Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

Siyasi Tahliller
Konu
İndir

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Şeyhimiz, Allah Subhânehu ve Teâlâ seni korusun ve senin ellerinle zaferi bir an önce nasip eyler İnşaAllah. Allah Subhânehu ve Teâlâ senin ilminden bizleri faydalandırsın.

Sahih ve meşhur hadisler arasında güzide sahabe Ebu Hurayra’nın Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’den rivayet ettiği bir hadis vardır: إِنَّ اللَّهَ يَبْعَثُ لِهَذِهِ الْأُمَّةِ عَلَى رَأْسِ كُلِّ مِائَةِ سَنَةٍ مَنْ يُجَدِّدُ لَهَا دِينَهَا “Şüphesiz Allah, her yüzyılın başında bu ümmet için dinini yenileyecek birini gönderir.” [Ebu Davud, es-Sehavî ve Albanî]

Soru şudur: Bu hadisin anlamı nedir? Hadiste geçen [من] harfi, ne ifade eder? Müceddid [Yenileyecek kişinin ] birey mi yoksa cemaat mi olacak? Müceddidleri, önceki asırlar ile sınırlandırmak mümkün mü? Allah Subhânehu ve Teâlâ mükâfatınızı artırsın.

H.14 Şa’bân 1434

23.06.2013

Soru:

Türkiye’de protestolar hala devam etmekte ama hükümetin, Osmanlı dönemine ait kışlayı ticarî ve konut bölgesine dönüştürmeye yönelik planını uygulamak için Taksim Meydanı‘ndaki ağaçların sökülmesini protesto etmek amacıyla Taksim Meydanı‘ndaki “Gezi” Parkı‘nda 31.05.2013 tarihinde patlak vermesinden sonraki ilk günlerdeki gibi yoğun değil. Nitekim protestolar birbirini takip eden günlerde en az 67 ile yayılmıştır. Dolayısıyla protestocular ile protestolarına son vermelerini isteyen polisler arasında çatışmalar meydana gelmiş, bunun üzerine birçok kişi ölmüş, yüzlerce protestocu ve polis yaralanmış, protestoculardan yüzlercesi tutuklanmış ve bunu kışkırtanları araştırmak için tutuklamalar hala bugüne kadar devem etmektedir. Peki bu protestoların nedenleri nedir, bunun arkasında kimler vardır ve bununla amaçlanan nedir?

Yine ortada dikkat çekici bir husus vardır ki o da; protestocuların tutumunun, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e karşı yumuşak ve Erdoğan’a karşı da sert olmasıdır. Şöyle ki; protestocular, Erdoğan’dan daha çok Abdullah Gül’den hoşnutturlar. Peki bu, protestocuların kızgınlığını absorbe etmek için Amerika’nın ülkenin işlerinin idaresini Erdoğan üzerinden Abdullah Gül’e verme eğiliminde olduğu anlamına mı gelmektedir? Ayrıca bu, ileride beklenen bir durum mudur?

H. 12 Şaban 1434

21.06.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Sizin, değerli “Teysir’ul Vusûl İla İlmu’l Usûl” adlı kitabınızda “İlletin Delili” bahsinde Rasûl SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in ملكت أمرك فاختاري “Nefsine sahip oldun, seç artık” sözündeki Fe harfinin, hem süreklilik hem de müteaddi [Asılla sınırlı kalmayan] olduğundan dolayı illet ifade ettiği geçmektedir. Allah Subhânehu ve Teâlâ‘nın فاجلدوا “Sopa vurun” sözündeki Fe harfi ise, müteaddi ifade etmediği için sebebiyet bildirir deniliyor. İkisinde de derin düşünüldüğünde, aralarında hangi bir farkın olduğunu göremiyorum. Açıklamanızı rica ediyorum. Allah Subhânehu ve Teâlâ sizi yeryüzünde dinini ikame eylemeye muvaffak eylesin.

Ve’s Selamu Aleykum

H. 04 Şa’bân 1434

13.06.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Sosyal sigortalara kayıt olmak Müslüman için caiz midir?

