Aya

istabl.
1953
HT logo
 
 
 
               
 

Siyasi Tahliller
Konu
İndir

Soru:

24.11.2013 tarihinde 5+1 adlı grup ile İran arasında nükleer anlaşma imzalandı. Ardından İran ile yapılan nükleer anlaşma hakkında çok sayıda uluslararası ve bölgesel konumlar, siyasi demeçler birbirini izledi. Bu konumlar ve demeçlerde karışıklık ve tutarsızlık görülüyor. İran, olanları zafer olarak addediyor ve uranyum zenginleştirme hakkının uluslararası toplum tarafından tanındığını iddia ediyor. Amerika ise anlaşma ile İran’ın uranyum zenginleştirme hakkının tanınma iddialarını reddediyor. Yahudi varlığını daha güvende kılacağını ve İran’ın nükleer bir güç olmasını önleyeceğini söylüyor. Yahudi varlığı ise anlaşmayı felaket ve tarihi bir hata olarak kabul ediyor. Bu demeçler benim zihnimde -bilmiyorum belki başlarında da olabilir- bu anlaşmanın vakasını öğrenme konusunda bir karışıklık oluşturdu. Şimdi soru şudur: Bu anlaşma ve eş zamanlı yapılan açıklamaların vakası nedir? Bu anlaşmanın İran’ın bölgedeki rolü ile bir ilişkisi var mıdır? Örneğin Suriye olayları ile bir bağlantısı var mı? Sonra Obama’nın anlaşmayı onaylamak ve savunmak konusunda sarf ettiği ve sarf edeceği yoğun çabanın nedeni nedir? Hatta ben siyasilerin birinden “Obama anlaşmaya sanki İran’dan daha çok önem gösteriyor.” diye bir ifade kullandığını işittim. Teşekkür ederim.

H. 27 Muharrem 1435

30.11.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Âlim Celil kardeşim Ata ibn Halil, hepimiz, bugün ümmetin Hilafet Devletini ilan etmeye her zamankinden daha yakın olduğunu biliyoruz. Belki de her an Hilafet Devletinin son dakika ilan haberini duyabiliriz. Ama benim, sizin konumunuz ve olayların akışını bildiğiniz için sorum şudur: “İslami ümmet, şuan böyle büyük bir mesele için hazır mıdır? Özellikle biz devlet kurulduktan sonraki görevlerin devleti kurmak için çalışmaktan çok daha zor olabileceğini hesaba katarsak, ümmet, böyle zor sonuçlara katlanmaya hazır mıdır?

H.25 Muharrem 1435

28.11.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Ben Hizbe mensup biri değilim, ama lütfen sizden bir ricam var. Benim okuyup da ilgimi çekecek eğitim sisteminiz ve müfredatınız var mı?  Tüm sınıflar için şeri ve bilimsel ilimlere ait tamamlanmış bir müfredat var mıdır? Şam’ın kurtarılmış bölgelerinde ya da eğitim özgürlüğü olan herhangi bir yerde özellikle de ister bir hedef ve fikir taşısın, isterse taşımasın özel okul açmak isteyen herkesin açabileceği ortamlarda, öğretebileceğimiz bir müfredatınız var mıdır? Ben bu neslin nasıl yetişeceğini bilmiyorum, Allah onları ve bizi korusun.

Müfredatı yazma yeteneğine sahip ve tüm İslami beldelerde çocuklarının başkaları tarafından eğitilmesinden endişe duyan herkese, kapsamlı bir müfredat hazırlama fikrini sunmayı düşündüm. Bu bağlamda da aklıma siz geldiniz. Eğer müfredatınız varsa zamanı niye boşa harcayayım? Sizden onu alıp uygulamaya koyulayım. İlk önce de yakınlarımdan ve sevdiklerimden başlayayım. Yanıt verseniz de vermeseniz de teşekkür ederim.

H.20 Muharrem 1435

23.11.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Akidede kız kardeşiniz olarak Hizb-ut Tahrir Emiri Âlim Celil Ata ibn Halil Ebu Raşta’ya bir şey sormak istiyorum. Allah onu korusun ve gözetsin.

