Ama babam, bu kişisel işin bu kıza bağlı olmadığını söyledi. Yine babam bana bu işle ilgili bizim uzak durmamız gereken başka ayrıntılarında gelişeceğini söyledi. Benim bilgilerime ve bana söylenilene göre işimde bir kız arkadaş bana eşlik edecektir. Babam bu işi kabul etmemekte ısrarlı ve bende deneyim sahibi olmakta ısrarlıyım. Babam bana Hilafet Devleti kurulmadan önce ve tebaasını koruyan bir Halifenin olmaksızın bu türden bir işin kabul edilemez olduğunu söyledi.  Peki, siz ne düşünüyorsunuz?

H. 20 Safer 1435

23.12.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Bilinen husus şu ki akidede delil ya akli olur ya da nakli olur. Cinlere iman etmek gerekir. Çünkü haklarında sadece nakli delil mevcuttur. Aklen varlıklarına imanı gösteren herhangi duyusal maddi bir delil mevcut değildir.

Soru şudur: Peki o zaman yukarıda geçenlerle, cinler ile insanlar arasında çarpma, karıştırma ve benzeri müdahalelerin var olabileceğini söyleyen Âlimlerin sözleri nasıl uzlaştırılabilir? Yine Âlimlerin, cinler ile insanlar arasında haset ilişkisi vardır, insanları hastalığa ve krizlere maruz bırakabilirler, sözleri nasıl doğru olabilir?

Son olarak eğer Âlimlerin anladığı şekilde ayet ve hadislerde geçen “Çarpmak” ve benzeri ifadeler anlaşılmıyorsa o zaman nasıl yorumlanmalı?

H. 15 Safer 1435

18.12.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Sorum, İn vitro fertilizasyon [Tüp bebek] işlemi ile embriyonun cinsiyetini belirlemek hakkındadır. Gelecekte embriyonun cinsiyetini belirlemek için tüp bebek işleminin şeri hükmü nedir? Teşekkür ederim ve Allah sizi mükâfatlandırsın.

H. 10 Safer 1435

13.12.2013

Soru:

es-Selamu Aleykum Allah yardımcınız olsun ve sizi muvaffak eylesin.

Beni çok korkutan bir soru sormak istiyorum: Günahtan tövbe eden sonra tekrar günah işleyen kimsenin önceki günahı yeniden yazılır mı? Çünkü nasuh tövbe, asla bir daha aynı günahı işlememek olduğu belirtildi. Allah Subhânehu ve Teâlâ‘nın “Ey iman edenler! Allah’a nasuh tövbe edin.” sözü hakkında nasuh tövbenin, kulun günahtan tövbe etmesi sonra o günaha asla bir daha geri dönmemesi olduğunu söylendi.

Sorunun ikinci bölümü:

Bir defa küfreden sonra İslam’a geri dönen kimsenin bütün iyilikleri yok olup kötülükleri kalır mı? Çünkü Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’den şöyle rivayet edildi: قال رجلٌ: لا يَغفِرُ اللهُ لِفلانٍ! فأوْحَى اللهُ إلى نبيٍّ من الأنْبياءِ: إنَّها خطِيئةٌ فلْيستقبِلِ العمَلَ “Bir adam dedi ki: Allah filanı affetmeyecektir. Bunun üzerine Allah, Nebilerin Nebisine şöyle vahyetti: “Bu söz, günahtır, amele yönelsin.” Âlimler, amele yönelsin sözünün anlamı hakkında yani ameli boşa gitmiştir, onu yeniden yapmalıdır, dediler. Çünkü hadiste şöyle geçti: إذا أحدث أحدكم في صلاته فليستقبل “Sizden birinin namazda abdesti bozulursa, yönelsin.” Yani namaza yönelsin ve onu iade etsin demektir. İşte bu konu beni gerçekten çok korkutuyor. İşlediğim bir küfürden dolayı tövbe ettiğim zaman, ömrüm boyunca yaptığım iyilikler silinip kötülükler kalıyor mu? Bir arkadaşıma Hizb-ut Tahrir’e saldırdığı ve bir takım sözler söylediği için Allah Subhânehu ve Teâlâ Kıyamet günü bu sözlerine karşılık seni hesaba çekecektir dediğimi hatırlıyorum. Allah Subhânehu ve Teâlâ seni korusun ve gözetsin.

H.05 Safer 1434

08.12.2013

Page 15 of 24 pages « First  <  13 14 15 16 17 >  Last »