H. 30 Receb 1434

09.06.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Dün, insanlar Cuma namazı çıkışında Caminin kapısı önünde toplandılar. Bir kişi “Nebiye salavat getirin” dedi. Başka bir kişi de ona sus, çünkü o bidattir dedi. Soru şudur: Salavat getirmek bidat mi değil mi? Allah sizi hayırla mükâfatlandırsın.

H. 28 Receb 1434

07.06.2013

Soru:

Hilafet karşılıklı rıza ve irade sözleşmesidir. Ümmet Abdurrahman ibn Avf’a, hükmedecek Halifenin Allah’ın Kitabı ve Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in Sünneti ile hükmetme şartını koştu. Buna iki Şeyhin fiilini de eklediler. Böylece bundan biat sözleşmesi anında ümmetin Halife için bir zaman belirlenmesini şart koşabileceğinin caiz olduğunu anlayabilir miyiz? Lütfen açıklar mısınız, Allah hayrınızı artırsın.

H.16 Cemâdiye’l Ahir 1434

04.06.2013

Soru:

es Selamu Aleykum

Bazı alkol türlerini içeren parfümlerin kullanımı ile ilgili hükmün açıklanmasını istemiştim. Allah sizi korusun.

H. 21 Receb 1434

31.05.2013

Soru:

Çağımızda İslami ümmete, batıl inançlar ve dinimize giren hatalı mefhumlar kültürel saldırıda bulundular. Bunlar, her yönden ve açıdan İslami akide ile çelişir ve çatışırlar. İşte o hatalı mefhumlardan biri de batıl demokrasi fikridir. Bizde ki ciddi sorun şudur; Endonezya’daki bazı Müslümanlar, demokrasinin İslam’dan olduğunu iddia ediyorlar. Buna Kur’an-ı Kerim ve Nebevi Sünnetten yanlış mefhumlar ile delil getiriyorlar. Bu tür delillerde zorlamaya kaçıyorlar.

1- Şeyhimiz demokrasi hakkında ne düşünüyorsunuz?

2- Bu ciddi sorundan nasıl kurtulabiliriz?

3- Ben bu konuda bir kitap yazmak istiyorum. Şeyhimiz ne diyorsunuz? Bu konu ile ilgili nasihatiniz nedir?

H. 20 Receb 1434

30.05.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Hizb-ut Tahrir Emiri eleştirileri, düzeltmeleri ve ilmi tartışmaları kabul etmiyor diye Endonezya’da dolaşan görüşün aslı astarı var mıdır? Hatta şöyle söyleniyor: Eğer Hizb-ut Tahrir’i değiştirmek istiyorsan, ilk önce Hizbin Emiri olman gerekiyor. Biz, şeri hüküm, İslami fikir ve idari meseleler ile ilgili çeşitli konuları tartışmak istiyoruz.

H.14 Receb 1434

24.05.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Lütfen kadının kadına karşı avret miktarını şeri delili ile birlikte açıklar mısınız? Kadının kadına karşı avreti, diz kapağı ile göbek arasıdır ve kadının mahremlerine karşı avreti gibi ziynet yerleridir diyenlerin istidlal [çıkarım] biçimini izah eder misiniz?

H.13 Receb 1434

23.05.2013

Soru: Yanukoviç‘in Ukrayna’daki Rusya’nın adamı olmasının yanı sıra şuan Ukrayna Devlet Başkanı olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla onun Rusya’ya yönelmesi normal bir şeydir. Ancak onun, Avrupa ile Amerika’ya karşı yumuşak bir tutumunun olduğu mülahaza edilmektedir. O halde bu onun, Rusya’dan uzaklaşıp Batı‘ya doğru dönmeye başladığı anlamına mı gelmektedir? Yoksa bu, Yanukoviç‘in maruz kaldığı müdahaleler ve baskılar karşısında iktidarını korumak için Rusya ile anlaştığı anlamına mı gelmektedir?