Ben, 14 yıldır Belçika’da yaşayan bir Çeçen’im. Belçika’da gün geçtikçe Çeçen topluluk artıyor. Son zamanlarda İslam’da çocuklara aşı vurmak hakkında çok soru ve konuşmalar oldu. Yani kızamık aşısı, çocuk felci, hepatit, kabakulak, Tüberküloz ve benzeri aşı türleri hakkında tartışmalar oldu. Aşı ve telkih karşıtı güçlü bir eğilim söz konusudur. Bu yaklaşım sahipleri, bunu aşıdan kaynaklanan komplikasyonlar ile -ki giderek artış gösteriyor- illetlendiriyorlar. Aşının zararlı olduğunu ve sağlıklı çocuklarımıza zarar vermenin caiz olmadığını söylüyorlar. Ayrıca tedavi olmak da farz değildir. Hastalıktan korunmak ise hiç şüphesiz tedavinin de altındadır,  diyorlar. Sonra sözlerini şöyle sürdürüyorlar: “Aşı, çocuğun vücuduna mikrop aktarmak anlamına gelir ki bu, haramdır. Ayrıca aşılar, örneğin maymun gibi hayvanlardan alınıyor.” Soru şudur: Aşının vakası ve hakkındaki şeri hüküm nedir? Hilafet Devletinde aşı türleri olacak mı? Hâlbuki bizdeki Müslüman neslin yarısı çocuklarına aşı vurdurmuyor. Sayıları da giderek artıyor. Bu yüzden şeri hükmün net ve güçlü olması kaçınılmazdır. Sizden isteğim cevabın net ve ayrıntılı olmasıdır. Allah sizi en güzel şekilde mükâfatlandırsın. es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

H.15 Muharrem 1435

18.11.2013

Soru:

Çin Cumhurbaşkanı Xi Jinping, Çarşamba günü 13.11.2013 tarihinde “Çin, ekonomideki sorunları çözmek için reformları sürdürecektir. Ancak bu tür reformlar, dikkatli planlamayı gerektiriyor. Öyle bir gecede gerçekleştirilecek reformlar değildir” dedi. Çin televizyonu ise Jinping’den “Reformlar, Çin’in güncel sorunlarını çözmek için bir yoldur” şeklindeki sözlerini aktardı. Bu açıklama, 9.11.2013 Cumartesi günü başlayan ve dört gün süren Çin liderliğinin düzenlediği toplantı akabinde geldi. Bu toplantı ise 6 Kasım 2013 tarihinde Çin’de iktidar parti olan Çin Komünist Partinin bölgesel karargâhlarından birinde meydana gelen yedi patlamadan hemen sonraya denk geldi. Bu olay, bir hafta sonra bir arabanın bir grup yayalara çarpması ve arabanın, Çin’in başkenti Pekin’in sembolik kalbi kabul edilen büyük Tiananmen meydanına yakın caddede alevler içinde yanmasının ardından geldi. Şimdi soru şudur: “Çin ekonomisinin zirvede olduğunu duyuyoruz. Çin liderliğinin ekonomideki sorunları çözmek için toplanmaları ne anlama geliyor? Sonra Çinli yetkililerin ekonomik sorunları tartışmak için toplantı yapmaları ile bombalamalar arasında bir ilişki var mıdır?” Teşekkür ederim.

H. 14 Muharrem 1435

17.11.2013

Soru:

Genellikle güç ve otorite odaklarının ulus devlet tarafından temsil edildiklerinden bahsediyoruz. Örneğin bugün uluslararası siyasette en etkili devlet ABD olduğu için Amerikan çıkarlarından söz ediyoruz. Ama bazıları, gerçek güç ve otorite odaklarının ulus devlet sınırlarını aştığını söylüyor. Tabii bununla evrensel güç ve otorite sahibi gizli örgütler kastediliyor. Örnek olsun diye bunlardan bir kaçını zikredelim: Trilateral Komisyon, Bilderberg ve Dış İlişkiler Konseyi [Council on Foreign Relations CFR] vb. Tüm bu güçler, bazen genel isimler altında bir araya gelebiliyor. Örneğin İlluminate, Küresel Bankacılar, dev Finans ve Ticaret Kurumları gibi. Kimilerine göre bu güç odaklarının, bu ABD olsa bile herhangi bir ulus devlete bağlılık ve sadakatlarının olmadığı söyleniyor. Aksine bu güç odaklarının ABD dışında Yeni Dünya Düzeni teorisine uygun olarak yeni güç odaklarına dönüşmeye hazır oldukları belirtiliyor. Bunun sonucu olarak inanılmaz dönüşümler olabileceği, doların terk edilebileceği, para birliği ve enflasyon sepetine dayalı yeni para lehine dolar ile petrol ticaretinden vazgeçilebileceği hatırlatılıyor. Soru şudur: Bu ne kadar doğrudur? Eğer bu doğruysa, ulus devlet sınırlarını aşıp evrensel güce dönüşen güç ve otorite odakları hakkında Hizbin bakış açısı nedir?