H. 13 Receb 1434

23.05.2013

Soru:

الأصل في الأشياء الإباحة ما لم يرد دليل التحريم “Haram kılıcı delil gelmedikçe eşyada asıl olan mubahlıktır” Mal, bir eşyadır. Hakkında haram kılıcı bir delil gelmemiştir. Dolayısıyla aslı üzere kalır ki oda mubahlıktır. Örneğin, filan kişi bir mal çalarsa, çalma eylemi hakkındaki hüküm, haramlıktır Faili ise [filan kişi] günahkâr olur ve ona ceza gerekir. Kökeni açısından mala gelince, aslı üzere kalır ki o da mubahlıktır ve sahibine geri iade edilir. Malın taşınabilir veya taşınmaz olup olmadığına bakılmaksızın çalıntı şeyin hükmü budur. Özel kılıcı delil gelmediği sürece mal ile ilgili eyleme bakılmaksızın genel olarak mal mubah üzere kalır. Kim malı ondan hibe, hediye veya infak yoluyla alırsa, üzerine bir günah yoktur. Çünkü haramlık iki zimmete taalluk etmez. حُرِّمَتِ الْخَمْرُ بِعَيْنِهَا “İçki aynından dolayı haram kılınmıştır.” İçkinin aynı ise aslıdır. Yani içki, içki olduğu için haram kılınmıştır. Yani içkinin haramlığı, içkinin aslı ve içki ile ilgili hükümler hakkındadır [Satan, satın alan…] Ama nasıl oluyor da taşınabilir veya taşınmaz mala ilişkin haramlık, içki ve satışı ile ilgili olabiliyor? İçki ve haramlığı, malın haram olmasının illeti midir? Eğer böyleyse bardak ve benzeri şeyler ya da içki taşıyan kamyon, içki için kullanıldıktan sonra illet ortaklığına binaen kullanılmaları caiz olmaz. Lütfen açıklar ve bizi aydınlatır mısınız? Allah sizi korusun.

H.11 Receb 1434

21.05.2013

Soru:

Şeyhimiz, es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Değerli Şeyhimiz, en yaygını pornografik film izleme meselesi ile ilgili Hizb-ut Tahrir’e birçok iftira atanlara gerekli cevabı vermenizi temenni ediyorum.

H. 09 Receb 1434

19.05.2013

Soru:

Şahsiye 3 kitabının mutemet baskısında s. 44’ün ikinci paragrafının 3. satırında şu ifade geçiyor: “Hakkında Şeriatın sükût ettiği şey, haram kılmadığı, yani helal kıldığı şeydir. Bunun içerisine vacip, mendup, mubah ve mekruh girer.”

Bir dizi sorularım olacak:

1- Hadiste şöyle geçti: “Hakkında sustu…” Bunun vacibi, mendubu ve mekruhu kapsadığını varsaysak, Şeriatın açıklaması gereken konularda açıklamanın olmadığı anlamı çıkar

2- “Bazı şeylerden” buyurdu, fiillerden demedi. Eşyada ise helal ve haramlık söz konusudur. Vacip, mendup ve mekruh olmaz. Özellikle bu hadis yağ, peynir ve kürk ile ilgili hükmü sorma konusunda geldi. Bunlar, fiil değil birer eşyadır.

3- Yine hadiste “Ruhsat” ifadesi geçti. Burada hakkında sustuğu şey vacip olarak tefsir edilebilir, o zaman nasıl ruhsat olabilir?

4- Keza hadiste “Affedilmiştir” dendi. Yine hakkında söz söylemeyip sustuğu şey vacip olarak tefsir edilebilir, o zaman nasıl affedilmiş olabilir?

5- Hadiste “Onları araştırmayınız” buyurdu. Bu hadis, araştırma yapılmasını yasaklıyor. Eğer eşyanın vacip, mendup veya mekruh olma ihtimali olsa idi o takdirde araştırma yapmak yasaklanmazdı.

Bunların açıklanmasını rica ediyorum. İlginize teşekkürler

H.25 Cemâdiye’l Âhir 1434

05.05.2013

Soru: Güney Kore “Yonhap” Haber Ajansı 21.04.2013 günü, Güney Kore Genel Kurmay Başkanı General Jung Seung-Jo ile Amerikalı meslektaşı General Martin Dempsey’den her birinin, Kuzey Kore’nin tehditlerine devam etmesinin vahim sonuçlara neden olacağı uyarısında bulunduklarını bildirmiştir. Yine aynı gün söz konusu ajans, bu iki hükümetin üst düzey kaynaklarının Güney Kore ordusunun, “scud” füzeleri taşıyan iki mobil füze fırlatma rampasının Kuzey Kore’nin Doğusuna konuşlandığını gözlemlediğini açıkladıklarını bildirmiştir. Kuzey Kore, orta menzilli “Musudan” özel füze rampası da dahil 7 mobil füze fırlatma rampalarını Doğu kıyısına konuşlandırmakla birlikte bölgedeki füze sayısını 9 füzeye ulaştıracak şekilde iki ek rampa daha konuşlandırmıştır…

Bunun öncesinde de Reuters 18.04.2013 günü, Kuzey Kore’nin, diyalog kurmayı istemeleri halinde Amerika’nın nükleer ve füze denemelerinin Kore Yarımadası‘na hakim olan savaş sözünün haftalar içerisinde sona ereceğinin muhtemel göstergesi olabileceği nedeniyle kendisine dayatmış olduğu yaptırımların iptal edilmesi de dahil Amerika ile Güney Kore’ye bir dizi şartlar sunduğunu nakletmişti.

Ayrıca ülkedeki üst düzey askerî bir varlık olan Kuzey Kore Ulusal Savunma Komisyonu’nun, içerisinde Kore Yarımadası‘nı, Amerika’nın Pyongyang’un Washington’u bölgeye ittiğini söylediği nükleer silahlarını çektiği zaman başlayacak olan nükleer silahlardan hali bir bölge yapacağından bahsettiği bir beyan yayınladığını da eklemiştir…

Açıktır ki gerek sıcak savaş açıklamalarının gerekse diyalog açıklamalarının tırmandığı bir sırada işler hangi yöne doğru ilerlemektedir acaba? Sonra Rusya ve Çin’in tutumlarının gerçeği nedir? Allah sizi hayırla mükafatlandırsın.

H. 12 Cumade’s Sâni 1433

22.04.2013

Soru:

Bunlar kadınlar ile ilgili şeylerdir, açıklanmalarını istiyorum. Allah hayrınızı artırsın.

1- Kadın mahremi olmaksızın hacca gidememesinin delili nedir?

Soru:

2- Bir kadının büyükelçi olması caiz midir?  Cevap hayır ise o zaman neden olamaz? Büyükelçiliğin yönetimden olmadığını biliyoruz?

H.08 Cemâdiyu’s Sânî 1434

19.04.2013

Soru:

es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Burada sübutu zan taşıyan hadisler var. İslami fikri yaymak amacıyla insanlarla kaynaşırken bu hadislerle delil getiriyoruz, Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in bizlere verdiği müjdeyi bu hadislerle müjdeliyoruz. Örneğin şu hadis gibi: تَكُونُ النُّبُوَّةُ فِيكُمْ مَا شَاءَ اللهُ أَنْ تَكُونَ... ثُمَّ تَكُونُ خِلَافَةً عَلَى مِنْهَاجِ نُبُوَّةٍ “Nübüvvet, Allah’ın dilediği kadar olacaktır…Sonra Nübüvvet metodu üzere Hilafet olacaktır.”

Soru şudur: Bu hadis, zannidir, ümmetin geçirmiş olduğu siyasi evrelerden bahsetmektedir. Hadisin manasından anlıyoruz ki Nebî SallAllahu Aleyhi ve Sellem bu evreleri beş kısma ayırmaktadır “Nübüvvet, Râşidi Hilafet, Isırıcı Meliklik, Zorba Diktatörlük ve Râşidi Hilafet.” Bu hadisin beşte dördünün ümmet üzerinde gerçekleştiğini gördük. Belli kısımları gerçekleşmiş olması itibariyle hadis mütevatir derecesine yükselmez mi?

H.18 Rabiu’l Evvel 1434

29.01.2013

Soru:

İslam Nizam’ında şöyle bir ifade geçmektedir: Üçüncüsü: Müslümanların maslahatı için üzerinde Müslümanların sözlerinin birleştirilmesini istenilen bir görüş bulunduğu zaman ki o takdirde, böyle bir halde müçtehidin, içtihadının kendisini ulaştırdığı hükmü terk etmesi ve üzerinde Müslümanların sözlerinin birleştirilmesi istenilen hükmü alması câizdir. Nitekim bu, bey’atı sırasında Osman RadiyAllahu Anh ile hâsıl olmuştur.