H.12 Muharrem 1435

15.11.2013

Soru:

Aylardan beri Mısır’da ölüm, tutuklama, tahribat, sokak ve meydanlarda vandalizm gibi şiddet olayları devam ediyor. Normal hayat neredeyse durma noktasına geldi. İnsanlar, gözle görünür şekilde iki guruba ayrıldılar. Böyle ortamlarda Amerika ve Avrupa’dan arabulucular devreye girdiler. Hatta Rusya, Mısır ile temaslara başladı. Çin’in de müdahil olması uzak bir ihtimal değildir. Ayrıca bazı yerel arabulucular da temasa geçtiler. Partili ve partili olmayan bazı söz sahibi kişiler de arabuluculuk ve arayı düzeltme girişimi için müdahil oldular. Ama bir sonuca ulaşılamadı. Herkesin tanıdığı, güvendiği ve saygı duyduğu Hizb-ut Tahrir ise şuana kadar ne arabuluculuk ne arayı düzeltmek ne de barış için müdahil olduğu dikkatimizden kaçmadı. Hizb-ut Tahrir’in Rasûlullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in şu sözünü bilmediğini düşünmüyoruz: أَلَا أُخْبِرُكُمْ بِأَفْضَلَ مِنْ دَرَجَةِ الصِّيَامِ وَالصَّلَاةِ وَالصَّدَقَةِ؟ قَالُوا: بَلَى، يَا رَسُولَ اللَّهِ قَالَ: إِصْلَاحُ ذَاتِ الْبَيْنِ، وَفَسَادُ ذَاتِ الْبَيْنِ الْحَالِقَةُ “Size oruç, namaz ve sadaka derecesinden daha efdal olan bir şeyi haber vereyim mi?” Dediler ki: “Evet, Ey Allah’ın Rasûl’ü.” O da şöyle buyurdu: “İnsanların arasını düzeltmektir. Çünkü insanların arasındaki bozukluk (dini) kazır.” Hizb-ut Tahrir’in arabuluculuk ya da arayı düzeltmek ya da barış için müdahil olmamasının bir nedeni var mıdır? Allah mükâfatınızı artırsın.

H.11 Muharrem 1435

14.11.2013

Soru:

Kıymetli Emirimiz, es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Biz Hizbin hapisteki gençleriyiz. Çok ciddi bir sorunumuz var. Biz biliyoruz ki alkollü parfüm ve alkol karşımı ilaçlar necistir. Ama hapiste arkasında namaz kıldığımız imam, parfüm kullanıyor ve kendine göre fetva kitapları ile de buna delil getiriyor.  Bu nedenle biz acaba arkasında namaz kılmak caiz mi diye tereddüt içindeyiz. Caiz olmaması durumunda sıkıntıya düşeceğiz ey Emirimiz! Mümkün olduğunca acele cevaba ihtiyacımız var. İnşaAllah cevabınızı bekliyoruz. Allah mükâfatınızı artırsın.

H.10 Muharrem 1435

14.11.2013

Soru:

es-Selamu Aleykum Emirimiz nasılsın, sağlık ve sıhhatte olmanızı ümit ediyorum. Allah Subhânehu ve Teâlâ seni sevdiği ve razı olduğu şeylere ulaştırmasını umuyorum. Allah Subhânehu ve Teâlâ adımlarınızı sağlam kılsın. Benim sorum şudur: “İnsanlar, Allah Subhânehu ve Teâlâ bize İslam Devletinin kurulmasını lütfederse, Nübüvvet metodu üzere Hilafet Devletini bahşederse, bizim İslam ile hükmetmemiz nasıl mümkün olacak? diye bu günlerde sık sık soru soruyorlar. Biz, İslam’ın ilk günlerden itibaren bir bütün olarak uygulanması gerektiğini biliyoruz. İslami Hilafet ilan edildikten hemen sonra benimsenmesi gereken kararlar, eylemler ve pratik adımlar nelerdir? Allah’ın izniyle Hilafet ilan edildikten sonra Hilafet Devletine komşu ülkelerde bu kitlenin gençleri olarak rolümüz nedir? İlginiz için teşekkür ederim. Ebu Gazi, Trablus

H. 09 Muharrem 1435

13.11.2013

Soru:

es-Selamu Aleykum

Sorum başörtüsü hakkındadır. Başörtüsü, delil ile mi farz yoksa gelenek ve görenek idi sonra köle ile hür arasını ayırt etmek için farz mı oldu? “Aslında başörtüsü, sınıfsallığı garanti altına alan bir yasamadır. Amacı hür ile köle arasını ayırt etmektir. Sahabe böyle anladı. Zira Ömer ibn’ul Hattab Medine’de dolaşırken örtülü bir köle gördü. Köleye başörtüsü başından düşünceye kadar o ünlü kırbacı ile vurdu. Sonra: “Kölelere ne oluyor da hürlere benziyorlar?” dedi. Sonunda şunu söylemek isterim Elhamdülillah bugün köle veya cariye diye bir şey yok. Dolayısıyla cilbabı salıvermek sebebi bugün ortadan kalkmıştır.  Ne Kur’an ne de Sünnette başörtüsünün fitneyi engellediği veya iffeti koruduğu için farz olduğuna ilişkin hiç bir şey yok. Kim başörtüsünün farz olduğunu söylerse, günahkârdır ve Allah’a iftira atmış olur. Kavminin veya toplumun geleneği olduğu için başörtüsü takan bir kadın, yanlış yapmış olmaz. Çünkü başörtüsü takmanın Allah Subhânehu ve Teâlâ‘dan gelen bir farz olmadığını düşünüyor. Ama Allah’ın bir emri olduğuna inanarak başörtüsü takan ve davet eden kadın, büyük bir günah işlemiş olur. Çünkü Allah’ın hükmüne Allah ve Rasûlü‘nün getirmediği kanunları farz kılan insanları ortak koşmuştur. Kuran’ın mesajı ve dosdoğru yoldan sapmıştır. Başörtüsü İslami bir farz değildir. İslam öncesi var olan sosyal bir gelenektir, kesinlikle tüm dinler ile hiçbir ilgisi yoktur. En tehlikeli şeylerden biri, gelenek ve görenekler ile Allah’ın Kur’an’ı Kerim’deki buyruklar arasını karıştırmaktır. Alışkanlıkların Allah’tan olduğunu iddia etmek, yanlış bir iddiadır. Allah’a ortak koşmak ile eş değerdir. Allah Subhânehu ve Teâlâ hakkında yalan söylemektir.” Bu söze yorum yapmanızı rica ediyorum, Allah sizi korusun, size ve bizi doğru yoldan ayırmasın.

H.01 Muharrem 1435

04.11.2013

Soru:

es-Selamu Aleykum

İslami Devlette Vezir sözcüğünü kullanmak caiz midir? Hâlbuki bu sözcüğün kapitalist sistemde bir vakası vardır

H.27 Zilhicce 1434

01.11.2013

Soru Cevap

İnternet Üzerinden Kadın ve Erkek Arasındaki Yazışma Hakkında

“Ebu’l Kâsım” ve Abdullah Abdülrahman’a

Sorular:

Abdullah Abdülrahman

Celselerden birinde internetteki konuşmalar hakkında internet dünyası, sanal bir dünyadır, orada yazdıklarından kişi sorumlu değildir, denildi. Ayrıca erkekler ve kadınlar arasındaki konuşma ne olursa olsun ihtilat [Kadın ve erkeğin bir arada olması] olmadığı için hiçbir sakınca yoktur da dendi. Bu doğru mu? Lütfen bunu açıklığa kavuşturur musunuz, teşekkürler.

Ebu’l Kasım

es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi

Sorum, Facebook ya da e-posta üzerinden cinsel sohbetin hükmü hakkındadır. Çağımızın gençleri özellikle bekârlar bu sorunla sık sık karşılaşıyorlar. Bu nedenle gençlerimizin günaha düşmemesi ve toplumu, günah olan belki de büyük bir günah olan bir fiilden korumak amacıyla bu meselenin açıklığa kavuşturulmasını rica ediyorum.

H.22 Zilhicce 1434

28.10.2013

Soru:

es- Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Sevgili Emirimiz, Allah sana cennet ve nusret kapılarını açar İnşaAllah. Vallahi bu mesajı gönderip göndermemek de çok tereddüt ettim. Meşguliyetinizin çok, işinizin ağır ve yanıt vermeniz gereken çok meseleler olduğunu bildiğim için sizi daha fazla zahmete sokmak istemedim. Ama gel gör ki sizinle konuşma özlem ve arzusu ağır bastı. Bunun için özlem ve arzusuna yenilen bir aklı mazur görünüz lütfen.