Şahsiye 1’de de şöyle geçmektedir: 4- Müslümanların maslahatı için onları tek bir sözde toplayacak bir görüşün varlığı. Bu durumda müçtehidin kendi görüşünü terk ederek Müslümanları tek bir sözde toplayacak hükmü alması caizdir. Osman RadiyAllahu Anh’a biat olayında olduğu gibi. Rivayet edildiğine göre “Abdurrahman ibn Avf fert fert, ikişer ikişer, toplu olarak, ayrı ayrı, açık ve gizli insanlara görüşlerini sorduktan sonra herkesi mescitte topladı ve ardından minbere çıktı uzunca bir dua yaptı sonra da Ali’yi çağırdı. Ali’nin elinden tutarak ona şöyle dedi: “Sen Allah’ın Kitabı ve Rasûlü‘nün Sünnetine göre ve Rasûlü‘nden sonra onun halifesi olan Ebu Bekir ve Ömer’in görüşlerine göre hükmedeceğine dair benimle biatlaşır mısın?” deyince Ali RadiyAllahu Anh “Allah’ın Kitabı ve Rasûlü‘nün Sünneti ve kendi görüşümle içtihat etmek üzere sana biat veriyorum” dedi. Bunun üzerine Ali RadiyAllahu Anh’ın elini bıraktı ve Osman RadiyAllahu Anh’ı çağırarak ona: “Sen Allah’ın Kitabı ve Rasûlü‘nün Sünnetine göre ve Rasûlü‘nden sonra onun halifesi olan Ebu Bekir ve Ömer’in görüşlerine göre hükmedeceğine dair benimle biatlaşır mısın?” diye sorunca Osman RadiyAllahu Anh “Evet” diye cevap verdi. Bunun üzerine Abdurrahman ibn Avf başını mescidin tavanına doğru kaldırdı. Elini de Osman’ın eli üzerine koyarak üç defa: “Allahım işit ve şahit ol…” dedi

Soru şudur: Ben okuduğum rivayetlerde “Ancak bu konuda cehdim ve takatime göre”, “bilgim ve gücüme göre” ifadeleriyle karşılaştım. Bunlar “Kendi görüşüme göre içtihat ederim” ile aynı manada mıdır? Sonra başka bir rivayette ise “Ali ibn Ebî Talib kabul etti, ancak “gücüm yettiğince” dedi.” ifadelerini okudum. Bunun sıhhat derecesi nedir?

H.10 Rabiu’l Evvel 1434

21.01.2013

Soru:

Amerika’da başlayan, önce Avrupa’yı sonra da dünyayı silip süpüren ekonomik kriz nereye doğru gitmektedir?

H. 02 Rabi-ul Evvel1434

14.01.2013

Soru:

1- İktisadi Krizler kitapçığında geçen bilgiler ışığında devlet tarafından banknot çıkarma siyasetine yorum yapılması rica ediliyor. Devletin kontrolündeki maden ocaklarında bol miktarda gümüş ve altın olduğu ortaya çıktığında devletin bu altın ve gümüşü çıkarıp para basma sorumluluğu var mıdır? Devlet istikrarlı döviz kurunu dalgalandırmamak amacıyla altın ve gümüşü çıkarmaya bilir mi?

2- Hilafet pratikte altın ve gümüş dengesini nasıl denetleyecek? Örneğin bir ülkede altın ve gümüş az ise Hilafet bu meseleyi nasıl idare edecek? Tedavüldeki kâğıt para yanı sıra altın ve gümüşe dayalı yeni bir banknot çıkaracak mı? Yoksa kâğıt para altın ve gümüşle desteklenebilmesi için yeterli miktarda altın ve gümüş bulunana kadar başka kaynaklarla desteklenecek mi?

H.03 Rabiu’l Evvel 1434

14.01.2013

Page 17 of 23 pages « First  <  15 16 17 18 19 >  Last »