Kıymetli Emirimiz, bir şey kafamı karıştırmıştı ama sonra onu sizin konuşmanızda delil olarak gördüm. Hilafet kitapçığında şöyle bir ifade geçmektedir: “Aynı anda iki ülkede iki Halifeye Hilafet akdi yapıldığında, geçerli olmaz. Çünkü Müslümanlar için iki Halifenin olması caiz değildir. Biat ilk önce yapılan için geçerli olur da denmez. Çünkü konu, Hilafette kimin önce olduğu değil, bir Halife ikame etmek konusudur. Çünkü Hilafet, sadece Halifenin hakkı değil, tüm Müslümanların hakkıdır. Bu yüzden iki Halife ikame ettiklerinde tek bir Halife ikame etmeleri için tekrar Müslümanlara müracaat edilir. Aralarında kura çekilir denilmez. Çünkü Hilafet, bir sözleşmedir. Kura çekmenin ise sözleşmelerde yeri yoktur.” Anladığıma göre sözleşmelerde kura çekmek caiz değildir. Ama Seçim Kanunumuzu incelerken 19. Maddede şöyle bir ifade ile karşılaştım: “İki adayın oyları eşit olursa ve gerekli sayı da bir ise aralarında kura çekilir.” İki olgu arasındaki fark nedir? Bizim Vilayet seçimlerimiz sözleşmelerden değil midir? Emirimiz, sözü uzattığım için beni bağışlayınız. Allah sana yardım etsin, muvaffak eylesin ve senin ellerin ile nusret nasip etsin. Vallahi seni Allah için çok seviyorum. Allah sana kolaylık versin.

H.18 Zilhicce 1434

24.10.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Kadın çıplak ayakla namaz kılabilir mi?

H. 06 Zilhicce 1434

12.10.2013

Soru:

Şimdi ABD’de bir yandan Obama idaresi ve Demokrat Parti ile diğer yandan rakip Cumhuriyetçi Parti arasında bütçe konusunda ve Obama yönetiminin ısrar ettiği borç tavan artışı üzerinde sıcak çatışma yaşanıyor. Bütçe onayındaki krizin tırmanması sonucu yüzbinlerce Federal Hükümet çalışanı ücretsiz zorunlu izne çıkarıldı.

Soru şudur: Demokratik kapitalizm devletlerin lideri olan Amerika’da bu nasıl olur? Halka insaf etmekten dem vurdukları demokrasi nedir? Demokrasi, ortada işlenen bir suç ya da çalışmadaki bir ihmal olmadığı halde insanların maaşını dondurdu. Sonra hükümet, borç artışı değil de düşürülmesi üzerinde ısrarcı olması gerekirken nasıl oluyor da borç tavan artışı üzerinde ısrarcı olabiliyor? Kolay anlaşılacak şekilde bunun açıklanmasını ümit ediyorum. Allah hayrınızı artırsın.

H.06 Zilhicce 1434

11.10.2013

Soru:

Sevgili emirimiz Allah seni korusun, gözetsin ve senin ellerinle fetihler nasip eylesin.

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

İslam’da Yönetim Nizamı ve Yönetim ve İdarede Hilafet Devleti’nin Cihazları kitabında bir rivayet geçti, et-Taberî‘den nakledildi ve şu şekildedir: “Beş kişi toplanır, bir kişiyi razı olurlar, biri kabul etmezse, başını uçur veya kılıçla başını kes. Dördü ittifak eder, aralarından birine razı olurlar, iki kişi kabul etmezse başlarını vur…”

Burada Ebu Mihnef Lût ibn Yahya ibn Saîd ibn Mihnef ibn Selim el-Ezdî olduğu iddia edilen râvinin rivayeti birbirine karıştı. Sonra Allame Takiyuddin el-Nebhânî dedi ki: “Bu şahsa ait sahih kitaplardan İbn Cerir et-Taberi’nin tarihinde naklettiklerinden başka bir şey kalmamıştır. Muhaddislerden birçoğu onu kötüleyerek o bilinmeyen bir cemaatten rivayette bulunuyor demişlerdir.” [Şahsiyet 1 Arapça s.354]

Soru şudur; Eğer böyleyse, nasıl Allame Takiyuddin el-Nebhânî, et-Taberî‘nin Tarihindeki Ebu Mihnef rivayetini, sahih bir rivayet olarak zikretti? İlginiz için teşekkürler.

H. 01 Zilhicce 1434

06.10.2013

Soru:

Şahsiyet kitabının 3. cildinin 137. sayfasının 1. paragrafının başından sonuna kadar ifade şu şekildedir: “... Fertlerindeki küllinin manası eğer muhtelif olursa, müşekkektir, varlık ve beyaz lafzı gibi. İster onun muhtelifliği vücub ve imkân yoluyla olsun, varlık gibi. Çünkü varlık, el-Bâri hakkında vacip başkası hakkında ise mümkündür. İsterse müstağni ve muhtaç yoluyla olsun, varlık gibi. Varlık, mahalden müstağni olmalarıyla beraber cisimlere, mahalle muhtaç olmalarıyla beraber arazlara kullanılır. İster de ziyade ve noksan yoluyla olsun, nur gibi. Zira güneşteki [ışık] lambadakinden daha çoktur. Müşekkek olarak isimlendirildi. Çünkü kendisine bakan kimse, hakikati tek olması sebebiyle mütevati midir yoksa aralarında ihtilafın varlığından dolayı müşterek midir diye şekke düşer.”

Varlık ve beyaz lafzı zikredildi, varlık lafzına bir örnek verildi. Daha sonra yine tekrarlandı, ama beyaz lafzına bir örnek verilmedi. Sonra müstağni ve muhtaç lafızları, anlamakta zorlandığım bir şekilde zikredildi. Dolayısıyla ifade daha açık ve net bir şekilde nasıl anlaşılabilir? Allah sizden razı olsun.

H.27 Zilka’de1434

03.10.2013

Soru:

es Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

Özel bir kurumda çalışan bir kimsenin kurumun sağlık sigorta şirketiyle sözleşmeli sigortasına katılım hükmü nedir?

Sözleşmede kurumu temsil eden ve özel sağlık sigorta şirketiyle görüşme yapan bir çalışanın hükmü nedir?

H.26 Zilka’de 1434

02.10.2013

Soru:

es-Selamu Aleykum

Seni çok özlüyoruz, İnşaAllah yakında Hilafetin bizleri aydınlatmasını umut ediyoruz.

Bir sorum var; Kitle, tekettül [kitleleşme] ve ideolojik parti arasındaki fark nedir?

H.22 Zilka’de 1434

28.09.2013

Sorular:

Kerim kardeşim es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

1- Şahsiye 3 kitabında Birinci Delil: Kitap konusunda dördüncü noktada şöyle bir ifade geçmektedir: “Bu aslında onun Kur’an olup olmadığı hakkında bir araştırma değildir, sadece takdim ve tehiri hakkında bir araştırmadır…” Bundan kasıt nedir?

2- Kıraatlere yöneliktir, bazıları mütevatir kıraat sayısını yedi, bazıları da on olarak kabul eder, bu konudaki görüş nedir?

3- Ahad olarak gelen, Osman RadiyAllahu Anh’ın Mushaf’ına ve Arap manasına uygun düşen kıraatlere yönelik tavrımız nasıl olmalıdır? Onları okumak caiz midir? Ayrıca ahâd olarak gelen, ama Kur’an’da yazılı olana uygun düşmeyen şaz kıraatlere yönelik tutumumuz nasıl olmalıdır?

4- Yedi Harf konusunda belirli bir tercihiniz var mı?

5- Bir diğer sorum da tefsir ile ilgilidir, umarım size zahmet vermiyorum. Sorum şu ayeti kerimenin tefsiri hakkındadır: وَاللَّهُ خَلَقَكُمْ وَمَا تَعْمَلُونَ “Oysa Allah sizi de, yaptığınız şeyleri de yaratmıştır.” Baktığım bazı tefsirler şöyle diyor: “Buradaki [مَا] “Ma” nın Masdariye olması da, Mevsule olması da doğrudur. İkisi arasında nasıl bir tercihte bulanacağız. Bunun Kaza ve Kader ile ilgili İslami Fırkalar üzerindeki etkisi nedir? Allah sizi berhudar eylesin, fazlı kereminden lütuf ve ihsanda bulunsun. es-Selamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berakâtuh

H.18 Zilka’de 1434

25.09.2013

Page 15 of 23 pages « First  <  13 14 15 16 17 >  Last »